Ne güzel yazıyorsun sen üstadım!

 

Kimden bahsediyorum sizce? Güzel yazan o üstat kimdir?

 

Meraklanmayın, hemen söylüyorum: O üstat, tabii ki, Zülfü Livaneli'dir.

 

Zülfü Livaneli'nin yeni bir romanı daha çıktı bir hafta önce. Hem de ne roman... Kısa, ama unutulmaz değer de bir roman... Nefis bir yemek gibi... Damakta kalan lezzet gibi... 

 

Romanın adı 'Huzursuzluk' Konusu kadar, üslubu da güzel üstadımın. Sıcacık. Yumuşacık. Şefkatli bir kucaklama gibi. Konuşur gibi. Samimi bir sohbet dinler gibi.

 

Zülfü Livaneli de, geçenlerde okuduğum Mustafa Mutlu gibi, romana Ezidiler'i, IŞİD'i konu edinmiş. Dediğim gibi romanın konusu ilgi çekici olsa da, dile getiriliş şekli, yani üslubu da en az konu kadar kayda değer. Zaten, edebiyat bu değil midir? Söylediğinden çok, nasıl söylediğin... Edebiyat; harflere ruh giydirme, yürekleri okşayabilme sanatı değil midir? İşte, üstat Livaneli, roman da bunu yapıyor.

 

*

 

Mustafa Mutlu'nun '74. Ferman' adlı romanını da çok beğenmiş, hakkında bir yazı yazmıştım. Yazdığım yazıda Ezidiler'e ve onlara kan kusturan IŞİD'e değinmiştim yüzeysel olarak. O yüzden bu yazıda pek değinmeğeceğim.

 

Ezidiler, dünyanın en mazlum halklarından biridir. Kürt oldukları iddia edilir. Dinleri farklı diye yüzyıllarca zulüm görmüş, katlimlara maruz kalmışlardır. Ezidilerin son yaşadığı zulüm, kahrolası IŞİD eliyledir.

 

IŞİD... 21. yüzyılda, Cehennem portresini başarıyla çizen mendebur canavarın adı. Bu mendeur canavara dair algı o kadar gariptir ki! Kimi 'İslam bu değil' der, kimi ona katılmaya koşar, kimi gizliden gizliye sempati besler. Ondan sonra tek suçlu ABD olur. Evet, ABD'nin IŞİD'i yarattığı doğrudur. Ya daha öncesi? 1

 

1400 yıllık İslam tarihinden yüzlerce IŞİD çıkmıştır maalesef. Halife Ebu Bekir döneminde dinden dönenlerin öldürülmesi, İran coğrafyasının kanlı fethi, zorla Müslüman yapılması, Halife Ali'yi öldüren Hariciler, Halife Ali'nin oğullarına zulmeden ve İslam öğretisinin canına okuyan Emeviler... Bunların hepsi İslam tarihinin ilk elli yılında yaşandı; ABD, 1350 sene sonraki mesele...

 

*

 

Kitaba dair bilgiler verelim biraz:

 

Kitabın adı, Huzursuzluk. Yazarı, Ömer Zülfü Livaneli. Yayın yılı, 2017. Yayıncı, Doğan Kitap. Tür, roman. Sayfa sayısı, 154.

 

*

 

İstanbulda yaşayan Mardinli bir gazetecidir İbrahim. ABD'de cinayete kurban giden Türkiyeli biri hakkında haber alır. Araştırdığında öğrenir ki, o kurban çocukluk arkadaşı Hüseyin'den başka biri değildir. İbrahim'e Mardin yolu gözükür. Hem arkadaşını sonsuz yolculuğa uğurlayacak, hem de arkadaşının ailesinden Hüseyin hakkında bilgiler öğrenecektir.

 

Kadim şehir Mardin, IŞİD zulmünden kaçan Ezidiler, Ezdilik dini hakkında verilmiş bilgiler de size eşlik edecek...

 

*

 

Kitabın 46. sayfasında alıntı yapmak isterim:

 

"Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım:Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan tam üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikenin tadıyla karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Bölece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz, ve engel olıunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris kelimeleri buradan gelir. Bütün orta doğunun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür, ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur."

 

*

 

Şeksiz şüphesiz öneririm.

 

-Mustafa Yıldırım - 23.01.2017