Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '11

 
Kategori
İnançlar
 

Ne Sihirdir Ne Keramet

Ne Sihirdir Ne Keramet
 

Aref Ghafouri'nin Yetenek Sizsiniz Yarışmasında sükse yapmasının ardından çok zaman geçmeden “sır” olarak bilinenler ortaya saçıldı. Amiyane tabiriyle Aref karizmayı çizdirdi.

Oysaki psişik güçleri olduğuna inandığımız bu yarışmacı bu türden bir numara yerine daha az sükse yapacak ama gerçek psişik güçlerini yansıtacak bir numarayı deneseydi daha makul ve mantıklı olacaktı. Tabi bu meselenin bir yönü.

Belki de Aref Ghafouri'nin öyle psişik güçleri filan yoktur. Tüm gösterileri “ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet” cinsindendir. O zaman pek bilinmeyen orijinal şeylerle yarışmaya çıkması daha iyi olurdu. Bu da meselenin başka bir yönü.

Yazımızın konusu bunlar değil. Girizgah olması babından ve güncel gelişmeleri de değerlendirme gayesi ile fikrimi serdettim. Esas değineceğim konu ise bambaşka. İllüzyonun bildiğimiz anlamda “el çabukluğu” marifetine değil de bilmediğimiz şekliyle “psişik” bir alt yapıya dayanan şekline dair birkaç kelam edeceğim.

Söyleyeceklerim bilgim ile sınırlı olan şeylerdir. Asla gerçeği tam anlamıyla yansıtmaz. Çünkü şu alemde bilinmeyen o kadar çok şey var ki saymak imkansız belki de. İşte o bilinmezlerden bir tanesi de insan beyni. Konuyla ilgili bir çok eser ortaya konulmuş ve enine boyuna tartışılmıştır.

Aref Ghafouri psişik güçleri olan bir kişi diyelim. Bu güçleri ile birçok hüner sergileyebilirdi. Şimdiye dek bu yönde bir istidat göremediğimizden artık onun sıradan bir illüzyonist olduğuna kanaat getireceğiz demektir. Finaldeki performansında bizleri gerçek bir psişik numara ile şaşırtmazsa tabi.

Peki insan gerçekten beyin gücü ile bazı olağan dışı harikalar gösterebilir mi? Evet. Bu mümkün. Ancak ne derece mümkün olduğunu net olarak söylemek zor. Doğrusu bu anlamda kişisel bir tecrübem olmadığı için olayın içyüzüne dair net bilgiler veremiyorum. Olsa verebilir miydim, onu da bilmiyorum.

Konuya olan ilgim nedeniyle evvelce Ergun Candan’ın "Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri" ve "Gizli Sırlar Öğretisi" isimli kitaplarını okumuştum. Tasavvufa ilgi duyduktan sonra konuya bir de manevi yönden bakmaya başladım. Geçenlerde Süleyman Uludağ’ın "Tasavvuf Kültüründe Keşif Ve Keramet" adlı kitabını da almıştım. Tam da bu olayların cereyan ettiği günlerde okumaktaydım. Tevafuk işte.

Konuya ilgi duyanlara bu eserleri tavsiye edebilirim. Bu tür mevzular doğruluğu kati surette ispat edilebilmiş şeyler değil. İnanmaya bağlı. Ve tabi tecrübeye. İşte bu bağlamda ben Aref veya bir başkasının bu türden gösteriler yapabilmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum.

Telepati, telekinezi, psikokinezi gibi şeylerle pekala eşyanın ve kişilerin etkilenmesi sağlanabilir ve bu bir sahne şovuna döndürülebilir. Lakin burada kişiyi bekleyen bir tehlike de yok değil. Bu yetenek/lütuf kişiyi çıkılması zor benlik kuyusuna da düşürebilir. Yani kişi maharetini kendinden bilir ve buna inanırsa, gün geçtikçe benliği bu hususta baskın hale gelir. Bir süre sonra da vaziyet işin içinden çıkılması zor bir hale gelir.

Bu nedenle sufi literatüründe keramet olarak adlandırılan bu yetenekler ulu orta sergilenmez. Kişi elinden geldiğince bunları gizler. Çünkü bu Allah’ın sınamasından bir cüzdür. Ehl-i sünnet olmayanda bu harika haller zuhur ederse bu da istidrac olarak isimlendirilir. Mekr-i ilahi addedilen bu durum kişi için oldukça fena bir haldir.

Konuya ilgi duyanlar zaten çeşitli kaynaklardan bu bilgilere rahatlıkla ulaşabilir. Benim burada vurgulamak istediğim insan beyni bilinmezler içinde en çok bilinmeyeni barındıran bir yapıdır. Hattızatında belki de kainatın bilinmezliğinden daha ziyade bir bilinmezliğe sahiptir.

Bu minvalde bizler bilim ve ilim adamlarının keşfedecekleri yeni şeyleri dört gözle bekliyoruz. Malum-u aliniz insanı keşfe ve icada sürükleyen şey merak duygusudur. Merak mucitliğin birinci şartıdır. İkincisi de akıl tabi :) Sonra da o işle azami derecede iştigal etmek geliyor galiba.

Beyin böylesine harika ve bilinmez bir organımız iken onun güçlerinden şüphe duymam. Beyin isterse bir bakış ile duvarı delebilir, bir dokunuşla eşyayı yok edebilir. Tüm bunları kuantum fiziği ile bağdaştırınca “olasılık” oranı hayli artıyor.

Konu hayli karışık ve geniş olduğundan biraz dağınık oldu, toparlamakta zorlandım. Kusuruma bakmayın. Hasılı kelam bunlar karışık konular vesselam.

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

(www.murathacioglu.com)

Not: Yazıyı hangi kategoriye koyacağımı kestiremedim bir türlü. Kıvrandım kıvrandım en makul olan "inançlar" kategorisi gibi geldi. Ben bilmem editörüm bilir :)

http://img1.loadtr.com/b-6390-ill%C3%BCzyon_3.jpg

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..