Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '12

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Nasıl İtalyanca öğrendim

Nasıl İtalyanca öğrendim
 

Accedemia Köprüsü


İlk defa yurt dışına çıkacak insanların genel kaygısıdır yabancı bir ülkede dilini bilmediğiniz bir yerde güne merhaba demek. Oysa gitmek isteme aşaması gayet keyifliydi. Sonunda gitmeyi seçmiş ve kendimi İtalya’da bulmuştum.

“-Hiçbir şey bilmiyorsan bile iki fiili bil. “Gitmek ve gelmek” Bunları bil gerisi kendiliğinden gelir” dedi. Gazi Üniversitesinden sevgili hocam Prof. Dr. Tufan Gündüz (“Gitmek= Andare, Gelmek= Venire” tamam ya kolaymış) Ardından kendi yurtdışı deneyimlerinden yola çıkarak bana tavsiyelerde bulunmaya başladı. “Bir sözlük al eline sokağa çık. Her tabelayı, her yazıyı, her ilanı, her bir kelimeyi oku ve sözlükten bak ve o sözlük elinde parçalanana kadar sakın bunu yapmaktan vazgeçme, yılma. O sözlük elinde parçalanmazsa sakın da karşıma çıkma. İnsanlara soru sor. Falanca yere nasıl giderim? de. Cevabını anlamasan da olur. Elli kere sor, herkese sor. Dükkânlara gir, mağazaları gez. Biraz alışınca kız arkadaşlar edin, zira sizin kelime hazneniz daha geniş. Gün içerisinde daha çok kelimeyle konuşuyorsunuz. Sonra o kız arkadaşlarınla bolca dedikodu yap. Dedikodu yapmak kadar eğlenceli dil öğrenme yöntemi yoktur” diye tamamladı cümlelerini ve ben de öğütlerinin aklımda olacağını söyleyerek yanından ayrıldım. Tufan Hocanın dil öğrenme ile ilgili o öğütleri Venedik’e geldikten sonra hiç aklımdan çıkmadı.

Yabancı bir dil nasıl öğrenilir? Ne yapmalı? Bir plan ve programım yok, yabancı bir dil gerçek anlamda nasıl öğrenilir bilgim de yok. Sadece aklımda tavsiyeler var. Şunu yap bunu yap. Evet, gelmek ve gitmekle başlayalım işe. O halde adres sormakla başlayayım.

Bulunduğum noktaya göre Accademia Köprüsü’ne nasıl gidebileceğimi sorayım en iyisi. Hem bu köprü şimdilik benim en sevdiğim yer.

Accademia köprüsü nerede? Eveeeet.

Köprü: Ponte, Nerede: Dove

Accademia ponte dove? Tabi böyle sorarsanız Türkçe düşünüp İtalyanca cümle nasıl kurulur göstermiş olursunuz. Oysa her dilin farklı bir yapısı, kurulumu, ahengi, kuralları, gizemleri, bilinmezleri, zorlukları, saçmalıkları... var var var.

Dove il ponte accademia? Buradaki “il” articolo oluyor. O olmadan da derdinizi herkes anlıyor. Ama o olmazsa da kurduğunuz cümleyi adam yerine koyan olmuyor. Tamam, ilk cümle kuruldu; ama öyle pat diye Dove il ponte accademia? Diye sorulmaz ki. Önce bir müsaade istemek gerekir, karşındakini meşgul ettiğin, onu, sana cevap verme zorunluluğunda bıraktığın için özür dilemen gerekir. O halde bir daha sözlüğü al eline:

Özür dilemek: Scusare

Ben özür dileyeceğim. O halde: Mi scusi, scusami, scusa. Karşındakinin kim olduğunu bilmiyorsun. Kibar olmak zorundasın. İtalyanca bu konuda çok katı bunu unutmamak gerek. Türkçe ile bu anlamda ortak özellikleri var. Türkçe konuşurken nasıl tanımadığınız birine sen dersen yakışık almazsa, İtalyancada da durum aynı. Yani hep söylenen İngilizcede herkes “you”, hatta Amerikan başkanı bile durumu İtalyancada geçerli değil.

Yeniden cümleye dönersek: Scusami, Dove il ponte accademia? (Özür dilerim, lafınızı balla kesiyorum canım kardeşim, şu Accademia köprüsü nerede bir deyiversen bana ha olmaz mı?” demek isteyip, “-Pardon akademi köprüsü nerede?” diye sormayı başardım.

