Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '13

 
Kategori
Dünya
 

Nato'nun Ruslarla Orta Doğu Valsinden Sonra Afrika Dansı ve Türkiye İç Siyaseti Analizi

Nato'nun Ruslarla Orta Doğu Valsinden Sonra Afrika Dansı ve Türkiye İç Siyaseti Analizi
 

Neler oldu bi hatırlayalım ve küçük değil büyük siyasal resme, makro siyasete bi bakalım isterseniz.

Arap Baharı bombası ve santrancı Rusya'ya müttefik olan ve yakın duran ülkelerde tek tek Nato tarafından patlatıldıktan sonra asıl siyasal, ekonomik ve sosyal savaşımın olduğu yer olan Orta Afrika ve Güney Afrika'ya da konu sıçramış durumda. ABD'de seçimleri Barak Hüseyin OBAMA'nın ABD derin devleti tarafından Bilgisayar sistemleri üzerinden kazandırılmasıyla (ki bu olmasaydı ABD Bush idaresinde batardı) ABD yeni Başkanın siyahi olması ve bir müslüman adı taşımasıyla "My name is Hussein Khan and I am not a terrorist" soft dönemi başlamış oldu. Elbette bu rahatlama ABD müslümanları için iyi oldu. Onlar nefes alamayacak derecede ABD li cumhuriyetçi faşistlerin baskısı altında kalmışlardı.

Rusya Federasyonu hazır Bush ile İslam Dünyasının arası kötüyken Putin açılımları, Venezuella İran baharı Chavez'in Suriye ziyareti, Filistin'in Chavez'e desteği ( bütün sünni dünyanın desteğinin filistin yüzünden Chavez'e oradan İran ve Rusyaya kayması) Nato'nun ellerinin ayaklarının dolaşmasına neden oldu. Türkiye'den İsrail'e One Minute ile karşılık verilmesiyle Orta Doğu'da kaybolan  zayıflayan Batı'ya Türkiye üzerinden bir dengeleme ve güçlü destek geldi. Orta Doğu'da özellikle Suriye iç savaşı sayesinde Sünni dünya Nato ve ABD (İsrail) ile, Şii Dünya ise Rusya ve Çin'le safları sıklaştırdı. Libya'da kaybeden Doğu da Suriyede aynı tongaya gelmedi. Gelmedi ama bunun bedelini milyonlarca halk çekti.

Mursi'den menun olmayan (Nato) ve yeterince uzlaşmacı davranmayan Neo Kapitalist dönüşüme ayak uyduramayan Müslüman Kardeşlere en büyük darbe yine Baradey'i Başkan yapmak isteyen Britanya'dan geldi. Lakin Sünni Müslüman Kardeşler ilk defa olanları "Bu kaderimiz, Allah'ın taktiriymiş, nasipte ne varsa çekilir" gibi geleneksel ve topu Allah'a atan duruş yerine zulme ve darbeye direniş olarak patlak verdi. 

Mursi'den Rusya'da hoşlanmıyordu. Rusya Baradey'i Mursi'ye tercih bile ederdi. Ediyorda. Rusya ve Çin Mısır yüzünden Suriye'nin unutulmasından da memnun.

Rusya, İngilizce ve Hollandaca konuşan bir Anglo Sakson ülke olmasına rağmen Güney Afrika Cumhuriyeti başta olmak üzere olabildiğince Çinle beraber gelişen Afrika pazarından pay almak istiyor. Afrika'da demir yolu inşaatlarına başlayacak. Ruslar her ne kadar Avrupa'lı bir ırk olsada Afrikalılar onlardan Batı Avrupalılar kadar nefret etmiyor. Sovyet döneminden kalma ilişkilerin olduğu Angola gibi ülkeler var. Komünist geçmişe sahip olan ülkelerde sovyet kültürel etkisi devam ediyor.

Şimdi bu düzlemde Afrika'da Rusya'nın rakibi Batı değil. Batılılar Afrika'da çok katliama imza attılar. Rusların ve Çinlilerin stratejik olarak Afrika kıtasında yayılmasının hızını kesecek tek ülke Türkiye'dir ve bunuda orada açılan okulların kültürel hizmetleriyle yapabilecek durumdadır. Nato ve tüm Avrupa ülkeleri Afrika pazarına girebilmek için şu an Türkiye üzerinden oluşturulan Eğitim hizmetlerinin ve ticaretinin, geliştirilen ikili ilişkilerin gönül bağlarının önemine göz dikti.

Türkiye ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal olarak önü alınamayacak bir hızla Batı ve Batı'nın değerlerini Afrika, Orta Doğu üzerine yayabilecek kapasitededir. Bunun ona sağladığı stratjik imkanlarıda zorlayacaktır. Bu misyonu Hükümet asla geri çeviremez. Çevirdiği anda ipliği kendi boynuna geçirir.

