Ne doğuracak?

Son 517 yıldır karamsarlık, korku ve sıkıntı sarıp sarmaladı.

Cilveli, şen şakrak Fahriye abla bile; artık cumbalı camın önünde düşünceli düşünceli oturmakta…

Değirmenci Mustafa Ali’nin hanımı kösteklerin Safiye, komşu köydeki düğüne gittiğinde; çalınan müzik havası ne kadar kıvrak olursa olsun, garı oyuna kalkmıyor… M. Ali’ ye anahtarı oturduğu yerden veriyor.

Bana ne demeyin… Gerçi bizi düşünen biri hep var olup çıktı bizi kurtardı. Tam sevinirken sıkıntıdan karamsarlıktan kurtulduk derken zincire; korku, karamsarlık ve sıkıntıdan oluşan bir halka daha ekleniverdi…

Ne kadar kötü biriyim… Kendimden nefret etmeliyim. Bütün bunların sebebi ben olduğum için… Şimdi bu karamsar yazıyı yazdığım için en azından demi?

… sıkılıyor… bile diyemiyorum. O kelime reklâma girer diye... O noktaların yerine ruhum kelimesini bile kullanamıyorum ruhsuzlaştırıldığım için…

Bildiğim doğrularım kalmadı. Söylediğim zaman bir tarafın taraftarı yapıldığım için… Sonra karşı taraf diye bilinenlerin söylediklerinden doğru olanları ben söyleyince döneklikle, kalleşlikle yaftalandığım için…

Köle olmak için deri rengimin siyah olması lazım diye öğretilip… Özgür olduğum düşündürülüp köle gibi kullanıldığım için…

Bu sıkıntı, gürbüz çocuk doğuracak falan demeyin sakın… Bu korku, karamsarlık ve sıkıntı doğursa doğursa sandık doğurur…