Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '20

 
Kategori
İlişkiler
 

Ne istiyorsun?

"Kızıl, puslu bir yorgunluktan çıktım. Yeniden denize açılmak için gücümü keşfettim. Can havliyle alacakaranlığı koluma takip kürekleri unutulmuş bir sandala attım kendimi. Alabora oldu olacak derken karşı kıyıda bir ışık var sanki…" dedim kendi kendime tıpkı senin gibi.

"Sandal, kapıldığı dalgaların ahengi ile bilinmeze sürükledi bir süre. Sessizce olabilecekleri izledim. Sandala benimle binmeyenleri unuttum önce, sonra da yarı yolda can yeleklerini takip tek tek inenleri. Takvim yok, saat yok. Zaman varlığıyla ne getirdiyse onu yaşadım. Baharlar, yazlar ve nice sert kışları atlattım." dedim kendime tıpkı senin gibi.

"Çok uzun zaman sonra kendi içimdeki engin okyanusta bir tekne, ardindan bir yelkenli derken nihayet bir gemi çıktı karşıma. Baktım içinden insan sesleri geliyor. Her birinin kendi fikirleri, inançları öncelikleri, hayalleri duyuluyor. Herkes kendisinin  avukatı, başkasının öğretmeni, patronu olmuştu. Üstelik bilmediklerini biliyormuş gibi yapıp anlatmaya, anlaşılmayı çalışıyorlardı. Daha kendini anlamamışken anlaşılmamaktan yakınıyorlardı. Kendi dertleri, istekleri, acıları kimseninkine benzemiyordu sanki. Herkesin denizi kendine okyanusdur." dedim kendime tıpkı senin gibi.

"Herkes aynaya bakmadan kendinden görebildiği kadar  kendini ispat etme derdinde. Duyduğum sadece gürültü halinde insan sesleriymis meğer. Sesleri var, insanlıkları yoktu. Açtım kanatlarımı, kendimi bulmak için gökyüzünde süzüldüm biraz. Bakamadığım açılardan insanlara bakmaktı amacım. Kendimden değil de başka başka yerlerden bakmak istedim insanlara. Bana benzediklerini ama aynı olmadığımızı olamayacağımızı anlamıştım artık ve kızıyordum hem kendime kem de onlara aynı olmadıkları için hatta aynı olsaydık hepimizin aynı olmaktan sıkılacağını bile bile...." dedim kendime tıpkı senin gibi.

"Güneşe doğru kanat çırptım yılmadan, yorulmadan. Işığa doğru ilerlemek hep bir çıkış umudu oldu. Güneşe yakşatıkça yanacağımı bile bile çırptım kanatlarımı. Belkide yerini bilemedigim evime giden yolumu aydınlatmak ile görevlidir diye takibi sürdürdüm. Yaklaştıkça kayıp oldu.Tam artık bir daha gelmeyecek derken yeniden ışığım oldu. Rüyalardan ya kaçarsın sonundan emin olmadığın için ya da hiç bitmesin istersin gerçekleşmeyeceğini bildiğin için. Yine de bunca karmaşık zihin oyunlarımda ışığa gittim, vazgeçmedim." dedim kendime tıpkı senin gibi.

"Üzerime yağan yağmur, kar ve beni bir yaprak gibi savuran güçlü rüzgarlardan sıyrılıp  sığınağımda buldum kendimi. Gördüğüm her yerden daha huzurlu ve sıcak geldi evim.Yine kendime sığındım. Kabuğuna saklanmış kaplumbağa gibi kaldım bir süre. Bir baktım en mutlu, huzurlu, güvende ve keyifli, en dürüst, en anlayışlı, en samimi olduğum biri olabilirim kendim için. Koruyucu, kollayıcı, mucizeler yaratabilen bir kahraman ararken bir baktım ki en kudretli kahraman benmişim. Bu güne kadar ne halim varsa göreyim dediğim o yerlerde sıkılıp nihayet kendime dönmüşüm. İyi ki varım. İyi ki kendimle tanıştım. Tanıştığıma memnun oldum ve hiç bir zaman hoşçakal demeyeceğim çünkü kendimden gitmemenin gerçek bir mutluluk yaşatacağını, senin de kendinde kalarak daha mutlu olacağını, ikimizin en sevdiklerini birleştirip güzel anılar yaşarken, sevmediklerimizden uzak, değişmeden, değiştirmeden huzurulu yaşayacağımızı biliyorum artık..." dedim kendime tıpkı senin gibi. 

Ben, beni yarı yolda bırakmadan yanıma aldım ve  bize doğru yola çıktım. Sen de seni alıp gelir misin benimle?

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..