Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Ne yaman çelişki bu...

Ne yaman çelişki bu...
 

Ve hayat dün bir kere daha gerçeği tokat gibi patlattı yüzüme. Hangi gerçeğimi bu hayattaki tek gerçeği bu bedenlerin bizler için emanet olduğunun gerçeğini.

Çok eski bir arkadaşımın ölüm haberini öğrendim. Hacivat ile son olarak bir kaç yıl önce Eskişehir'e bir gidişimde acıktımda oturup kahve içmiştik, daha önce msn'den sohbet ederken Marmaris'e yerleşmeyi düşündüğünden bahsetmişti daha sonra eşi ile tanışması ve evlenmesiyle hayatına Eskişehir'de devam etmeye karar verdiğini söylemişti. Çok mutluydu her halinden belliydi. Zaten Hacıvat hep yüzünde kocaman gülümsemesi ile dolaşırdı bankadan içeri girdiğinde neşe dolardı içeriye ya da berber dükkanına gitiğimizde nasıl mutlulukla karşılardı, kendi güzel sohbeti güzel insan. Geriye benden kalan da hoş bir seda  olsun dilerim bu dünyadan göçüp giderken...

31.05.2013 tarihinden beri hep bir şeyler yazmak istiyorum kah hırsımın dinmesini bekliyorum, kah olayların durulmasını oturmasını. Evet hayatta ki tek gerçek ölüm ancak bu dünyaya gelişimiz de yaşantılarımız da sebebsiz değil hal böyle iken yaşanası bir dünyayı yüce yaradanımız bize sunmuşken biz  bu dünyayı sanki hep var olacakmışız gibi bölmeye, parçalamaya, çalışıyoruz. Dünya üzerinde ülke liderlerinden o kadar az sayıda gelmiştir ki bir devletin başına amacı halkı huzur, özgürlük, mutluluk refah içinde yaşasın isteyen diğerlerinin hepsinin derdi iktidarın gücünü kullanarak sömüre bildiği kadar sömürmektir. O nedenle halk hep fakir hep müşkül kalmıştır. Başını kaldırdığı zaman başı ezilmiştir. Bunu da hep sormuşumdur asıl mağdur değildir başını kaldıran onun yerine birileri yapıyordur bunu o yine ekmek kavgasındadır. O birileri de bunu hakkını vererek yapmamıştır  kendine ve çevresine yontmaktan, bu da   bir çeşit iktidarlık gücüdür aslında. Mağdur halk her zaman mağdurdur. Aslında onu, kimse düşünmez hep küçümserler sevgi ve saygı da görmezler çünkü sevgi ve saygıyı gücü olan hak ediyordur. O mağdur halkı kimse almaz yanına ama herkes onun hakkının peşindedir sorduğunuzda. Hep onun üzerinden oynanır oyunlar.

İşte ben bu yaman çelişkinin içinde geçirdim ömrümü ne tam sağ ne de tam sol görüşe sahibimdir. Belki böyle ayırım yapmamı gerektiren bir görüşüm de hiç olmadı. Ancak Adaletin her zaman güçlüden yana olduğunu baklava çalan gençler hapis cezası aldığında anlamıştım. Bir yanda devleti bırakın halkın gözünün içine bakmayı devletin gözünün içine bakarak soyan Uzanlar   tüm gerçekliğine rağmen cezalandırılamıyordu,  adam cezayı bırakın ülkeye başbakan olmak için aday bile oldu  vay vay vay demiştim vayyyy. Ülke yönetmek Uzan'a kaldıysa vayyyy....(cezalandırılması gerektiği çok sonra idrak edildi aranıyor  o aranırken magazin sayfalarında haberlerini okuyoruz )

Ve AKP seçimlerden bekleninin doğrultusunda başarı ile çıktı, karşısında güçsüz bir muhalafet ile  çağın ilerleyen teknoloji rüzgarının artık küçültüğü bir dünyada  Türkiye gibi genç ve dinamik bir ülkede liderlik yapmaya başladı ve sosyal devlet olmanın gerekleri olan ve olmazsa olmaz düzenlemeler yaptı zaten bunu yapmak zorundaydı artık tüm özel şirketler ilerleyen teknoloji ile çalışırken herkes tüm teknolojik gelişmeleri online izlerken evlerinden bir tıkla tüm işlerini hallederken devletin geri kalması zaten onun ayıbı ve güç kaybı olacaktı. Mecburdu bunları yapmaya sistem mecbur kıldı yani lutfedilmedi halka "bizden önce bizden önce yoktu yoktu "diye mitinglerde bağırılıyor ya hakikaten yoktu çünkü teknoloji o boyutlarda değildi henüz. Bu çağ teknoloji çağı yeniliklerin çağı ve bu biz yaptık dediklerinizi yapmasaydınız bu çağda 3 dönem seçilip lider olamazdınız..Nasıl tüm özel bankalar internet bankacılığına geçtiğinde devlet bankaları yıllar sonra ayak uydurabildiyse bu geçişe bu mecburiyetten dolayıdır. Bilgisayar çağında insanlar online dünyanın bilmem hangi ülkesinde yatırım yapabiliyorsa tek tuşla, açılan özel hastaneler son derece modern ve teknolojik ise ülkesinde ki devlet hastanesinde randevu sisteminin olması ya da  hastane de aldığı reçetenin e- reçete uygulamasında olmasının sağlanması ve bunun her an dillendirilmesi  elektriği tekrar icat etmek ve bunu ben buldum demek gibi birşey bence.

