- Kategori
- Sosyoloji
Naylon çadır
Resimdeki adama dikkatli bakın lütfen.
Ne görüyorsunuz?
Bir balıkçı kulübesinde tek tüfek yaşamı seçmiş bir adam mı sizce? Yoksa karısından ayrılıp yalnız yaşamayı seçen bir adam mı?
Hiç biri değil.
O adam tarım sektöründe karın doyurma pahasında oradan oraya sürüklenip, emeğiyle yaşamaya çalışan bir ırgat.
Evet bir ırgat, bir tarım işçisi. Evinden onca uzaklarda ne yapıyor dersiniz? Hani sizin sofranıza gelen çilekleri limonları, erikleri... toplayan, onların diplerini çapalayan ve günün sonunda hastalanmamanın keyfiyle (çoğunun sosyal güvencesi yoktur)bir bardak çay içebilmenin tadında bir adam. Akdeniz kıyılarında bitmeyen yaşam çilesini hiçbir zaman dolduramayacak. Belki okuması da olmayacak yazması da. Ne fark eder, zaten onun adına bunu yapan çavuşları var.
Bıldırcınlar 40'lı- 50'li guruplar halinde "bıldırcın çavuşu" adındaki kuşun arkasında göçerler demiştim bir yazımda. Onlarda çoluk çocuk (çocuklar okula gidemiyorlar) bir çavuşun peşinde karın doyurma savaşı için göçer olmuş insanlar. Geçen kış onca soğuğa naylon çadırlarda dayandılar. Onun çaya, ekmeğe yakın oluşu, sevilen ve güvenilen biri olduğunun göstergesi. 40 kişinin bir naylon çadırda yaşamak zorunda bırakılmaları bir yana, bir de sigortasız işçilerin- çocukların emeğini kullanan çilek ağaları... Lütfen resme iyi bakınız; o size her şeyi anlatacaktır... sağlıcakla