Ne olacaksa olsuna doğru...

Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun'dan Havza'ya doğru yol alırlarken, yolun kenarında , sıcak güneşin altında çift süren bir köylüyü görürler. Mustafa Kemal arabadan inerek köylüye yaklaşır ve:

-" Hemşehri, düşman İzmir'e çıktı. Yakında Samsun'a da asker çıkaracak. Belki buraların hepsini ele geçirecek. Sen ise rahat rahat toprağı sürüyorsun.

-" Paşa Paşa...Sen ne diyorsun ? Biz üç kardeştik. İki de oğul vardı. Yemen'de, Kafkasya'da, Çanakkale'de hepsi elden gitti... Bir ben kaldım. Ben de yarım adamım. Evde sekiz öksüz ile üç dul kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakarlar. Şimdi benim vatanım da yurdum da işte bu tarlanın ucu... Düşman oraya gelinceye kadar benden hayır bekleme...(Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam)

Toplumumuz günden güne geriliyor.

Bir yandan işsizlik, bir yandan ekonomik sıkıntılar ve gündeme kondurulmuş hikâyeler...

Ülkemizde insanlar mutsuz ve umutsuz.

Cinnetler, intiharlar, sinirsel bunalımlar arttı...

Gerçek anlamda "açılımmış" başka şeylermiş vatandaşın umurunda değil...

Ne olacaksa olsun da kurtulalım şu velveleden demeye başladı halkımız.

Onun için ne yapmak istiyorsanız yapın,elinizi çabuk tutun, vatandaşı teslim olmuş durumdasınız...

Bundan daha kötüsü olamaz...

Açıyor musunuz kapatıyor musunuz, demokrat açılım mı, Kürt açılımı mı, Ermeni açılımı mı vatandaşın umurunda değil...Vatandaşın umurunda olan ekmek ,iş ve aş. Bir de günü kurtarabilmek...

Ne yapacaksanız yapın, kimse sesini çıkarmaz...Vatandaş kendi derdinde.

Tam ortamını bulmuşken herşeyi yapabilirsiniz...

Güç elinizde, ne yapacaksınız yapın....

Ne olacaksa olsun...

Bundan kötüsü olmaz....