Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '11

 
Kategori
Blog
 

Ne demek MB' nin yeni tasarımını beğenmemek! Haddinize mi düşmüş!

Ne demek MB' nin yeni tasarımını beğenmemek! Haddinize mi düşmüş!
 

Resim: Alıntı


“Şu Blok gibi blog sitesinin neyini beğeniyorsunuz anlamıyorum” diye başlıyor yazarımız. Sanki herkesin fikrine ipotek koymak istercesine… “İnternetteki yeni medya yapılanmalarını hiç mi incelemiyorsunuz” diyerek devam ediyor. 

Hani bir tek o inceliyor ya… Hani bir tek o ilerde ya… Milliyet bloğun yeni yüzünü beğenmeyenler için deyim yerindeyse basıyor kalayı. Nasıl yani… Nasıl beğenmezsiniz diyerek “okuyucu için kolay ulaşılabilir olması, kullanıcı açısından hantal olmaması v.s.” gibi nedenleri kendince sıralıyor. 

Bu otoritemiz kendini öyle soyutluyor, öyle ayrıcalıklı bir yere koyuyor ki... Sanki milliyet blog o olmasa, fikirleri olmasa o saat çökecek. Nasıl yani diyorsunuz, şaşırıyorsunuz. Hani bu arkadaşımız demokrasi, hem de “ileri demokrasi”den dem vuruyordu. Oysa bırakın demokrasiyi “hele ileri demokrasiyi!” postallılar bile yapmaz bu arkadaşın yaptığını. 

Bu ne demektir? Bu resmen siz görüş bildiremezsiniz. Siz kim oluyorsunuz? Fikrinizi, zikrinizi kendinize saklayın. Ben beğendiysem tamamdır. Burada ben dururken, günyüzü görmemiş ileri görüşlü fikirlerim dururken, MB size sormakla ayıp etmiş zaten! 

Ve bu ileri demokratik arkadaşımız cümlesine devamla, “MB sadece kendiniz için mi izlenir okunur olsun, yoksa MB dışındaki okurlara mı hitap etmek istiyorsunuz önce bunun bir kararını verelim” diyor. 

Sanki MB sadece MB’ de yazar olan insanların erişebildiği, ulaşabildiği kapalı bir alanmış gibi… İnsanın akıl, mantık melaikelerini dumura uğratırcasına… 

“Ha, diyorsanız ki biz sadece birbirimizi okuruz, lunapark, tatil köyü, gül bahçesi, oyun parkı v.s (daha şimdi aklıma gelmiyor, şimdiye kadar bir dolu benzetmeler yapıldı) diyerek ne denli hırslandığını parantez arası belirterek, “burayı bir aile müessesi gibi görüp, (sanki aile olmak kötü bir şeymiş gibi!) yazıları bu dar çerçevede okur, hal hatır sorar, birbirimizle çet alanı haline dönüştürür, canımız istediği zaman da yazarız diyorsanız, internette böyle blog yapılanmaları çok arkadaşlar! İlle de MB’ de yazmanız gerekmiyor.” 

Vayyy be! Yani kibarca burası benim tekkem, oyun alanım, burada kuralları ben koyar ben kaldırım, haddinize mi beğenmemek, hoşlanmamak burada ben dururken. Velev ki hoşlanmadınız aha kapı orada, gidebilirsiniz. 

Sormazlar mı insana. Huuuu. Sen kim oluyorsun? Kimi kimin oyun alanından, bahçesinden kovuyorsun? Senin tapulu malın mı burası? Aloooo. Sahi kimsin sen? 

MB’ nin otoritesi mi, müllk sahibi mi? Kim? (Bu arada suçsuz günahsız gül bahçeleri de payına düşeni alıyor bu pek demokrat (!) benmerkezci, tahakkümcü, faşizan yaklaşımlı arkadaştan.) 

