Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Nazar etme ne olur çalış senin de olur

Nazar etme ne olur çalış senin de olur
 

Nazardan açıldı ya konu oradan başlayalım:)

Bu günlerde acayip bir sıkıntı içimi yiyip bitiriyor. Sanki yıllar öncesini tekrar yaşıyorum ve bunu yaşarkende o zamanki olay kahramanlarına hak veriyorum.

Bursanın sokak kedileri bile bana bir başka bakıyor.

Sanki hepsi git diyor giiiiit...

Gidemiyorum. İçimdeki şey beni yiyip bitiriyor.

Diyordu arkadaşım.

Nedenini soramadım çünkü ayan beyan ortadaydı neden ama çözüm için zaman gerekliydi, sabır gerekliydi.

Ve ne onda o sabır vardı nede zaman???

Gözleri dahada küçülmüştü. Hergün biraz daha üstüne geliyordu dünya ve o uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordu.

Depresyondu bunun adı depresyona girmişti.

Belkide eşinin dediği gibi kafayı değiştirmesi gerekiyordu.

Ama değişmiyordu işte herşey zamansız ilerliyordu. Ve gün geçtikçe herşey eriyordu.

Belkide bu kara kuyudan çıkıp. Belkide eşinin dediği gibi kafayı değiştirip yoluna devam etmesi gerekiyordu. Ama olmuyordu.

Yeni yeni haberler alıyordu eşi ile ilgili sevindirici haberler. Bir an kendini düşündü dolmuş durağında elinde telefonla;

Yıl 2003 Şefinin odasına girmişti. Göstergeler iyiydi bir bayan olarak geceli gündüzlü çalışıp erkeklerin bile bu iş olmaz dediği işlerin altından kalkıyordu.

Ve uyumuyordu...

Geceleri annesinin dizine başını koyup rahatlayacağı yerde dahada hırs kaplıyordu içini çalışmalı ve başarmalıydı. Annesini ve kardeşini rahat ettirmeliydi.

Çalışma arkadaşları bir bir terfi ederken kendisi yerinde sayıyordu. İş yerinde çeşitli bölümlerde tecrübe kazanmıştı ama demekki daha zamanı gelmedi diyordu.

O gece dünya başına yıkıldı. Kendisinden 5 ay sonra işe giren arkadaşı terfi etmişti.

Toplantı odasından çıkamadı.

Birşeyler boğuyordu. Ve o da boğuluyordu.

Ağladı bağırdı Bursanın en yüksek tepesinde gece 1 gibi eve geldi.

Komşuları duydular hıçkırıklarını çalışma hayatı böyle işte sabret dediler.

Sabretti...

Ta ki bir gün şefinin gözyaşları içinde anlattığı

Sen bizim çiçeğimizsin ...

Çiçek miyim kaktüs müyüm bilmem ama benim çalışmam ve anneme kardeşime bakmam gerekir diye düşündü.

Ve hemen birileri bir şeyler devreye girdi.

Ertesi gün bölge müdürünün eline istifasını verdi.

Sonradan acaba fazlamı beddua ettim adama diye düşünmeden edemedi.

Çünkü müdürü de çok acı bir suçlamayla bir iki sene içinde kapının önünde buldu kendini.

Bu sefer çok daha iyi bir ortam ismi çok kuvvetli bir şirket ile Tüm güney marmara onun elindeydi.

Geceleri otel odalarında yanlız başına uyumadan sabahı sabah etti.

Yanlızlık tuhaf bir şeydi onun için hiç yanlız kalmadı ki?

Yaşı daha 23 .

Yaşıtları daha üniversitede bizimki ha balıkesir ha bandırma ha çanakkale.

Bas gaza...

Başarılar birbirini kovaladı. Şirket içindeki itibar bölgedeki itibar ayyuka çıktı. Keyfi yerindeydi.

Bunun gibi bir çok başarı ve başarısızlık hikayesi içinde 6 sene debelendi .

Ve evlendi.

Canından çok sevdiği biri ile evlendi.

Onu anlayan,

Onunla ilgili bir çok konuda akıl yürüten ve onunla hayatı paylaşan biri ile .

Önemli olan hayatı paylaşmaktı onun için çünkü paylaşmaya ihtiyacı vardı.

Ağır bir yük omuzlarında ve o omuz kaldıramaz hiç bir şeyi ve hiç kimseyi omzundan silkeleyemezdi.

Herşey birer birer elimden kayarken,

Elimden başarılarım alınıp yerine başka şeyler konmak isterken,

Ben oradaydım diyor arkadaşım.

Ne kötü dedim içimden İçim bir hoş oldu arkadaşım dediğim kişi bana beni hatırlattı bir an.

Dön dedi kendi hayatına bak herşey ne kadar boş.

Bu kadar mücadele neden niçin?

Sadece şu döküldü dudaklarımdan nazar etme ne olur çalış seninde olur...

H.A.

 
Toplam blog
: 50
: 3085
Kayıt tarihi
: 31.10.06
 
 

Merhaba hayatta herkesin söyleyeceği birkaç cümlesi vardır, ben de ‘söyleyeceklerim var’ adlı bir kö..