Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne kadar uzak?

Ne kadar uzak?
 

Mesafe. İki nesne ya da iki duygu arasındaki birim uzaklık. Somut ya da soyut olabilir ... Kişinin kendine uzaklığı ya da bir başkasına fiziksel/iletişimsel uzaklığı. Hani köprülerin kurulamadığı uçurumlar vardır kimi zaman... İki kıta birbirine küser, kendi anakaralarının yollarını oluştururlar, dağlarını tanırlar, kendi meyvelerini toplarlar... Gel zaman git zaman, yeniden güçlenirler, ve gelir zamanı tekrar köprü için teklif sunulur, birleşir güçlenirler ...
Hep başımızın derdidir, anlatırsınız anlamazlar ya da anlatırlar anlamazsınız... Hep arada kalan, karşıya geçemeyen bir şeyler kalır. Sizin aklınız yazdayken, güneş denirse, kavurucu sıcağı düşünür, "bunalırım ben" dersiniz, oysa kış için özlenen güneştir mevzu bahis ve değerinden söz edilmeye çalışırken iki çift kelime kalır, dökülemez dilden, geri gönderilir düşüncelere...Düşünceler sendeler, yoldan çıkan vagonlar gibi tren yolundaki karmaşa süresince dalar, gidersiniz başka diyarlara... Ya tadınız kaçar, ya damağınız kurur. Susar mısınız sonra? Susmayın. Yanlış anladı işte anladınız bunu, yarım kaldı bir şeyler... Onun düşüncesini sormamıştınız ki, paylaşımda bulundu, güzel, ama pes etmemek gerekir, diyecekleriniz var hala... Sizin o iki çift kelamınız sizin içinizdeki denizinizin rengini, tuzunuzun tadını anlatacaktır, siz biliyorsunuz zaten, karşınızdaki insan da bilsin ki anlatabilin derdini, anlayabilin mesafeyi kısaltabileceğinizi... Pencerelerinizin ne kadar güneş aldığını anlatın, ne kadar karanlıkta kaldığını, kuzeye mi bakar, güneye mi ? Önünde durun bir pencerenizin ve hangi kalenin hangi odasındadır ve hangi savaşında zarar görmüştür, anlatın... Ama kalmasın içinizde, boğazınızda takılı kalmasın, aksın gitsin... Sonuçta sizsinizdir, sizin fikrinizdir anlattığınız. Açılan kapıda/pencerede, zıt görüşler çıkabilir elbet... Saygı olmazsa, çarpışıp kazanan ve kaybeden olarak yerlerini alacaklardır, ama eğer ki saygı varsa, yoğunlaşıp daha da değerlenecektir. Dallanıp budaklanacak, başka fikirlerin meyvesi için ilham kaynağı olacaklardır. Korkmayın ne kendinizinden, ne karşınızdaki kişiden...

Hani Hz. Mevlâna da der ya "Ne fark eder ki, kör insan için elmas da bir cam da. Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma" diye. Aslına bakarsanız, her insan bir elmas, bakabilmeyi bilen gözlere ve yüreklere ihtiyacımız var ...
Uzak olduğunuz, hasret duyduğunuz şeyler nedir bilmiyorum, ama siz çınar gibi ayakta durabilin ki, kim bilir bir gün belki dalınız uzanır, belki kökünüz dokunur ve yok olur o mesafeler...

Resim: http://evol1314.deviantart.com/

 
Toplam blog
: 24
: 2395
Kayıt tarihi
: 07.09.06
 
 

Yazılımcı. Koç Üniversitesi Matematik bölümü mezunu. Boğaziçi Üniversite Mühendislik ve Teknoloji Yö..