Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '13

 
Kategori
Güncel
 

Ne olacak bu istifaların sonu?

Ne olacak bu istifaların sonu?
 

(Konu ile ilgili bu düzenleme sanal ortamdan alınmıştır)


İki gün önce okuduğum bir habere göre, ‘2013 yılı başından bugüne kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 123’ü pilot olmak üzere 170’e yakın subay istifa etti’ açıklaması karşısında şaşırmadım desen yalan olur. Çünkü istifa etmek kişisel bunalımlar ile kızgınlıklar yanında yönetimdeki çarpıklıklara karşı bir tepki olarak doğar.

İstifalar de erken emeklilikler de üzücüdür

İçerisinde benim de bulunduğum bazı erken emeklilik durumlarında kişisel etkenler ile özellikle liyakatin göz önüne alınmadığı, 'benim adamın bu işi çok iyi bilir' dayatmaların yol açtığı emeklilik istemek gibi başkaldırı içerikli tepkiler de olur. Nedeni ne olursa olsun kişilerin emeklilik yaşı dolmadan kendilerine işyerlerinden dışarıya atmaları ilgili kurumlar kadar aile kurumu açısından da bazı sakıncalar doğurur. Bu bakımdan özellikle mesleklerinin son beş on yılına gelmişken istifa eden ya da emekli olan yurttaşlarımızla ilgili haberleri duyunca üzülürüm. Onların seçtiği bu iki seçenek sonucunda onların hizmetleri ile topluma verebilecekleri nice maddi ve manevi katkıların da en az düzeye inmiş olduğunu düşündüğümüzde yanlış giden bir şeylerin varlığını duymamak ne mümkün?

Yukarıdaki ilgili haberde yer alan üç generalin istifa ettiğini okuduğumda Uludere'de kaçakçılar ile PKK'lı teröristlerden oluşan (35) kişinin teslim ol çağrısı bile yapılmadan bir anda bombalaması olayının boyutlarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Bu yoldaki kaygılarımın ipuçlarından bir kaçını da bulduğum haberdeki ayrıntılar de pek iç açıcı değil.

Buna göre, ‘34 yurttaşın öldürüldüğü Uludere olayı ile adı kamuoyunun önüne çıkan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Nezih Damcı ile Casusluk Davası’nda yargılanan Genelkurmay Dış İlişkiler ve Uluslararası Güvenlik İşleri Daire Başkanı Tümgeneral Atilla Öztürk ve Hava Kuvvetleri Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu’nun istifa ettiği belirtildi. İstifaların henüz işleme konmadığı kaydedildi’ açıklaması, bende ister istemez ‘TSK’de neler oluyor böyle’ diye sorgulamak gerektiğini söyletti.

Bakan Yılmaz, '2013 yılı başında bir ay içerisinde 110 pilot istifa başvurusu yaptı'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın, Başbakan Tayyip Erdoğan’a 5 Şubat ayında yönelttiği bir soru önergesine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın bugün verdiği cevap da bu konudaki diğer gelişmeleri de göstermesi bakımından büyük önem taşıyor. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, ‘2013 yılı ocak-şubat emeklilik/istifa döneminde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 63’ü muharip jet uçağı pilotu olmak üzere 110 pilot subay istifayla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılmak için müracaatta bulunmuştur' açıklamasını yapmış.

1970’leri ve 1980’leri az çok yakından gözlemiş bir kişi olarak son yıllarda tutuklu ve tutuksuz olarak Ergenekon ve Balyoz davaları ile Casusluk Davası bağlamındaki suçlamalarından dolayı yargılanan yaklaşık 300 kadar subay yanında son yıllarda duyduğumuz yirmiye yakın subayın intiharı yukarıdaki istifalar ile birleştirildiğinde bu gidişin sonu ne olacak diye kaygı duymamak mümkün mü?

‘Başımızı kuma gömerek’ sorgulandığında, ‘duymadım, görmedim, söylemedim’ yerine ‘şaşkın ördek gibi’ dolanıp durmak daha iyi değil mi erenler? Unutmayalım ki kişi olarak sağlıklı bir biçimde yaşamaya çalışmak gibi bir sorumluluğumuz yanında diğer kişilerin kendi şartları içerisinde sağlıklı yaşaması için hiç olmazsa dua etmek biri bir sorumluluğumuz vardır.

Bu bağlamda devlet gemisini yürütmekten sorumlu iktidar kurumu ile ondan bağımsız olması için gerekenlerin yapılmadığını sandığım adalet ve güvenlik kurumları da yurttaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak sorumluluğunda değil midir?

PKK-KCK-BDP ve PYD dayatmalarını AKP nasıl karşılayabilir?

Gözlerime göre dışarıda giderek yalnızlaşan AK Parti iktidarı içeride de bütün toplumu kucaklayabilmekten uzaklaşıyor. Son yıllarda Terör Örgütü ile onun siyasi uzantılarının bazı açıklamaları ve özellikle PKK-KCK oluşumunun K. Suriye’de Beşar Esad’a karşı direnen Özgür Suriye Ordusu ile diğer silahlı örgütlere karşı üstünlük sağlaması karşısında AKP iktidarının gelişmeleri destekliyor gibi görünmesi geniş toplumu derinden etkileyecek özler taşıması bakımından oldukça manidardır.

Bazı yönleri ile 'açılım' adı altında uygulanması gereken bazı tedbirlerden sonra Terör Örgütü ile onun siyasi uzantısı BDP'nin ve Akil Adamlar Heyeti'nin toplumu parçalamaya dönük dayatmaları ve M. Barzani ile uzlaşmalı Büyük Kürdistan düşü ne yazık ki resmi söylem içerisinde 'bölücü' olduğu da bilinen Terör Örgütünün eski iktidarlar kadar AKP üzerinde de etkili olduğunu ortaya koymuştur. İçerisinde nice kavram kargaşası olsa bile sonuçta uygulanmaya çalışılan Çözüm ya da Barış Süresi sarmalları toplumda silahlı siyaset ile bölünmeye doğru gidilmekte olduğunun tartışılmasına yol açmıştır.

Son Erbil Toplantısı ile PKK'nın K. Suriye uzantısı PYD'nin kaç kez Nusaybin'den gördüğüm Kamışlı çevresinde 'özerklik' ilan etmesi gelinen bu aşamada Rusya ile Batı'nın Osmanlı Devletimizi parçalamak için nice desiseler ve iki yüzlülükler ile desteklediği Truva Atları arasında sayılabilecek olan PKK-KCK-BDP ve PYD gibi terör dayanaklı siyasi oluşumların bazı taleplerine bu kadar yakınlaşması 'istikrar' ve 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' sahibi AKP'yi kurtarabilir mi, dersiniz?  (01 Ağustos 2013)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..