Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '07

 
Kategori
Haber
 

NATO’ya giriş için ABD’ye verilen 58 yıllık diyet bitiyor!

NATO’ya giriş için ABD’ye verilen 58 yıllık diyet bitiyor!
 

Yıl; 1950.
Yer; Niğde.
Konu; NATO.
Konu; Petrol.
Konu; Yeraltı kaynaklarımız.
Dönemin başbakanı; Adnan Menderes!
Niğde'de 1950'lili yıllarda bulunan ancak NATO'ya giriş tavizi olarak ellenmeyen kaliteli ve yüksek rezervli petrol, çok yakında güneş yüzü görecek.
Bir başbakan, bir ülke, bir gelir kaynağı, bir NATO, Bir ABD!
Gelinen nokta; 58 yıllık sefalet.
TÜRKİYE’NİN 1950’li yıllarda Menderes iktidarı döneminde tespit edilen petrol rezervlerinde, ancak 58 yıl sonra kullanım için sondaja başlanabiliyor.
Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü’nün petrol bulgusuna rastlayarak üretim için Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) devrettiği Niğde-Bor bölgesindeki petrol aramalarına ilişkin sondaj çalışmalarının, 2008 yılı ilk çeyreğinde başlatılması planlanıyormuş.
Bir süredir yürüttüğü araştırma çalışmalarını tamamlayan TPAO Genel Müdürlüğü, yeni yılın ilk aylarında, MTA tarafından daha önce ön etütleri yapılarak petrol bulgusuna rastlanılan alanlarda 3 ile 4 bin metre derinliğe inerek petrol arayacak.
TPAO tarafından Niğde bölgesinde gerçekleştireceği sondaj çalışmalarının yaklaşık 5 ay sürmesi planlanıyormuş.
Bu süre sonunda, söz konusu alanlarda istenilen düzey ve kalitede petrole rastlanılmasının ardından TPAO Genel Müdürlüğü petrol üretimine ilişkin üretim çalışmalarını başlatacakmış.
1950 yılında Raman’dan sonra önemli düzeyde petrol emaresi bulunarak ilan edilen Niğde-Bor bölgesinde MTA’nın daha önce yaptığı araştırmalarda kaliteli ve yüksek rezervlerde petrol bulgusuna rastlanılmış, söz konusu sahalar TPAO’ya tahsis edilmiş.
2008 yılı ilk çeyreğinde yapılacak sondaj çalışmalarının tamamlanmasının ardından bölgede tahmini rezerv ve mevcut petrolün kalitesine ilişkin verilerin netleştirilmesi planlanıyormuş.
Petrol uzmanları, Türkiye’nin 1950’li yıllarda Adnan Menderes iktidarı döneminde NATO’ya girebilmek için, ABD’nin şart koşması üzerine, yeraltı kaynaklarını 50 yıl süre ile araştırmayacağına dair anlaşma imzalamasının bedelinin Türkiye’ye pahalıya mal olduğunu belirtiyorlar.
NÜKLEER Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi İle Enerji Satışına İlişkin Kanun’un yasalaşmasının ardından ülkenin toryum ve uranyum rezervlerinin yeniden tespiti önem kazanırken, bu kapsamda Türkiye’nin “radyoaktif anomali (emare) haritası” çıkarılacak. Maden Tetkik Arama (MTA) ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) işbirliğiyle radyoaktif ham madde kaynaklarını yeniden arama projeleri devam ederken, Türkiye’nin radyoaktif verileri de karadan ve havadan yapılacak detaylı aramalar sonrası hazırlanacak harita ile tespit edilecekmiş.
Harita özellikle yeni uranyum ve toryum rezervlerinin öğrenilmesinde önem taşırken, rezervlerin ekonomikliği de yapılacak çalışmalar sonrasında belli olacakmış.
Dünyada sadece toryum için işletilen bir yatak bulunmuyor.
Toryum ancak nadir toprak elementleri üretiminden yan ürün olarak elde ediliyor. Dünyada bilinen toryum rezervi 675 bin 770 ton iken, bunun 380 bin tonu Türkiye’de bulunuyormuş.
Nükleer yakıt çevrimi giderlerinde yüzde 40 dolayında ağırlığı olan en büyük bileşen uranyum üretiminde ise Avustralya, Kanada ve ABD başta geliyormuş.
Türkiye’de uranyum aramak için çalışmalar 1960’lı yıllarda başlatılırken, MTA’nın yaptığı aramalara göre, Salihli-Köprübaşı, Yozgat-Sorgun, Uşak-Fakılı, Aydın-Demir tepe ve Küçükavdar sahalarında ekonomik olabilecek 9 bin 129 ton uranyum ve diğer bölgelerde çok sayıda uranyum anomalisi bulunuyor.

 
Toplam blog
: 313
: 2778
Kayıt tarihi
: 15.03.07
 
 

16.10.1974 Samsun / Havza doğumluyum. Şu anda bir lojistik firmasının ortaklarındanım. İşimde ilk..