Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '09

 
Kategori
İnançlar
 

Ne olursunuz..!

Son günlerde bakıyorum da, açık oturumların konusu çoğunlukla din kaynaklı olmaya başladı. Kur’an-ı Kerime yeniden yorum yapılırken aslında ne olması gerektiği de tartışılıyor böylece.Bizlerde birer dinleyici olarak, aklın yolunun bir olması gerektiğini düşünerek, bir çoğundan yana öyle yada böyle tavır koyuyoruz.

Deniliyor ki, anlamanız için, yüce kitabımızı gözden uzak, yüksek yerlerde değil, elimizin altında tutmalıyız ve her daim onu sıkça okumalıyız. Anlayabilmemiz içinde mealini kendi dilimizde okumalıyız çünkü, bir çok ayette de belirtildiği gibi Allah; Böylece biz onu, (anlasınlar diye)Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur. (Taha / 113)Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklar. (Bakara-221) diyor.Demek ki , anlamadan ezbere Arapça’sını okuyup durmanın bizlere bir faydası yok;içindeki yasak ve emirleri anlamadan nasıl olsun ki! Yabancı birine dinimizi anlatırken onun anlaması için onun dilini kullanmak zorunda değil miyiz? O halde önce bizler anlamak durumundayız. Bu yüzden, Kur’an-ı işine geldiği gibi anlatanlara göre öğrenmek zorunda kalıyoruz, bazen geleneklere, bazen de siyasete yenik düşmemiz bundandır belki de.

Deniliyor ki, Kur-an yine bir ayetinde peygamberimize, ’’sen sadece benim buyruklarımı tebliğ edensin, ne onların vekili, nede onları zorlayan olabilirsin’’ diyor.. Peygamberimize dahi verilmeyen bu imtiyaz, o halde hiç kimseye de verilemez; ne vekil, ne halife, ne şıh, ne şeyh, Allah’la kul arasında aracı olamaz demek ki.

Deniliyor ki, akıl yolunu, bilim yolunu öğreten yüce kitabımız ne zamana kadar hurafenin, yobazlığın esiri olarak kalacak? Ne zaman peygamberimizin dönemindeki gibi bir aydınlığa kavuşacağız? Kendisine danışılarak karar verilen, adam yerine konulan, doğurduğu çocuğuna dahi süt vermek zorunda kalmayacak kadar özgür olan kadın, Kur’anda anlatıldığı gibi ne zaman değerini bulacak? Erkeklerle beraber Cuma namazına, bayram namazına, cenaze namazına o zamanki gibi ne zaman katılacak?

Deniliyor ki, Kur-anda namaz üç vakittir..

Deniliyor ki, namazın sadece farzları kılınabilir..

Deniliyor ki, örtünme;namaz abdesti uygulanan uzuvların dışında kalan yerler içindir.Yani baş, kol ve ayak dirseklerinden gerisi kapanacak.

Deniliyor ki, dinler arası diyalog olamaz çünkü bu Kur-ana bu ters düşüyor.. Başka dinlerin anlayışına ne kadar yakınız ne kadar uzağız bu tartışılır ama, bu dinleri onaylayıp İslam’ın yerine koyamayız... Allah, gönderdiği buyruklarını uygulayan toplumlar tamam olsaydı, neden son peygamberi ve son kitabı göndersindi ki! Gönderdi çünkü, Arap yarımadasında vahşet, çirkeflik, kavga ve haksızlıklar diz boyu yaşanıyordu ve onlar kendi menfaatlerine gelen insanların putlarını yaparak onlara tapıyorlardı ki, Allah’a onları sözde aracı yapıyorlardı..

Deniliyor ki, Kur-an, diğer yüce kitaplar gibi bir topluma değil, tüm insanlığa inmiştir. Farkı budur. Günümüzde türbelere giderek yüz sürenlerin, kapısında yatıp yalvaranların, türlü türlü adetlerle çaput bağlayanların, ip çekenlerin, tuz dağıtıp, sirkeyle oruç açmanın hali şimdi, o putlara tapanlardan ne kadar farklıdır!

Deniliyor ki, o zaman diğer dinlerle diyaloga değil; aklın yolunu, yani yüce kitabımızın aydınlık yolunu kullanarak tüm dünyaya örnek olacak İslam’ı yaşamaya ihtiyacımız var.

Deniliyor ki, bu da, Kur-anı bizlere anlatacak olan alimlerin ortaya çıkarak yürekli olmasından geçecek.

Deniliyor ki, İslam şekilde değil, gerçek inançla, akılla yaşanır.

Bir çoğumuz, din kisvesi altında türlü şekillere bürünüp, bir takım tarikatların kucağına düşüyorsa, bilinmeli ki ucunda iş, evlenme, kariyer, adam yerine konma, rütbe, koltuk vaatleri vardır.. Bizzat bunu söyleyenlerde bu yolda olanlardır. Diyorlar ki, ’’bal tutan parmağını yalar’’.. Din bu mu? İslam bu mu? Allah’la kul arasına kimse giremez demek bu mu?

Bende bir inanan , bir vatandaş olarak diyorum ki, ne olursunuz sevgili din alimlerim daha çok anlatın, daha çok tartışın ki, aklın yolunu çok geç kalmadan bulalım artık!

Kur’an-ı Kerim gibi eşsiz bir kitabı özgürlüğüne kavuşturun artık!

Evrensel olan bu kitaba yakışır bir halde ilim ve bilimin yolunda olalım artık!

Her yeni icadı yabancılardan kopya ettiğimiz gibi, kaynağı belli olmayan hadislerin, kulaktan kulağa yayılmış geleneklerin yolunda değil, Kur’an-ın gerçek yolunda olalım artık!

Ne olursunuz sevgili din alimlerim.. Ne olursunuz!

 
Toplam blog
: 285
: 1333
Kayıt tarihi
: 09.12.06
 
 

Zonguldak doğumluyum. AÖF Mezunu olup, üç çocuk annesiyim. İki de torunum var. Şiir, doğa yürüyüş..