Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '17

 
Kategori
Dünya
 

NATO'ya girmek için Kore'de Amerika'nın yanında savaştık; 721 şehit verdik...

NATO'ya girmek için Kore'de Amerika'nın yanında savaştık; 721 şehit verdik...
 

"AB-NATO-AB" bayrağı bir arada...Bu size bir şeyler anlatmıyor mu? .


 ...BİR AMERİKAN ORDUSUNU(x)  İMHA EDİLEREK YOK OLMAKTAN KURTARDIK... ŞİMDİ AYNI NATO VE AMERİKA, SINIR GÜVENLİĞİMİZ İÇİN DAEŞ VE PYD(YPG) İLE YAPTIĞIMIZ SAVAŞI YANLIZCA SEYREDİYOR... SEYRETMEKLE KALMIYOR; PYD(YPG)'' YE SİLAH VE MÜHİMMAT DESTEĞİ VERİYOR...

Bence, NATO artık miadını doldurmuştur... Tartışılmalıdır... Ya da konseptini ve işlevini değiştirmelidir... Aksi halde, kurulduğu zaman, karşıtı olan Varşova Paktı(xx) gibi dağılmalıdır...

*

TÜRKİYE-NATO'NUN SORUNLU BİRLİKTELİĞİ....

NATO(North Atlantic  Treaty  Organization)...Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü...

Kuzey Atlantik Bölgesi'nde barış ve güvenliği korumak, istikrarı ve huzuru geliştirmek amacıyla 4 Nisan 1949'da kurulmuş... İkinci Dünya Savaşı ertesinde, SSCB'nin izlediği politikaların yarattığı tedirginlik ve batı ülkelerinin içinde bulunduğu askeri güçsüzlük, bu ülkelerden bazılarını, bir savunma sistemi oluşturmak için birleşmeye zorladı.

Kuzey Kore'nin Haziran 1950'de Güney Kore'yi işgal etmesi üzerine, SSCB'nin, Avrupa üzerinde de baskı kuracağından ve askeri yayılma girişimlerinden korkan ABD, NATO'nun askeri bir örgütlenme içine sokulmasını düşündü...

*

-- İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Türkiye'nin dış politikasının esasını, Batı Blok'unun bütün örgütlerinde yer almaktı...

Ama, NATO'ya üyelik için, 1949'da yaptığı ilk başvurusu, ABD, İngiltere ve Fransa Dışişleri bakanları tarafından karara bağlanmadı; ancak İtalya, Türkiye'nin başvurusunu destekledi...İngiltere, Türkiye'nin Ortadoğu çevresindeki başka bir askeri antlaşmada yer almasında ısrar etti...(Bu konuda açıklayıcı bir neden bulamadım: ancak, İngiltere, bu ısrarı ile, sanki, "Biz Avrupa'yı koruyalım. Türkiye de, başka bir organizasyonda-- ama NATO'ya bağlı-- Rusya'nın Ortadoğu'ya inmesini önlesin" demek istiyordu).

Başta, Danimarka, Norveç ve Belçika olmak üzere öteki üyeler, "Türkiye'nin Batı uygarlığının bir parçası olmadığı gerekçesiyle" üyelik istemine karşı çıktılar.(Anlaşılıyor ki, 1923'den 1949 yılına kadar geçen 26 yılda, Türkiye'nin, yaptığı tüm batı benzeri, bazıları "devrim niteliğindeki" gelişim, değişim ve dönüşümlerin tümü işe yaramamış ve batılılaşma hedefinde bir adım bile atamamışız)

NATO'ya girmemizi istemeyen bu ülkelerin adını özellikle belirtmek istedim ki; okuyanlar, bu ülkelerin, Türkiye'nin aleyhine tavırlarının, bugün de değişmediğini hatırlasınlar diye...Dün, bizi NATO'ya almak istemeyenler, şimdi de, aynı nedenlerle AB''nin kapısını her çalışımızda kapıyı yüzümüze kapatıyorlar...

*

-- Türkiye'nin, NATO'ya ikinci başvurusu da, Eylül 1950'deki NATO Konseyi'nce geri çevrildi...

Daha sonra, Konsey'in 21 Eylül 1952 tarihli bildirisi ile Türkiye, Yunanistan ile birlikte, NATO'ya katılmaya davet edildi...17 Ekim 1951'de Türkiye ve Yunanistan NATO üyeliğine kabul edildiler...

