Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '17

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Ne devi? Ağabey diyeceksin

Ne devi? Ağabey diyeceksin
 

Arbel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Arslan ve Besime Yardım Arbel Tesislerinde


Tarımda ve sanayide dışa bağımlı hale geldiğimiz, giderek tüketici bir topluma dönüştüğümüz fikrinin sıkça telaffuz edildiği şu günlerde 85 ülkeye ihracat yapan bir firmanın varlığını bilmek umut verici. Elli yıl önce Mersin’de bir bakkal dükkanı ticarete başlayan bir ailenin 21 ülkede tesis kurup bir dünya devi haline gelmesi takdire şayan. Bakliyat üretimi yapan, özellikle mercimek denildiğinde dünya çapında ölçekte akla gelen ilk isim haline dönüşen Arbel A.Ş, tek bir üründe dünya piyasasına yön veren konumuyla dikkatleri üzerine çeken ender firmalardan biri. Ben size; Arbel’in ilk yurt dışı yatırımını 2002 yılında Kanada’da Saskcan Pulse şirketini alarak gerçekleştirdiği, 2011 yılına kadar Kanada, Amerika, Avustralya, İngiltere, Çin ve Güney Afrika’da toplam 21 tesisi bünyesine kattığı gibi takdir edilmeye değer ancak okuması bir o kadar da sıkıcı bir dolu bilgi verebilirim. Okurken; “ Adamlara bak nereden nereye gelmişler” diyebilirsiniz. Ancak benim anlatmak istediğim bir ticari başarı öyküsü değil. Mesleğe yeni başlamış bir gazeteci iken ziyaretine gittiğim ve o günden bu yana tanımaktan hep mutluluk duyduğum Mersin’in “Hasan Ağabeyi”ni anlatmak istiyorum size. Ailecek yazdıkları başarı öyküsünün sadece okul okuyarak değil çuval dikerek, yük taşıyarak can veren kahramanı o. Milliyet Yazı İşleri Koordinatörü Eren Aka ve Çukurova Bölge Müdürü Battal Özbulut ile ziyaretine gittiğimiz Hasan Arslan’ın öyle içten bir sohbeti var ki sorular sorup ziyareti bir röportaja dönüştürmekten kendimi alamadım.

Mardinli bir aileden geliyorsunuz. Mersin’e nasıl yerleştiniz? Bakliyat işine nasıl başladınız?

Babam İbrahim Arslan’a Mersin’den bir iş teklifi gelmişti. 1960 yılında Mersin'e yerleştik. 1965 yılında mahallemizde küçük bir bakkal açtık ve aynı zamanda da mahalledeki okulun kantinini işletmeye başladık. Babam aslında değirmen ustasıydı. 400 metrekarelik bir alanda kendi işini kurarak elediği ürünleri ihracatçılara satmaya başladı. 1974 yılında da bu işlere ek olarak annem ve kardeşlerimle çuval dikip satıyor, birikim yapıyorduk. Hem okula gidip diğer işlerimizde çalışıyorduk hem de yaz aylarında babamızın yanında çalışıyorduk. Benim üniversiteye gideceğim dönem Türkiye’de siyasi çatışmaların yoğun olduğu yıllardı. 1978 yılında babam hacca giderken beni işin başına oturttu, üniversiteye gitmek yerine işi öğrendiğim için kendisine destek olmamı ve yanında çalışmamı daha doğru buldu. 18 yaşımda işin başına geçmiştim. Günde 4-5 saat uykuyla hem çuval dikme işinde çalışıyor, hem de babama yardım ediyordum. Büyük firmalarla görüşerek fason işlerini aldım, onların işlerini de yaparak bir birikim elde ettik.

Ağabeyiniz Mahmut Arslan ne zaman işin başına geçti?

Ağabeyim Mahmut Bey Boğaziçi Üniversitesi Makine mühendisliğinden mezundu, iş başvuruları yapmıştı. İş bulana kadar Mersin’de bizimle beraber çalışmaya dönmüştü. Tüm kardeşler küçüklükten beri sektörün içindeydik. Dış ticaret şirketlerine de mal temin ediyorduk. Mahmut Bey de baba mesleğini tercih etti ve 1980 yılının Eylül ayında Arbel adıyla şirketimizi kurduk. 

Ne oldu da ihracaatta bu kadar büyüyebildiniz?

