Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '21

 
Kategori
Güncel
 

Ne Bekliyordunuzlar

Bir dini menkıbe var, büyüklerden dinledim ya da bir yerde okudum ama nerede ve kimden duyduğumu şimdi hatırlamıyorum: Aklımda kaldığı kadarıyla anlatıyorum:

“Peygamber Efendimize bir gün bir adam gelir ve der ki:  “Ey Allah’ın Resulü ben senin Allah’ın elçisi olduğuna inanıyorum ama benim birçok kötü alışkanlığım var. Ne yapmalıyım?” Peygamberimiz: “Yalanı bırak!” diyor. Adam şaşırıyor ve soruyor: “Nasıl yani, diğer kötü alışkanlıklarıma devam edebilir miyim?” Peygamberimiz “edebilirsin” diyor. Adam bundan kolay ne var diye gülüyor ve Peygamberimiz Efendimiz ’in yanından ayrılıyor.

Adamda her türlü günah olan alışkanlık var. İçkiye bayılıyor, hırsızlık, soygun ne ararsanız. Adamın canı içki içmek istiyor bakıyor cebinde parası yok. Hemen birini soyup içki parasını temin ettikten sonra gidip zil zurna sarhoş olana kadar içiyor. Malum içki kötüdür ama kötüyle iyiyi ortaya çıkarması bakımından, verdiği sahte dünyalar bakımından insanda yaptıklarını övme hissini de ortaya çıkarır. Yani sarhoş fare o kadar yiğitleşebilir ki boyuna posuna bakmadan o aslan buraya gelecek diye naralar atabilir.

Adam iyice sarhoş olduktan sonra evine dönüyor. Evine derken elbette normal bir şekilde olması mümkün değil. Adam zil zurna sarhoş bir şekilde eve doğru giderken adamın arkadaşları naralarından arkadaşlarının geldiğini anlıyorlar. Zaten nara atmasının nedeni de belli ki attığı naralardan, sanki fatih bir komutan edasıyla sokağa geldiğini haber vermek! Arkadaşlarının yanına gelen adama arkadaşları soruyor:  “Sende para pul yoktu, nereden buldun da bu kadar sarhoş olmayı becerebildin” diyorlar. Adamın aklına hemen bir yalan atmak geliyor ama bu arada sarhoş dahi olsa Peygamber Efendimiz ’e verdiği söz geliyor. Direk olarak evelemeden gevelemeden doğruyu söylüyor.: “Bir adamı soyduğunu, ondan çaldığı paralarla içtiğini” söylüyor. Soyduğu adam, anneleri ölmüş öksüzler babalarının zar zor baktığı yarı aç yarı tok yaşayan dokuz çocuklu bir adam. Bunu öğrenen arkadaşları arkadaşlarına öyle bir köpürüyorlar sen zıkkımlanırken senin yüzünden dokuz çocuk bu gece aç aç uyudu, sen ne kadar vicdansız bir adamsın diye arkadaşlarının yüzüne tükürerek ayrılıyorlar. Adam anlıyor ki yalansız hırsızlık yapmak, sonrasında da sarhoş olmak mümkün değil. Daha sonra diğer alışkanlıklarına devam etmek istiyor ancak her seferinde aklına Peygamber Efendimiz ’e verdiği söz geliyor.  Doğruyu söyleyince kimsecikler yanında kalmadığı gibi iyice dışlanıyor. Mecbur tekrar Peygamberimiz Efendimiz ’in yanına geliyor.

Peygamberimiz soruyor: “Ne oldu? Sözünü tutabildin mi? Bana bir söz vermiştin.”

Adam: Siz bana yalan haricinde tüm alışkanlıklarıma devam edebileceğimi söylemiştiniz ya anladım ki yalan olmadan hiçbir kötü alışkanlığı yerine getiremiyorum artık diğer kötü alışkanlıklarımı istesem de yapamam,  yapmamam gerekenleri öğrendim, şimdi bana yapmam gerekenleri söylemeniz için geldim.”

Sözün özü, sözün kısası yalansız günah işleyebilen buyursun işlesin. Yalanı gerçek gibi söyleyen mi? Uçtuğunu söylesin, alnı secdeden, dilinden isterse sadece doğru söz aksın, nehir olsun, göl olsun, isterse okyanuslar kadar ilim irfan sahibi olsun. Yalancı ya, daha ne olsun!

Yalan tüm günahların örtüsü, tüm suçların sırdaşıdır.”

 

Yalancı, daha ne arıyorsun?

Yalanı bol, sen ne anlıyorsun?

Adamın sanatı yalan sen ne umuyorsun/umuyordun?

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..