Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '07

 
Kategori
Felsefe
 

Ne biliyoruz ki!

Ne biliyoruz ki!
 

Sorularımız: Biz kimiz? Nereden geliyoruz? Ne yapmalıyız? Nereye gidiyoruz? Ve neden buradayız? Esas soru ise Gerçeklik nedir ?

Modern Materyalizm, insanları sorumluluk duygusundan uzaklaştırır. Çoğu kez din de aynısını yapar. Ama, kuantum mekaniğini yeterince ciddiye alırsanız, sorumluluğu doğruca kucağınıza bırakıverir. Ve kesin, açık, rahatlatıcı yanıtlar da vermez. Der ki “ Evet, dünya çok büyük bir yer ve çok gizemli; yanıt mekanizma değil ama sana yanıtı da söyleyecek değilim; çünkü sen kendi kararını verebilecek yaştasın. "

Kendinize böyle daha derin sorular sormak, size dünyada var olmanın yeni yollarını açar. Taze bir nefes getirir. Hayatı daha neşeli kılar. Yaşamın gerçek püf noktası bilgide değil, gizemde yatar ! Gerçekliği biz yaratırız. Biz gerçeklik üretme makineleriyiz. bir şeyi daima belleğin aynasından yansıdıktan sonra kavrarız. "Dışarıda", “içeridekinden ” bağımsız, bir “ dışarısı ” yoktur. Bir hayatın nasıl gideceği yönünde birçok seçenek vardır. Bunlar, alt düzey kuantum etkilerine bağlıdır.

Nesneleri şey olarak düşünmek dururken, çevremizdeki her şeyin birer nesne olduğunu düşünmeye alışkınız. “ Her şey benim katkım, benim seçimim olmaksızın zaten var.” Böyle düşünmekten kurtulmalıyız ! Onun yerine, kabul etmeliyiz ki çevremizdeki maddi dünya bile bilincin olası hareketlerinden başka bir şey değil. Ben de an be an bu olasılıklardan birini seçiyorum. Gerçekleştirmemiz gereken tek radikal düşünce tarzı budur. Ama öylesine de zordur çünkü eğilimimiz dünyanın kendi deneyimimizden bağımsız olarak zaten bulunduğudur. Kuantum fiziğine göre atom nesne değildir, sadece bir eğilimdir. Yani nesneler üzerine değil, olasılıklar üzerine düşünmeliyiz. Hepsi bilincin olasılıklarıdır.

Hepimiz gördüğümüz gerçeklik dünyasını etkileyebiliyoruz. Hatta bundan kaçmaya çalışıp kendimizi pasif kurban rolüne koysak bile.

Nesneleri düşünürken, gerçekliği olduğundan fazla somutlaştırırız. İşte bu yüzden saplanıp kalırız. Gerçeklik somutsa, ben önemsizim, onu değiştiremem. Ama gerçeklik zihin olasılığı ise; “ Onu nasıl değiştirebilirim ” diye hemen sorarım. Eski düşünceye göre, ben bir şey değiştiremem çünkü gerçekliğin içerisinde hiçbir rolüm yok. Gerçeklik zaten orada. (Reality) Bizzat deneyimleyenin hiçbir rolü yok. Yeni görüşe göre ise, matematik bize bir şey verebilir; hareketlerin olasılıklarını verebilir ama bilincimde yaşayacağım gerçek deneyimi bize veremez. O deneyimi ben seçerim. Bu yüzden kendi gerçekliğimi, tam anlamıyla kendim yaratırım.

Orada gerçek anlamıyla farklı dünyalar var. Bizim yaşadığımız, görmekte olduğumuz makroskopik dünya, hücrelerimizin dünyası, atomlarımızın dünyası, atom çekirdeklerimizin dünyası. Her biri farklı bir dünyadır. Kendi dilleri kendi matematikleri vardır. Yalnızca daha küçük değil her bakımdan farklıdır. Ama birbirlerini bütünlerler. Çünkü biz atomlarız, ama aynı zamanda hücreleriz ve bedeniz. Bunların hepsi doğru sadece farklı gerçeklik düzeyleri var. Bilim ve felsefe tarafından açığa çıkarılan en derin hakikat : Birlik İlkesidir ! Gerçekliğimizin en derinindeki çekirdek altı düzeyde, sen ve ben biriz !

Bunları bir düşünün !

Berk Yüksel

Kaynak: Ne biliyoruz ki!; Kurgu Belgesel

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..