Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Ne çektin be sanatçı!!

Ne çektin be sanatçı!!
 

Gezi direnişinde bazı yaşananlardan sonra görüldü ki tarih tekerrürden ibarettir. Rahmetli Erol Taş'ın vaktiyle başına gelenler herkesin malumudur. Usta oyuncunun filmlerde canlandırdığı kötü adam karakterleri gerçek sanılır ve Taş ne zaman sokağa çıksa birçok insandan kötü sözler işitir. Rol ile hayat birbirine karışmıştır.

Aslında sık sık kimi özellikle kimi kötü karakterleri canlandıran oyuncuların sık sık başına aynı şeyler geliyor. Dizide PKK'lıyı oynayan oyuncuya meydan dayağı çekilmesi, Ali Kaptan, Caroline, Kuzey'in annesi Handan gibi rollerin gerçekle karıştırılması, iyi karakterlerin ise el üstünde tutulması bazı örnekler...

Görünen o ki, kimi insanların oyuncunun canlandırdığı rol ile onun gerçek kimliğini ayıramama durumları devam ediyor. Gezi direnişi sırasında çok sayıda sanatçı, parka giderek direnişe destek verdi, tepkisini gösterdi. 

-Padişah padişah ama...-

Sanatçıların da sıradan birçok insan gibi fikirlerini istediği gibi ifade etme, görüşlerini aktarma hakları bulunurken bunları eleştirmek tuhaf olduğu gibi rolle gerçeği karıştırmak da cabası.

Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman'ı canlandıran Halit Ergenç ve Fetih 1453 filminin Fatih Sultan Mehmet'i Devrim Evin'e sanki gerçekten padişahlarmış gibi, ''Ecdadımıza layık olamamışsınız'' benzeri mesajlar atılması tipik birer Erol Taş vakası...

Tekrarlamaktan utanç duyduğumuz, Ergenç'in eşi Bergüzar Korel ile ilgili hazırlanan çirkin pankarttaki ''Halit Ergenç (Muhteşem Rezalet) 75 milyonun önünde karını kenan İmirzalıoğlu götürüyor ses çıkarmadın. İki ağaç için mi adam oldun'' sözleri bir oyuncunun ekranda/beyazperdede her türlü rolü oynayabileceğini bu kişinin aklının almadığının bir başka kanıtı.

-Polis olacaksın bir de...

Çok sevilen ekran karakterleri için ''O, diziden çıkmazsa ben de artık izlemem'' gibi kapris yapmak tıpkı istediği olmayınca küsen çocuk tepkisi gibi dursa da son günlerde sıkça rastlanıyor.

Üstelik aynı sanatçılara özellikle Twitter üzerinden tepkilerini sayısız mesajla iletenler bazen de tepkilerini ''orantısız tweetlerle'' ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz günlerde oyuncu Levent Üzümcü'nün aktardığı, yol sorduğu bir taksicinin, ''biliyorum ama sana söylemem'' şeklindeki anektod artık bu işin çok ileri gittiğinin bir başka göstergesi...

Yeni Şafak'ın haberinde Mi Minör isimli oyununun ''Gezi provası'' şeklinde adlandırılmasından sonra Mehmet Ali Alabora'nın, ''can güvenliğim yok, koruma istiyorum'' açıklaması çok konuşuldu. Alabora'nın bir zamanlar ''Yılan Hikayesi'' dizisinde polis Memoli'yi canlandırması üzerinden de bir Erol Taş örneği geliştiriliyor ve ''bir de polis olacaksın'' tepkileri ortaya konuluyor. Dizilerde polis rolü canlandıran başka oyuncuların da başına aynı şey geliyor, sık sık görüyoruz.

-Hitler'i canlandıranlar ne yapsın?

Bir oyuncu katili de canlandırır hemşireyi de hayat kadınını da, Hitler'i de... Zaten bunu söylemeye bile gerek yok ama anlamayanlar için bir kez daha, ''Rol sahnededir, ekrandadır, beyazperdedir'' demek lazım galiba.

Aynı şekilde eğer bir filmi/oyunu/diziyi seyrediyorsak konusunu, oyuncularını, senaryosunu sevdiğimiz için izlemekteyiz. Her oyuncunun siyasi görüşü, hayattaki duruşu için bir başka yapıttan vazgeçecek olursak yaşamımız çok zorlaşır.

Sanatçı toplumda gördüğü yanlışları ifade etmekle yükümlüdür, doğası gereği muhaliftir. Her ne görüşü dile getirirse getirsin kişiler, bu kendilerini bağlar. Ama görünen o ki ülkemiz için geçerli değil... Özetle demek gerekiyor ki: Ne çektin be sanatçı!!! 

 
Toplam blog
: 90
: 2229
Kayıt tarihi
: 05.02.13
 
 

Yaşamın her anına renkli gözlükle bakacak Seyirci Kedimiz... Kimi zaman oyunlarını binbir güçlükl..