Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '17

 
Kategori
Güncel
 

NATO "Küresel Tehdit" Dediği Kuzey Kore'ye Ders Vermek İçin Türkiye'nin Kapısını Çalar mı??

NATO "Küresel Tehdit" Dediği Kuzey Kore'ye Ders Vermek İçin Türkiye'nin Kapısını Çalar mı??
 

Evet, FETÖ'nün istila girişimine sessiz kalan, ABD'nin Güneyimizdeki terörist oluşumlara açık desteği karşısında yutkunan, hiç bir tarihte hiç bir yaramıza merhem olmayan NATO, bugün "Küresel Tehdit" dediği Kuzey Kore'ye haddini bildirmek için kapımızı tekrar çalabilir.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Kuzey Kore'nin pervasiz davranışlarının uluslararası tehdit oluşturduğunu ve NATO'nun da içinde olduğu küresel bir sorumluluk gerektirdiğini, açıkladı... Yani, demek istiyor ki, Kuzey Kore'nin pervasızlığına karşı NATO devreye girmeli!!

Şimdi hafızamızı tazeleyip biraz geçmişe gidelim... Türkiye, 1950 yılında NATO'ya kabul edilmenin hatırına Amerika'nın yanında Kore Savaşına katıldı ve 718 şehit verdi... Ondan sonra da Sovyet Rusya tehdidine karşı Batı'nın koruma duvarı olarak görev yaptı.

Kore Savaşından sonra, 1960 Darbesini yiyen Türkiye, darbeler sürecine girdi, anarşi ve terörden belimizi doğrultamaz olduk. Memleket kan revan içindeyken, ekonomi sıfır tüketmişken, şehirler, mahallleler "kurtarılmış bölgeler" ilan edilirken yine bu NATO'nun üyesiydik.

O zamanlarda da NATO uzaktan seyrediyor ve Sovyet "tehdidine" karşı ortak tatbikatlarda, bizim askerlere "aferin" çekiyor, sırtımızı sıvazlıyordu... Biraz da İkinci Dünya Harbinden kalma hurda silahlarını bize "hibe" ediyordu!!

Tuhaf olan şu ki, o zamanlar NATO'daki müttefikimiz olan ülkeler, çökmüş ekonomimize rağmen bize Avrupa Birliğini havucunu tutmaya devam ediyor; anarşi ve terör almış başını gittiği halde vatandaşlarına "Türkiye'ye gitmeyin" uyarısı yapmıyor; darbeciler işbaşında olduğu halde "demokrasimize" laf etmiyor ve ülkemizi idare eden cuntacılara "diktatör" demiyorlardı.

Biz ülke olarak yanıp kavruluyorduk ama NATO'lu "dostlarımız"la aramızdan su sizmıyordu....Neden?

Çünkü, Türkiyede herşey onların istediği gibi gidiyordu. İstedikleri gibi at oynatıyor; istedikleri gibi cirit atıyorlardı. Türkiye, onlar için "köpeksiz köy"den başka bir şey değildi, bu yüzden ajanları, casusları değneksiz dolaşıyordu.

Kore Savaşında olduğu gibi, gerekirse "Küresel Barış"ı korumak için bizim askerleri oraya buraya gönderiyorlardı. Yani, Türk askeri NATO'nun emrinde her türlü göreve hazır bulunuyordu.

Bütün bu "fedakarlıkları" Sovyet Rusya "tehdidine" karşı yapıyorduk... Komünist Rusya bizi yutmasın diye, çoktan Kapitalist Amerika'nın midesine inmiştik...Ama bundan çoğumuzun haberi yoktu!

Son on yılda durum değişti... Türkiye, kendi oyunlarını oynamaya başladı. NATO'nun ağababası Amerika'nın Suriye'de yaptığı terör tezgahına karşı sesini yükseltmeye başladı.

NATO'dan müttefikimiz olanların, bize açık tehdit oluşturan terör örgütlerine arka çıkmalarına, onları silahla donatmalarına ve Türkiye'yi bölmeleri için her türlü lojistik desteği vermelerine karşı koyan bir Türkiye ortaya çıktı.

Geldiğimiz noktada içinde bulunduğumuz bu NATO bizden yana mı, düşmanımızdan yana mı, diye sorgular olduk... Gördük ki, NATO pek de bizden yana değil; hatta hiç değil...

Ama NATO üyelimiğiz de fiilen sürüyor. O halde bugün Kuzey Kore'ye ders vermek isteyen NATO'nun efendileri, Türkiye'ye "Gel dostum, birlikte şu yaramaza ders verelim" der mi?.. Evet, derler...

Türkiye'nin düşmanlarına arka çıkmalarına, hiç bir devirde yanımızda olmamalarına, milli varlığımızı tehdit eden her türlü terör çetelerini besleyip büyütmelerine rağmen, yine de bizden yeni bir Kore Savaşında yer almamızı isterler...

Zira bunların bildiği politika, yüzsüzlüğü, arsızlığı ve ahlaksızlığı beceriklilik sayan bir politikadır. Utanmadan, arlanmadan bizi Kuzey Kore'ye karşı bir savaşta kullanmak isteyeceklerdir.

Ama, herhalde artık o eski Türkiye yok...Bugünün Türkiyesi en hafifinden şunu söyleyecektir:

Kim ile dalaşmak istiyorsanız isteyin; bizden ırak olun Cehenneme direk olun ey NATO'lu "dost"larımız...

Biz, sizin üzerimize saldığınız teröristlere karşı savaşırken yeterince şehit veriyoruz... Bir de sizin selametiniz için Kim idüğü meçhul çılgınlarla savaşamayacağız...

Bu defa, kendi işinizi kendiniz görün...Dünya barışı adına, biraz "şehit!" de siz verin!... Biz de size aferin diyelim!!

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..