Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '14

 
Kategori
Dünya
 

NATO'dan bir Rasmussen geçti: Unuttuklarımız...

NATO'dan bir Rasmussen geçti: Unuttuklarımız...
 

NATO'daki görev süresini bitiren ve görevini devretmeğe hazırlanan Anders Fogh Rasmussen, geçen hafta veda ziyaretleri kapsamında Ankara'yı ziyaret etti. Ziyareti esnasında Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı ile görüştü. Her ne kadar yandaş basın ziyareti, "NATO'dan IŞİD'e sert uyarı" ana fikriyle verse de, aslında ziyaret çok önceden planlanmıştı. Sadece mutat veda ziyareti kapsamındaydı ve Musul olayı ile ilgili değildi.

Görevini devretmeğe hazırlanan Rasmussen haberlerini okurken, bir zamanlar bu kişi için iç politikada ne fırtınalar koparıldığı hatırladım:

2009 yılı; NATO'ya atanacak yeni Genel Sekreter adayları arasında, dönemin Danimarka Başbakanı Rasmussen'in de adı geçer. Başbakan R.T.Erdoğan kesinlikle karşı çıkar:

''NATO'nun barışı güvence altına alma durumunda olan bir kurum. Fakat, benim ülkemdeki terör örgütünün yayın organı (ROJ TV), Danimarka merkezli olarak yayın yapıyor. 4 yıl önce Rasmussen'den ricada bulundum. 'Bunu durdurun' dememize rağmen, bunu durdurmamıştır veya durduramamıştır. Hiçbir netice almadık. Bu nasıl barışı koruma, güvence altına almadır. Bir karikatür krizi (Danimarka'da bir gazetede Hz. Muhammed'i tasvir eden karikatürlerin yayınlanması) yaşadık. Kendilerinden ricada bulundum. Olumlu yaklaşılmadı. Bu tür barış sürecine katkısı olamayanlar acaba bundan sonra nasıl olacak. Doğrusu benim kişisel kanaatim, olumsuz bakıyorum.'' 

Başta İslam dünyasından özür dilemesi de olmak üzere, aldığımız bir sürü tavizler sonucunda, Rasmussen'in genel sekreter olmasına izin verdiğimizi yazdı gazeteler. Böylece Başbakanımız sadece ülkemizin değil, İslam dünyasının da itibarını korumuştu!

Doğal olarak ne özür geldi, ne de Roj TV kapatıldı. Bir ay sonra NATO Genel Sekreteri seçilen Anders Fogh Rasmussen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte katıldığı Adalet ve Kalkınma Partisi Ankara İl Başkanlığı'nın iftar yemeğinde oruç tutmanın faziletlerini anlatan bir konuşma yaptı (28 Ağustos 2009). Böylece NATO Genel Sekreterine oruç tutturamasak da, iftar yaptırmıştık.

Rasmussen'in seçimi aşamasında aldığımız tavizler sonucu Genel Sekreter yardımcılarından biri Türk olacaktı. Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Başdanışmanı Büyükelçi Hüseyin Diriöz, 2010 yılı Temmuz ayında NATO Genel Sekreter Yardımcısı oldu.

Bu günlerde görevini devretmek için gün sayan Rasmussen, gider ayak NATO içinde bazı atamalar yaptı. Türk kamuoyu hiç duymadı, tınmadı. Duyanlar da ilgilenmedi. Görev süresi dolan yardımcısı Hüseyin Diriöz'ün yerine, Türkiye'nin aday gösterdiği Afganistan Büyükelçisi Başat Öztürk'ü değil, bir Alman büyükelçiyi seçti. Ayrıca, Yunan Büyükelçi Terry Stamopoulos'u da, NATO'nun siyasi işlerden sorumlu genel sekreter yardımcılığına atadı. Yunan Büyükelçi Stamopoulos, Kıbrıs Rum kesimi ve İsrail ile ilişkilerden de sorumlu olacak.

Ne güzel değil mi? Kıbrıs ve İsrail ilişkilerinin başına Yunan diplomat. Aman boş ver! Tam da Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kurcalamayın böyle önemsiz şeyleri.

Neyse, aradan 5 yıl geçti. Rasmussen NATO Genel Sekreterliğinden emekli oluyor. Çok önceden planlanmış veda ziyaretini, "NATO Genel Sekreteri Rasmussen’den Ankara’ya önemli ziyaret" başlığı ile veren bazı gazeteler; Rasmussen'in görevi devretmesini, "Dünya Lideri Başbakanımız, karikatür krizinin intikamını aldı: Rasmussen görevi bırakıyor" başlığı ile duyururlarsa şaşırmayacağım.

NATO ve Rasmussen konusu, bazı olayları tekrar hatırlamama sebep oldu:

Mart 2006: "Türkiye'nin Ortadoğu da bir görevi var. Nedir o görev?  Biz geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz."

Ağustos 2009 : "Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar. BOP, Amerika'nın bir projesidir diyorlar. Bunu ispat ederlerse, biz her şeye varız. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar açık konuşuyorum..."?? 

*

Kasım 2010: "Topraklarımızın genelinde böyle bir şey düşünülüyorsa, (füze kalkanı) zaten bu kesinlikle bize verilmeli; aksi takdirde böyle bir şeyin kabulü zaten mümkün değil."?? 

Kasım 2010 (Birkaç gün sonra): "Buranın komuta sisteminin, tamamıyla NATO'da olması gerektiğini söyledik."?? 

*

Şubat 2011: "NATO Libya'ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olabilir mi ya, NATO'nun ne işi var Libya'da?"??

Mart 2011: "NATO Libya'nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir."?? 

*

7 Kasım 2012: Gazeteciler; "Efendim, Türkiye'nin Suriye sınırı için NATO'dan Patriot füzesi talep ettiğimiz söyleniyor, ne dersiniz?"? 

Erdoğan; "NATO'dan sınıra füze talebimiz olmadı, iddialar asılsız. Bu füzeyi alma konusunda karar verecek merci biziz. Benim böyle bir şeyden haberim yok."? 

20 Kasım 2012: Başbakan Erdoğan; Füze talebinin gün içinde yapılacağını ve füzelerin büyük ihtimalle Diyarbakır'a konulacağını açıklıyor. 

22 Aralık 2012: NATO, Almanya'nın Kahramanmaraş'a, Hollanda'nın Adana'ya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Gaziantep'e Patriot yerleştireceğini duyurdu. (Kendi ülkesinde konuşlanacağı yeri bile tutturamıyor.)

Bunlar ilk etapta hatırladıklarım. Kuşkusuz liste daha da uzatılabilir: Mavi Marmara, İsrail'in özrü, İsrail'in tazminat ödemesi, Esad'ın gitmesi, Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı, Rumların Akdeniz'de petrol araması, düşürülen uçağımız, sınır köylerimize bombalar düşmesi, silah yüklü araçların yakalanması, bu araçlarda MİT ajanlarının çıkması...

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Musul Konsolosluğumuzun basılıp görevlilerimizin rehin alınması kapsamında kendisini ziyaret eden Dışişleri Bakanına; "Yaşananların siyasi faturasının olması gerektiğini" söylemiş. Bunun üzerine Bakan Davutoğlu da, kendinden emin bir şekilde; 'Faturayı halk keser' demiş.

Ne dersiniz halk faturayı keser mi? Kesti mi?

İZMİR, 18 Haziran 2014. 

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..