Bu kabul edilişte, Yunanistan'ın Kore'de ne yaptığını ne okudum ne de duydum...Belki yapmasına da gerek yoktu; çünkü Yunanistan doğuştan Avrupa ailesinin bir ferdi idi...Öyle değil mi?

Ama Türkiye, öyle değildi. Buna rağmen, gerçekte dolaylı bir ABD-SSCB çatışması olan Kuzey ve Güney Kore Savaşı''na 5090 kişilik Tugay seviyesinde bir birlik ile katılarak Amerika'nın yanında yer aldı...Tugay'ımız, 1950 sonlarında girdiği Kunuri Muharebesi'nde, zayiat vermesine rağmen başarılı bir çekilme yaparak, yukarıda da belirttiğim gibi, bir Amerikan ordusuna 3 günlük zaman kazandırmış ve onun Çin Halk Kurtuluş Ordusu tarafından kuşatılmasını ve imhasını önlemiştir...

*

Kore birliğimiz, 3 yıllık savaş süresinde 721 şehit verdi; subay, astsubay, er ve erbaş olarak 2.147 kişi yaralandı. 234 kişi esir oldu; 175 kişi kayboldu.

Türkiye, bu savaşa,  TBMM'nin "yurt dışına asker gönderme" kararı almadan asker göndermesi tartışmalar yol açtı...Türkiye'nin bu savaşa katılması, NATO'ya girişini kolaylaştırdı.

*

Türkiye NATO'ya kabul ediliyor...

19 Şubat 1952'de, Türkiye, NATO'ya katılma kararı aldı...Bundan sonra, Türkiye ve ABD arasında NATO çerçevesinde yoğun ikili antlaşmalar yapıldı...Türkiye topraklarında çok sayıda "üs" ve "tesis" kuruldu...Bunlardan biri de güncelimizin konusu olan "İncirlik üssü" idi...

Bu arada, Türk Silahlı Kuvvetleri de, ABD askeri normlarına uyduruldu...Türkiye ve NATO ilişkileri 1960 yıllarına değin hemen hemen hiçbir anlaşmazlık olmadan sürdü.

*

NATO-Türkiye İlişkilerinde ilk çatlak... 

1960'ların ortalarında, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi gündeme gelince, ABD Başkanı Johnson, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini önlemek için 5 Haziran 1964'te Başbakan İnönü'ye yazdığı ve  üslubu ağır bir mektup, Türkiye ile ABD'nin arasının açılmasına neden oldu...

Bugüne kıyasla, biraz düşük seviyede de olsa aynen günümüzde olduğu gibi Sovyetler Birliği'ne yakınlaşma süreci başladı...Ve, yine bugün olduğu gibi,Türkiye'de, NATO üyeliği tartışma konusu oldu...

Türkiye'nin NATO'dan sağladığı yararlar ile üstlendiği yükümlülüklerin dengelenmesi Hükümet'in politikası oldu.

Buna karşılık NATO içinde de, bana göre Türkiye'nin NATO'dan ayrılma ihtimaline göre, ABD ile NATO'nun Avrupa kanadı arasında daha dengeli bir durum izlenmeye başladı...

*

İkinci çatlak...

Türkiye'nin, 1974'te Kıbrıs'a müdahalesinden sonra ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı silah ambargosu, Türkiye'nin, NATO ile ilişkilerinin yeniden sorgulanmasına yol açtı...

Türkiye, savunma giderlerine büyük kaynaklar ayırdığı halde, yeterince yardım alamadığından ve ordunun modernizasyonun gereksinimlerinin karşılanmadığından yakındı. Örgütün sorumluluk alanının genişletilmesine, Ortadoğu ve Körfez Bölgesi'nin de bu alana katılmasına karşı çıkarak, Avrupa Kanadıyla birlikte hareket etti.

Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi ile NATO'nun askeri kanadından çekilen Yunanistan, ABD kaynaklı 12 Eylül askeri müdahalesi ile Türkiye'nin "veto" kullanmaması nedeniyle Ekim 1980'de yeniden askeri kanada döndü.

Türkiye'nin NATO'yla ilişkileri, 1980'den sonra yeniden düzene girdi. Ancak, Limni adasının NATO'nun savunma planları arasına yer almaması nedeniyle, Yunanistan ve Türkiye arasında sorunlar çıktı. Bu da örgütün güney kanadının işlerliğinin bozulacağı endişesi yaratmıştı. Ancak tam bu sırada, SSCB'nin dağılması ile bu endişeler de kayboldu. Çünkü, bu durum, NATO'nun Güney Kanadı'nda Türkiye'nin stratejik önemini azaltacak bir gelişmeydi...

