Ne olacak bu memleketin hali?

Kimin eli, kimin neresinde?

Arkadaşlar… Bu gün saat 14/30 sıralarında bir işim için Side’deydim. Elektrik kaçağının neden olduğu üzücü bir ölüm haberinden sonra daha önceden de tanıdığım bir işadamını gördüm.

Dedi ki; bana iyi bir gazete ve gazeteci lazım. Ve birkaç gazeteci ismi vererek, tanıyıp tanımadığımı sordu. Bazılarını tanıdığımı, bazılarını da tanımadığımı söyledim.

-Ne yapacaksın gazeteciyi dedim.

-Elimde belgeler var onu açıklayacağım dedi. Şu anda ismini açıklamayacağım bir belediye başkanı, ta yukarılara kadar uzanan bağlantıları ve yolsuzlukları hakkında.

-Belgen varsa haber yaparız dedim. Ki gazetemiz o senin sözünü ettiğin gazetelerden çok daha önemli bir konumda. Üstelik birçok ulusal gazetenin yetkili haber ajansıyız. Patronu aradım. Belgesi varsa yaparız tabii ki dedi. Ve buraya kadar her şey gayet normal seyrinde teşekkül etti.

-Eee dedim… Ne zaman getireceksin bana belgeleri?

-Sen şimdi bi dur dedi. Şu adaylar bi açıklansın ona göre, ben seni arayacağım.

Haydaaaaa.

-Ne yani şimdi? Sen bu belgeleri ne için ve kim için açıklayacaksın.

-Başkanla olan geçmiş ilişkilerinin özeti ne?

-Bir çıkar ilişkisi vardı da ters mi düştün?

-Eğer sen doğru düzgün, vatanını, milletini seven bir adamsan!... Bunu herhangi biri için, bir neden için, çıkar için açıklamayacaksın.

Ülken için açıklayacaksın, Ülken!

İşte sen ve senin gibi adamlar yüzünden bu ülke bu halde. Elinde belge var. Gerekirse kullanacak. Çıkarı olursa kullanacak. Olmazsa saklayacak.

Bu ne biçim iş ya?

Senin de…

Belgenin de…

Seni adam yerine koyup konuşanında…

İşte arkadaşlar. Olay bu. Durum bu. Resim bu. Alın tepe tepe kullanın. Ondan sonra kalkıp soralım biz de hep bir ağızdan.