Cevap: Alloraaaaa gxqrolkaldoprmgvmdoebçhiğlyrmekdamdpgmegl!!!!

Evet, bu İtalyancanın “allora”sı vardı değil mi. Derler ki gerekli gereksiz her şeyin başına sonuna “allora” getirmeyi pek sever bu İtalyanlar. Bu kesinlikle çok doğru bir tespittir. Neyse anladınız, mutlusunuz, zira el kol hareketleri ile de nereden gitmeniz gerektiğini size gösterdi. Yapılacak şey teşekkür etmek.

-Grazie. “Teşekkür ederim.”

-Di niente.  Prego “Ne demek, Bir şey değil” İlk sorunun kârı deyip kaleme deftere sarılmak çok eğlenceli. “Bu kelimeleri biliyorum ama” dememek gerek. Bir kelimeyi siz kullanmadan, karşınızdakinin kullandığını duymadan asla bilmiş saymayın kendinizi.

İlk günün ödevi olan, Pardon Akademi köprü nerede? Sorusu yaklaşık 50 kişiye sorulduktan sonra akşamüstü tarafımdan şu hale getirildi:

Mi scusi, come posso andare al ponte accademia?

Özür dilerim, Akademi Köprüsü’ne nasıl gidebilirim? Tanrım çok yorgunum. Akşamüstü Accademia Köprüsü’ne buz gibi soğuğuna aldırmadan çıkıp oturdum. Büyük bir keyifle öğrendiğim kelimeleri yazdım.

Öncelikle köprü geçmek demiyorlar. Köprü yapmak fai il ponte / köprü yap.

Gira a destra: Sağa dön

A sinistra: Sola

Vai diritto: Dümdüz git

Lontano: Uzak

Vicino: Yakın, vicinissimo: çok yakın

Facile: kolay, facilissimo: çok kolay

La strada: yol

Calle: Venedik’in dar sokaklarına böyle diyorlar kalle diye okunuyor.

Campo: meydan

Bir de tabi, allora: O halde, öyleyse

Venedik’in benim için bulması en çileli köprüsü Akademi Köprüsü oldu, Oysa öyle kolay bir yerdeki. Venedik’te istemeseniz de kendinizi bulacağınız noktalardan biri de bu köprüdür.

Dil öğrenme çabam sadece sokaklarda adres sormakla bitmiyordu. Dil pratiği yapmanın başka bir yolu da dükkânları, mağazaları, minik butikleri ve kitapçıları gezmekti. Öncelikle vitrindeki yazıları okuyup sözlükten anlamlarına bakıyordum. Böylece her vitrinde yazan “saldi” kelimesinin indirim anlamına geldiğini de öğrenmiştim. Kitapçılarda kitap adlarına bakıyordum ve en az on kitabın adının ne anlama geldiğini öğrenmeden kitapçıdan çıkmıyordum. Bazı günler kendimce seçtiğim basit bir metni çevirmeye çalışıyordum ve en çok da diyalog kuruyordum. Girdiğim bir kafede, arşivde yeni tanıştığım insanlarla, markette kasiyerlerle, barda barmenle, pizzacıda pizzacıyla birkaç kelime de olsa konuşmak için çabalıyordum ve ben çabaladıkça karşımdaki insanların yardım severliğine tanık oluyordum. Tanıştığım birçok İtalyan onların dilini öğrenme çabama çok saygı duydular ve bana yardım etmek için ellerinden geleni yaptılar. İtalyanca öğrenme aşamalarımda bu iyi niyetli çabaların gerçekten çok etkisini gördüm. Hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.

Dil öğrenmede en etkili aşamalardan birini de es geçmemek gerek. Duygusal yakınlaşmalar bazen düşündüğünüzden çok daha fazla dil öğretimine katkıda bulunabiliyor. Karşı taraftan aldığınız bir mesajı ya da bir maili heyecanla ve keyifle anlama aşamasında önünüze ne kadar sözlük varsa döküyor bazen dil bilgisi kitapları açıyor bazen internetten yardım alıyorsunuz. Sadece flört ederek öğrendiğiniz kelimeler bazen oturup saatlerce ders çalışmaktan bile daha yararlı oluyor.

 
Toplam blog
: 79
: 5412
Kayıt tarihi
: 25.10.11
 
 

Dr. Serap Mumcu Geronazzo, Padova Üniversitesi Tarih bölümünde doktoramı tamamladım. Tarih, Sanat..