Buna rağmen, Sovyet Bloku'nun(Varşova Paktı) ve SSCB'nin dağılmasıyla Balkanlarda ve Kafkaslarda baş gösteren istikrarsızlık ortamı, NATO müttefiklerinin, Türkiye'ye eskisinden daha çok ilgi göstermesine yol açtı...

*

Şimdi üçüncü çatlak...

Bu çatlağın başlıca nedeni, ne Türkiye'den kaynaklanıyor ne de Rusya'dan...Bu çatlağın sebebi Amerika ve onun güdümünde hareket eden NATO'nun görevini yapmamasıdır...Yıllardır, Türkiye'ye yönelik terör saldırılarını görmezden gelen ve son yıllarda güney sınırlarımızı tehdit eden Amerika kaynaklı DAEŞ'e karşı kılını kıpırdatmayan NATO, zaman zaman yaptığı, sözde açıklamalar ile durumu idare etmeye çalışmaktadır...

Bu üçüncü çatlak, Türkiye ile NATO ilişkilerinin bir kez daha bozulmasına neden oldu...Şu andaki Amerika, Kore'de, Türkiye'nin 721 şehit vererek, bir ordusunu Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun elinden kurtardığı Amerika değildir...NATO da, 721 şehit vererek isteyerek üyesi olduğumuz NATO değildir...

Türkiye'yi, Rusya'ya yakınlaştıran, ABD'nin, özellikle Suriye'de, Rusya ve Türkiye'nin arasını açmak isteyen "uçak krizi" gibi manevralarıdır...

*

SONUÇ....

Durum, açık ve nettir...Obama, Amerika ve NATO kaybetmiştir...Taraflar değişmiştir...

Amerika, eski Amerika değildir; dost ve müttefikliğimizi kötüye, Türkiye'nin aleyhine kullanmıştır...Rusya ve Türkiye'nin arasını açmak istemiştir...

Rusya da aynı Rusya değildir...Ne Boğazları istiyor bizden; ne de Kars ve Ardahan'ı...Türkiye'de Komünizmi de yaymak istemiyor...Babalarımızda yaratılan algı ile "Moskof Gavuru" da değildir...

Köprülerin altından çok sular aktı...

Ancak, ne Amerika ne NATO ; ne de onlarım Avrupa'daki emir kulları AB,(Bloğumun başındaki "üçü bir arada" bayrağına bakın) dizlerine kadar ulaşan ve donlarını ıslatan suyun farkında değiller...

Farkına varıp, ıslak donlarını kuruları ile değiştirdiklerinde bunun farkında olacaklar; ama o zaman da iş işten geçmiş olacaktır...

"Kral öldü, yaşasın kral" demek için de acele etmemek gerekir...

Yeni Amerikan Başkanı'nın göreve başlamasını beklemek lazım....

 "Kral öldü, yaşasın kral!" demek için yeni başkan Trump'u beklemek lazım...

 

CDENİZKENT

 

 _________________ :

(x) Bu durumu biraz açayım...Kore'de Çin Halk Cumhuriyeti savaşa dahil olduktan sonra Çin halk Kurtuluş Ordusu'nun ileri harekatı ile, BM kuvvetlerinin cephesi yarılmıştı...9.Amerikan Kolordusu'nun ihtiyatı olan Türk Tugayı, Kuniri bölgesinde direnerek 8. Amerikan Ordusu'nun yok olmadan çekilmesini sağlamıştır. Böylece, Türk Tugayı'nın kahramanca direnişi sayesinde BM kuvvetleri, salimen yeni savunma hattına çekilebilmiştir...Amerikalı Mareşal Mac. Arthur da, bu gerçeği teyit etmiştir.

KAYNAK : "Türk Tugayı", VİKİPEDİ / Özgür Ansiklopedi

BM, Amerika ve NATO, Türkiye'nin bu kurtarıcılığına minnettar olmalıdırlar...

Kaynak : "Türk Tugayı", VİKİPEDİ / Özgür Ansiklopedi

(xx) Varşova Paktı, 14 Mayıs 1955'te kuruldu; 1991'de dağıldı...

AÇIKLAMA...Bu blog, 4 ayrı ansiklopediden, İnternet Arama motorlarından, konu ile yazdığım bloglardan ve gazetelerden kupürlerden derlenmiştir....

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..