Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Ne olacak bu Kyoto Protokolü

Ne olacak bu Kyoto Protokolü
 

Nedir bu Kyoto dedikleri olay önce bir göz atalım;

Kyoto Protokolü, sera etkisi yaratan gazların salımlarını (emisyon) kısmak üzere sanayileşmiş ülkelere çeşitli hedefler belirleyen uluslararası bir anlaşma.
Sera etkisi yaratan gazlar, kısmi de olsa, küresel ısınmanın, yani küresel ısının yeryüzündeki hayatı tehdit edecek derecede artmasının nedenleri arasında gösteriliyor.
1997 yılında oluşturulan protokol, 1992'de imzalanan bir çerçeve anlaşmada belirlenen ilkelere dayanıyor.

Kyoto Protokolünün amacı sanayileşmiş ülkeler, 1990'daki salım oranlarını 2008-2012 yılları arasında yüzde 5 oranında azaltmayı taahhüt etmiş durumdalar. Bu indirim miktarları yükümlülük altındaki ülkelerin 1990’daki sera gazı emisyon miktarlarına göre hesaplanacaktır. Örneğin 1990’da 100 milyon ton CO2 salımı yapan bir ülke 2012’de 95 milyon tondan fazla CO2 salımı yapmamak zorundadır. Eğer bu ülke bugüne kadar emisyon indirimini başaramamış, hatta emisyonlarını 115 milyon tona çıkarmışsa, şimdi 5 yıl içinde %17’nin üzerinde bir emisyon indirimini başarmak zorundadır. Protokole imza atan her ülke, belirlediği salınım oranına düşmeye söz veriyor. Düşük salım oranına sahip bazı ülkelerinse, bu oranları yükseltmesine izin verilmiş durumda. Hatta bu konuda pazarlar açılmaya başladı bazı salınım oranları düşük ülkeler salınım oranlarını (kredilerini) satmayı teklif etmeye başladılar.

Kyoto protokolünde taraf olmak istemeyen ve protokolü imzalamayan ülkelerin genel özellikleri fosil yakıt yatırımları yapıp sera gazı emisyonlarını arttıran ülkelerdir. Öte yandan küresel adalet yani sera gazı salımları açısından pekte iç açıcı bir durum yoktur ortada. En fazla sera gazı üreten ülkelerle küresel ısınmadan en çok zarar gören ülkeler aynı değildir. Örneğin; Bangladeş gibi topraklarının yarısı deniz seviyesinin altında olan bir ülke ABD’nin binde beşi, AB’nin binde sekizi kadar CO2 ürettiği halde topraklarını kaybetme ve iklim göçlerine sahne olma tehdidi altında bulunmaktadır. Ve buna benzer birçok ülke kuraklık, susuzluk ve açlıkla karşı karşıya kalacaktır.

Bu konuda ülkelerin üzerine düşen sorumluluk farklı çıkar hesaplarıyla değilde küresel adaletle belirlenmelidir. Bu yüzdendir ki gerçekçi sera etkisi yaratan gazların salımlarının indirim hedeflerini koymak, bu işten salınımları az olduğu halde daha fazla etkilenen ülkeler arasındaki adalet terazisini dengelemek gerekmektedir.

Sonuç olarak; ekonomi, toplumsal çıkarlar derken küresel ısınma gibi bir olayı görmezden gelen her ülke ödeyemeyeceği bir faturayla karşı karşıya kalırken aynı zamanda bu işle hiç alakası olmayan bir çok ülkeyi de daha kötü durumlara sokacaktır.

Kısacası kefenin cebi yok fakat dünyanın sonu çoook yakın…

 
Toplam blog
: 99
: 2370
Kayıt tarihi
: 25.03.07
 
 

1977 yılında İstanbul'da doğdu, zamanının getirdiği bir çok avantajı değerlendirdi. Sokakta oynad..