Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '09

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Ne için dinlenmek?.. ve nasıl bir tatil?..

Ne için dinlenmek?.. ve nasıl bir tatil?..
 

Sanıyorum, biraz da dinlenmek lazım…

Ama oldum olası, sırtüstü yatıp, avare avare dolanmakla dinlenemedim bir türlü…

Dinlenmeyi, çalışılan “konuyu değiştirmek” olarak anladım, öyle kabullendim ve öyle soktum hayatımın içine…

Sonuç olarak bu yaz da sırtlandık bir/bölü/iki çuval kitap, bir dizi kurşun kalem, falan… Ve bir de bilgileri “sayan” alet-i ulema… Ver elini orası!..

Orası neresi?..

Buradan başka bir yer.

Adı sanı yola çıktıktan sonra belli olacak olan “belirsiz” yer…

Ve gerçekten, yolun çıkışı sürecinde belirsiz olan yer, aynı yolun akışı içinde, kendiliğinden [acaba?] belirleniverdi.

Bir takım yol aksilikleri nedeniyle birlikte belirlenen bu yer, Datça’nın bir deniz kıyısında noktalandı..

Ve tatil başladı.

İlk sorun, okunacak kitap önceliklerinin belirlenmesi… Zor iş!

Hangi kitabı seçseniz, ötekinin yazarı bir kötü, bir acıklı bakıyor insanın [ki, o insan benim] yüzüne doğru, gözlerimi eğiyorum.

Ve bu hummalı tatil başlangıcı içinden gelen ilk tespit:

- İnsan, yaşadığı yerden uzaklaştığında “sorunlar” küçülüyor ve insanlar gerçek boyutlarına doğru geri vitesine takım, yola çıkıyor…

Evet… Aynı bize yakın olan hazların şiddetlerini daha güçlü hissettirdikleri gibi…

Tıpkı, ağzınızdan uzaklaştırdığınız bir lezzetle ilgili duyumun giderek sizden uzaklaştığı gibi…

Bakıyorum yaşadığım yörenin insanlarına…

Beni üzen, gece uykularımı tarumar eden sorunları gözden geçiriyorum bir, bir… Ne kadar da uzaktasınız!..

O mesafeden bana ulaşıp, rahatımı, bilincimi ve mutluluğumu soyup soğana çevirmek konusunda ne kadar da güçsüzsünüz…

Evet… Tatil felsefesinin ikinci tespiti:

- Demek ki insan, yaşadığı yörenin karmaşası içinde devinirken de, insanlara ve sorunlara belirli bir uzaklıktan [yani yükseklikten] bakabilmesini bilebilmeli…

Bilinç de öyle… Ve hatta gönül de…

Oluş içinde var-olan ve dar bir çerçevenin içine hapsedilen tüm nesneler böyle… Tüm duygular da böyle… Evet, evet düşünceler de öyle…

Gelişmek, oluşu meydana getiren hareketin içinde olmakla mümkün…

Durmak yok!

Duran düşüyor…

İşlemeyen kas zayıflıyor; çalışmayan dimağ geriliyor…

Okumak, okumak, okumak…

Ama, düşünce mutfağına malzeme oluşturmak için okumak…

Gerçek “kültürün, bütün bildiklerimizi unuttuğumuzda geride kalan şey” olduğunun bilincinde olarak, okumak!..

Okunacak şeyler oluşturmak için okumak.

Toplumu ve kendi bireyliğini geliştirmek… İnsanlığa, eşitliğe, sosyal hukuk devletine ve aydınlanma düşüncesine ulaşabilmek için okumak…

Tatil…

Hoş geldin, sefalar getirdin…

Ve bütün bu sayılanları başarabilmek için güç toplamak için dinlenmek…

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..