Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '12

 
Kategori
Deneme
 

Nasıl Yazar oldum (!)

Nasıl Yazar oldum (!)
 

İçime attıklarım bir çorba kazanı gibi kaynıyor. Kaynadıkça içim yanıyor. Kaynadıkça canım acıyor. Ama kimse derdimi anlamıyor. Kimse bir şey yapamıyor. Sadece bazı kişiler dışarıdan şöyle bir bakıp; “Güzel çorbaymış, fakat biraz koyu olmuş, içine biraz su serpmek lazım,” diyor. Bazıları ise, “İşe yaramaz bu, dökün gitsin!” diyor. Herkes ayrı bir şey söylüyor, herkes ayrı bir akıl veriyor. Ama bir kişi bile çorbanın tadına bakıp, “Tadı tuzu var mı, yok mu, servise hazır mı, değil mi?” diye sormuyor.

Sonra bir gün, tecrübeli mi tecrübeli, marifetli mi marifetli bir aşçı ortaya çıkıyor. Çorbanın tadına bakıyor. Belki beğeniyor, belki de beğenmiyor ama yine de “Olmamış!” demiyor. Marifetli parmaklarıyla birkaç ekleme ve çıkarma yapıyor. İşte o günden sonra her şey çok değişiyor. O, “İşe yaramaz, dökün gitsin!” denilen çorba bir şeye benziyor. Sıcacık, güzel kokulu, mis gibi tadı olan bir çorbaya dönüşüyor. Ağızlara layık bir şekilde insanlara ikram edilip hizmete (servise) sunuluyor.

İşte O kişiyle tanışana kadar benim yazdığım, daha doğrusu yazamadığım yazılarım da böyleydi. Dağdan tepeden toplanmış, anlamlı anlamsız, karışık ve bir o kadar da dağınıktı. Onca kelime sarf etmeme rağmen, yine de duygularımı anlatamıyordum. Boşa kürek çekiyor, ya da küreği bile tutamıyordum. Fakat O kişi karşıma çıktıktan sonra hayatım bir düzene girdi. Takip edildiğimi bildim. Önemsendiğimi bildim. Yokluğumu birisinin hissetmesinin nasıl bir duygu olduğunu bildim. Bana ve yazdıklarıma değer veriyordu. Bu kişi çok cömertti. Aslında “üç kuruş” etmeyecek yazılara “beş kuruşluk” değer veriyordu. Peki, neden böyle yapıyordu? Anlamıyordum? Sadece şunu biliyordum: “Önce ‘üç kuruşluk’ değere sahip olmazsan, sonra ‘beş kuruşluk’ değere asla sahip olamazsın.”

Ben şanslıydım. Karşıma O çıktığı ve O’nu tanıdığım için. Hem de çok şanslıydım. Üstelik O’nu gerçekten çok seviyordum. O, benim hayatımda çok değer verdiğim nadir insanlardandı. Ama bunu O’na hiçbir zaman söyleyemedim. Ben konuşmayı pek beceremem, yazmayı da beceremiyorum zaten. Ama yazmaya çalışabiliyorum artık. Denemeyi becerebiliyorum. Elimden geldiğince çabalamam gerektiğini biliyorum. Artık bu yüzden -güzel olsun ya da olmasın- üzülüp ümitsizliğe kapılmıyorum. Hayata eskisi kadar çabuk küsüp, pes etmiyorum. Olaylara daha pozitif, daha olumlu bakabiliyorum. Sadece bir şeyi değiştiremiyorum: Siyahı, hala ben çok seviyorum.

 

 
Toplam blog
: 22
: 534
Kayıt tarihi
: 30.04.10
 
 

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği okuyorum. Yalnızlığ..