Gezi eylemleri sayesinde sosyal olarak toplumun daha büyük ağaç yıkımı olacak olan Yavuz köprüsü projesinde biber gazıyla toplumun gazı alınmış durumdadır. Gezi eylemlerine katılanlar asla başarılı olamayacaktı. Bu yukarıda anlattığım genel ve büyük resmin doğal yapısına terstir. Bizler genelde yerel ve dar perspektiften bakmaktayız.

28 Şubat'ın planlanmış silindiri sayesinde Müslüman kimliği Milli kimliğinin üstünde olanların tamamı ne olursa olsun, isterse tüm Karadeniz Ormanları gitsin sonuna kadar Ak partiyi destekleyecekleri aşikardır. Sağ seçmen darbeden nefret ettiği oranda AK partiye oy vermeye devam edecektir.

Bu durumda Başbakan Erdoğan eline çok büyük bir güç almış durumdadır. Bu büyük güç o kadar fazlalaşmıştırki kendi gücünü kendisi kontrol edebilecek durumdan çıkmadan Yeni anayasa'yı yapmalıdır. Lakin Hükümet Yeni anayasayı olabildiğince geciktirmekte. Oysa bu gecikme düşünüldüğü gibi Hükümete fayda değil ülkeye genel anlamda zarar vericidir. Tamam, Putin iktidarda olduğu sürece Britanya'nın Türkiyede AK partiye desteği her zaman devam eder, bununla beraber öngörülemez durumlarda ortaya çıkabilir. Türkiye'de darbe yanlıları Britanya'ya biz sizinle daha çok işbirliğine gidebiliriz desede britanya ve Nato'nun şu an bu kitleye asla ihtiyacı yoktur. Bunu böyle görmek lazım. Bu büyük resmin gör dediğidir görmek isteyenlere.

İç siyasetimizin analizinin şu anki durumu; Duygusal kırılmalara yaşayan ve dini özellikleri sebebiyle artık tamamen Anadolu'da beraber yaşamak istemeyen Türk Düşmanı olarak büyüyen ve bunda 80 ve 90 lı yıllardaki Güvenlik güçlerinin yaptığı zulümler etkili olsada yaşları 40 üzeri olan Kürtler jön kürtlerin üzerindeki akılcı kontrollerini kaybetmeden önlemler alınmalıdır.

Öcalan ve Ahmet Türk gibi isimler yaşlanmakta. Oysa çözüm bu sisimlerle çok kolay. Devlet böyle düşünen insanları bir daha zor bulacak masaya oturmak için. Kürt sorunu demokratik adil ve kalıcı şekilde çözülmezse bu sorun anadolu'yu kanlı bir coğrafyaya çevirmeye yetecektir.

Aklı olan herkez bilmeliki Kürt nüfusu Orta Doğunun en hızla artan ve devleti olmayan tek halkıdır. Bunun böyle sürüp gitmesini beklemek saçmalıktır. Kuzey Irakta ve Suriye'nin bir bölümünde de fakto Kürt Bağımsız devletleri kurulmuş durumdadır. Önemli olan bu devletlerle ilişkileri dikkatle sürdürmeye devam etmek. Türkiye'de ise yeni Anayasa ve Başkanlık sistemine geçerek bir an evvel normalleşmenin sağlanmasını gerçekleştirmek gerektiğini anlamak lazım.

Öcalan'ın hapiste ölmesi asla Devlet'in işine gelemez. Öcalan hapiste ölmemeli, onun kalp krizindan hapiste ölmesi Devleti kesinlikle töhmet altında bırakır ve bu artık Kürt sorununun eskiden olduğundan daha kanlı bir sürece girmesine yol açar. Demokratik bir Türkiye'de beraberce yaşamak gerekliliğini vurgulayan Öcalan'ın hapiste tutulmasının mantığı yoktur. Onun Ev Hapsinde özel güvenlikle tutulması gerekmektedir. Bu sayede BDP'nin ve PKK'nın gayri resmi başkanlığına devam etmesi Barış sürecinin devamı için hayati öneme sahiptir. Barış süreci başarıya ulaştıktan ve PKK'nın Türkiye'den tamamen çıkışı sağlandıktan sonra Öcalan'a serbest siyaset yapması ve BDP'nin başına geçmesi sağlanmalıdır. MHP ve CHP bu vizyonun çok gerisindedir ve çözüm üretecek ve ülkeyi barışa götürecek durumda asla değildir.

Kürt sorununu çözen Eyalet sistemine geçen, istihbaratını dört başlılıktan tek çatı altında tutabilen Türkiye ancak o zaman güçlüolabilir. Polat Alemdarcılık oynayan 4 tane istihbarat örgütü bu ülkenin sağlam strateji üretmesinin önündeki en büyük engeldir.

Sorunlar algoritmik düzenlemeyle akılcı ve sağlam bir planlamayla çözülebilir. 

Yeterki içten dışa dıştan içe sağlan stratejiler belirlensin.

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..