Ve bu arkadaş kendine göre bir takım önerilerini sıraladıktan sonra şöyle devam ediyor. 

“Burası bir blog arkadaşlar. B-L-O-G!” 

Vayyy be! Biz bilmiyorduk. Köyden daha yarın gelmiştik. İyi ki hatırlattın! 

Bu nasıl bir bakış açısıdır? Bu nasıl bir dayatmacadır? Bu nasıl bir tahakkümdür anlayabilen varsa beri gelsin. 

Ve cümlesine şöyle devam ediyor. “Herkese açık bir site, milliyet.com.tr nin de uzantısı” Cümledeki çelişkiyi yakaladınız mı? 

Hani sen dünyaya açılalım diyordun. Demek ki zaten açıkmışız dünyaya... Bunu da bizzat kendi kendini deklare ederek yapmışsın parantez içi cümlenle. 

Devam edelim. “Öyle bahçe mahçe değil, üyelerden oluşan içe kapalı bir aile müessesi ya da emekliler kahvesi, öğretmenler lokali hiç değil.” 

Babababa! Duyup, görüp, bilmeyen de bu hanımı 20 yaşında bir çıtır filan zannedecek. Bunlar yaşlılık sendromunun belirtileri mi yoksa... 

Hal böyleyken, bütün millete “MB’ nin yeni tasarımını eleştiren, karşı görüş bildirenlere daha doğrusu” estin, yağdın, gürledin de hadi, ya bahçeden mahçeden ne istersin be kadın! 

Sonra da şöyle devam ediyor zıt görüşlü bildirenleri bırakın, ağzı dili olmayan kuşa, böceğe, bahçeye-mahçeye veryansın eden, ateş püsküren bu arkadaşımız. 

"İnsanlar emek vermiş, bir şeyler üretmeye çalışmışlar… nedir bu kazan kaldırıp, yok beğenmedim, yok şu, yok bu, yok eskisi nostaljikti, ısınamadım v.s.” 

Affedersiniz de. MB yönetimi bir hak vermiş ve demiş ki; “Biz böyle böyle bir şey hazırladık size. Bir bakın, siz de fikrinizi zikrinizi söyleyin. Biz de ona göre varsa eksiklerimizi fazlalarımızı giderelim, sizin önerileriniz ile daha iyiye ulaşalım, ne dersiniz?” diye… Sana ne oluyor? 

MB bize böyle bir hak veriyor, fikrimizi soruyor fakat tıpkı diğerleri gibi, bizim gibi aynı haklara sahip olduğunu düşündüğümüz zannettiğimiz bu blogcumuz, siz nasıl böyle dersiniz? Siz ileriyi göremiyorsunuz, siz gerici, laylaylomcusunuz. Hatta moruk ve de geri zekalısınız! 

Bundan sonrasına devam edemiyorum. Devam etmem mümkün değil. Bu kadar hakaret, bu denli benmerkezcilik, bu kadar dayatmaca, insanlara yapılan bunca hakaret, kusura bakmayın daha fazla devam etmeme imkan ve ihtimal tanımıyor. Bbunca hakarete insanların sessiz kalmasına da bir anlam veremiyorum. Gerçi hanımfendi kendine yapılan eleştiri yorumlarını yayına almıyor da... Kimbilir kaç tane yorum geldi de almadı. Tıpkı benimki gibi... 

Hiç böyle bir blog yazmak aklımda, fikrimde, zikrimde yok iken kendisine yaptığım yorumu yayına alma nezaketi bile göstermeyen bu arkadaşın yazdıklarından sonra elzem oldu. Kimsenin ama hiç kimsenin karşısındakini aşağılama, öteleme, baskı altına alma, dayatma hakkı olmadığını düşünüyorum. En az bu hanım kadar diğerleri, yani bizlerde burada fikrimizi açıklama yayma hürriyetine sahibiz. Yanılıyor muyum yoksa... !!! 

 

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..