O yıllarda Türkiye’de telekomünikasyonda büyük sıkıntılar yaşanmaktaydı. Bir yeri aramanız saatlerinizi, bazen günlerinizi alabiliyordu. Bu sıkıntıyı aşmak adına bakliyat eleyerek ve çuval dikip satarak elde ettiğimiz sermayenin büyük bir bölümü ile teleks aldık. Yurt dışıyla iletişim kurmak için alınan teleks hayatımızın dönüm noktası oldu. O yıllarda ihracatın özendirilmesi için yaş meyve sebzeye verilen krediyi almak ve ilk ihracatımızı yapabilmek adına İsrail’e 1 konteynır kayısı ihraç ettik. Yaptığımız bu ihracat büyümemizin ilk adımı oldu. Sonra ilk mercimek ihracatını 1983 yılında Bangladeş'e yaptık.

 Şu an 21 ülkede tesisleriniz var. İlk olarak Kanada’da tesisler kurdunuz. Neden Kanada?

Doksanlı yıllarda Türkiye’de tarım ürünlerinde rekolte ve kalite anlamında sıkıntılar vardı. İhracatta kalıcı olabilmek için sürekliliğin olması ve müşterinin talebinin karşılanabilir olması gerektiği bilerek coğrafi çeşitliliğe gidip pazarda kalıcı olma hedefiyle yurt dışına yatırım yapmak için arayıştaydık. Biz bu arayış içindeyken 2001 yılında Kanada Tarım Bakanı bizi ülkesine yatırım yapmak için davet etti. Kardeşim Hüseyin Arslan ile Kanada’ya gittik. Kanada Tarım Bakanı ile görüştük ve gerekli fizibilite çalışmalarını yaparak buraya yatırım yapma kararı aldık. İşin teknik tarafları ile ben ilgilenirken diğer işlerin takibi, yönetimi ve yönetici kadronun oluşturulması çalışmalarını  Hüseyin Bey yürüttü. Böylelikle Kanada’nın ilk mercimek kırma ve işleme tesisini kurmuş olduk. Mercimek sezonu bittiğinde fabrikanın boş durmaması için arayışlara başladığımızda burada bezelye kırma işinin yapıldığını gördüm. İncelediğimde oradaki teknikle günde 50 ton üretebildiklerini gördüm ve kendi teknolojimizi kurmamız gerektiğini anladım. Çeşitli araştırmalar ve denemelerden sonra kurduğumuz bu yeni bezelye kırma teknolojisiyle biz günde 300 ton üretme başarısı sağladık. Bu teknolojilerimizi daha sonra Amerika, Avustralya ve diğer ülkelerdeki tesislerimizde de kurduk.

Tüm bunlar sizin ticaretteki başarınız. Ancak şunu çok yakından biliyorum ki Mersin’de çok sevilen bir iş adamısınız. Bir dünya devi olmanıza rağmen yerel bir işletme sahibinden daha mütevazı bir tavrınız var. Yerel medya size Hasan Ağabey diyor. Bu kadar sevilmenizin sırrı nedir sizce?

Sohbet etmeyi, iletişimi seviyorum. Herkesin yaptığı bir iş var ama neticede hepimiz insanız. Arkadaş edinmeyi seviyorum. Sosyal medyayı çok aktif kullanırım. Binlerce takipçim var. Sevdiğim şiirleri ve ziyaretçilerimle olan anılarımı paylaşıyorum. Kimseyi kırmamaya çalışıyorum bu nedenle de yerel medya seviyor sanırım.  Bunun dışında ailecek yaşadığımız şehre faydalı olmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiğince okullar, camiler ve sosyal tesisler yaptırmaya gayret ediyoruz. Onlar da sağ olsunlar bunları takdir ediyorlar sanırım.

Sanatsal faaliyetlere de destek verdiğinizi biliyorum.

Elimizden geldiğince faydalı projelerde destek vermeye çalışıyoruz. Arbella Uluslararası Fotoğraf Yarışması adında bir projemiz var. Bu yıl 7.’sini düzenledik. Dünyanın her yerinden fotoğrafçılar 4 ayrı kategoride fotoğraflar gönderiyorlar. Makarna ile sağlıklı yaşam kategorisinde Çin Halk Cumhuriyeti’nden Jianhui Liao birinci oldu. Diğer 3 kategorinin birincileri ile birlikte önümüzdeki günlerde düzenleyeceğimiz bir ödül töreni ile ödüllerini takdim edeceğiz. 

 
Toplam blog
: 8
: 173
Kayıt tarihi
: 27.06.17
 
 

Milliyet Çukurova'da yayınlanan röportajlar ..