Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

Ne mutlu size!

Düşünmek... Doğduğun andan başlayan, insanı insan yapan en önemli özeliktir.
Peki düşünmek, yerinde saymak mıdır?
Bizler robot gibi canlılar mıyız?
Doğduğumuz andan itibaren öğretilenlerle, zorla içimize sindirilenlerle büyüyoruz. Önce taklit ediyoruz, ne söylenirse onu söylüyor, belleğimize kaydediyoruz.
Peki düşünce nedir o zaman?
Herkesin kendi beynini kullanmaya başladığı an mı, düşünmek eylemi başlar?

Doğduğumuz andan sonra, robotluktan çıkış, düşünmeye başladığımız zamandır. Düşündükçe gelişir, geliştikçe yaratmaya, üretmeye başlarız. Yalnız herkes için geçerli olmayan kısım, işte o gelişme kısmıdır.
Bize öğretilenleri değil de, evrensel gerçekleri görmeye başladığımızda, düşünce üretebildiğimizde gelişiriz.
Robot gibi tekrar ettiğimiz sürece, gelişmeden uzak dururuz. Bu da düşünemediğimizin göstergesi olur.

Beslendiğimiz kaynaklar hep başkalarının acıları mı acaba?

Yıllardır nefretle, kanla, kinle büyütüldük. Öyle bir nefret ettik ki, sadece anlatılanları dinledik, kinimizi besledik.
Kanımızın asaletini anlattık, okullarda körpecik bedenlere. Savaşlarımızla gurur duyduk, anlattık övüne övüne. Bize bizden başka dost olmaz dedik, insanlara güvenmemeyi, güvenin eş kanda olduğunu ve kanımızın son damlasına kadar savaşabilmeyi öğrettik.
Belki de savaş kötü birşeydi. Neden hiç kimse savaşın kötü olduğunu anlatmadı?
Aksine çocuklarımıza ırkçılığı aşıladık. Senden olmayanı yoketmeyi öğrettik, belki de bilmeden, istemeden...

Tüm bu önemli işleri körpe kafalara sokarken, sevgiyi atladık.
Sevmeme nedenlerimizi sıralayıp durduk. Sevebilme nedenleri ise hep ertelendi. Ertelemeyenler ise Hain ilan edildi. Hakaretler edildi, asil kan damarları şaha kalktı. Yaşasın savaş...

Oysa sevmeyi bilenlerin, ait olma adına verecek kurbanları yoktur.

Belki de, akacak kan damarda durmalıydı. Belki de, muhtaç olduğun kudret yüreğindeki insan sevgisindeydi.
Kan iyi birşey değildi, belki de yaşamak ölmekten daha iyiydi.
Herkesin içinde bir insan yanı olmalıydı. Peki '' ben yavrumu bir avuç toprağa, teröre feda etmem, bu kanı durdurun'' diyenleri yargılayacak kadar ileri gittiğimizde, neden o insan yanımız harekete geçemedi. Neden bir çocuğun gözyaşına kan ekildi, feda edildi.

Barış, sevgi, kardeşlik diyenlere bölücü diyecek kadar, aklından şüphe duyacak kadar kini, nerede biriktirdik?

Gözümüz görmez, kulağımız duymaz, yüreğimiz hissetmez oldu. Kendi haklarımızdan vazgeçtik, asil kanımız uğruna. Aç kaldık, açıkta kaldık, horlandık, üçüncü sınıf olduk. Bir cümle uğruna herşeyi görmezden geldik. Bir cümle ile galeyana geldik, hep birlikte eller havaya Ne Mutlu Türküm Diyene. Demezsen Ülke bölünecek...

Korku ile büyütüldük, dünyanın başka işi yoktu, birgün gelip bizi yok etmeye çalışacaktı. Tüm dünya bizden nefret ediyordu. Hep korktuk, hep elimiz tetikte bekledik. Kuşlar ötse, bizi bölecekler diye korktuk. Deprem olsa tanrı cezalandırıyor dedik. Ne Mutlu Türküm demiyor, ülke bölünecek. Başka dilde şarkı söylüyor, ülke bölünecek. Çocuğuna Türk ismi koymuyor, ülke bölünecek.

İnsan sevgisinde zorlamaya, baskıya, dışlamaya yer olmadığını göremedik. Dönüp de içimize bakamadık. Baksaydık, asıl nefretin, asıl bölücülük tohumunun orada atıldığını, orada yol bulduğunu görecektik.

Nefretimizle gurur duyuyoruz? Ne Mutlu Bize.
 
Toplam blog
: 44
: 2108
Kayıt tarihi
: 15.09.08
 
 

Burdayım ya, gerisi teferruat ..