Sonuç olarak AKP teknoloji çağının gereklerine uyarak sınıfı hep geçti zaten, sistem onu buna zorladı yapmak zorundaydı gel gelelim o ekonomide ki muhteşem bahar rüzgarlarını lafta estirmeleri hep hikaye  yine her iktidar döneminde olduğu gibi ki 3 dönem yönetimde oldukları için epey gelişen bir ticari güce sahip oldular hepsi ailecek, arkadaş, dost, ahbap, hemşehri çerçevesinde de bunlar da iktidarda olmanın olmazsa olmaz sonuçları bunuda hepimiz biliyoruz.

Ancak baltayı taşa vurma anı kişileri biz - siz olarak ayırarak yapılan söylemlerle olayları içinden çıkılmaz hale soktukları an oldu.

Hala hayretler içindeyim biz ve sizi düşünüyorum demek ki 2002 yılında başa geldiklerin den beri bu biz-siz çelişkisini yaşamışlar. Bu toplumun siz ayrımını yaptığınız kesiminde de vardı unutmayın, izliyorlardı sadece bu ayrımı yapıp yapmayacağınızı adaletinizin söz de değil özde olduğunu anlamaya çalışıyorlardı ve 31.05.2013 bunun dönüm noktası oldu orada sadece ve sadece yapılacak şey naif bir konuşma ile tüm ülkeyi kucaklayabilmekti bu yapıla bilseydi  bugün kimse üzülüyor olmayacaktı. Canlar yanmamış olacaktı.

Bu yaşananlar eski sağ-sol olaylarına benzetilmesin alakası yok evet aralarında sağcısı solcusu olabilir bunların aşırılarıda olabilir ama emin olun ki azınlıktalar. Bu insanlar bireye saygı ve sevgi çerçevesinde özgürlükleri kısıtlanmadan yaşam hakları ihlal edilmeden yaşamak istiyorlar. Yoksa ne iktidar  ne de muhalefet gibi ne sağ ne sol ile ilgileri yok.  Zaten bu sağcılık solculuk kavramı dünyanın sınırlarının teknoloji sayesinde kalkması ile yavaş yavaş ortadan kalkmıştır lütfen bunu anlayın anlamaya çalışın bunu hem iktidarın hem muhalefetin anlaması lazım. Her iki tarafında dini inançların ve işçinin, yoksulun ve kadının  üzerinden en önemlisi büyük önderimiz  ATATÜRK' ün üzerinden siyaset yapmayı bırakması lazım. Atam için söylenecek söz yok biz sussak dünya susmuyor zaten onun insanlığı, büyüklüğü ve önderliği karşısında.

Doğru ve düzgün liderlik şekli ile bu ülke de bölmeden kimseyi ötekileştirmeden her inanç ve yaşam şekline sahip zümresi ile kucaklanırsa barış ve huzur hakim olcaktır. Bir yanda kürtlerle barış sürecindeyken halkı bölmeye ne hacet daha kimse bu barış sürecini sindirememişken TC. vatandaşları biz ve siz diye bölündü ne olacak "SİZLER"LE DE Mİ BARIŞ SÜRECİ İÇİN GÖRÜŞMELER YAPILACAK BU DURUMLARA DA MI GELİNECEK. Durun ve düşünün biraz.

Ego, hırs ve kin den kararmamış zihinlere sahip olmayı diliyorum. Şu dünyada bir şeye çirkin ya da kötü diye ayrım yapmak dahi doğru değilken (çünkü herşeyi yüce yaradan bir sebeple yaratmıştır bize düşen ondaki güzelliği bulmaktır.)  kendimizin hiçliğini unutup bulunduğumuz mevkilere göre kendimize üstünlükler yakıştırıp ezmelere, küçümsemelere kalkıyoruz. Buna ne bir başbakanın, ne bir cumhurbaşkanının ne de bilmem kimin hiç kimsenin böyle birşeye hakkı yoktur. Kimse kimsenin kulu değildir. Yüce yaradanın nazarında herkes eşittir. Bunu yargılamak kimseye düşmez.

Böyle olunca şaşkınlığım epey uzun sürdü yaşanılanlar karşısında ancak TC.Başbakanının da sık sık kullandığı Yunus Emrenin söylediği gibi "Yaradılanı severim yaradan dan ötürü" işte bunu insan yürekten hissederek söylerse nasıl zarar verebilir başka bir canlıya nasıl??? İşte ben şaşkınım bundan dolayı merakla bekliyorum bu filmin sonunu ve lütfen canlar yanmasın kimse zarar görmesin şiddetten uzak konuşarak anlaşarak çözülebilsin sorunlar.

Mutluluk, huzur, özgürlük dolu bir dünya ve herkesten giderken geriye hoş bir seda kalmasını diliyorum.

B.U.

Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.

Can Yücel

 
Toplam blog
: 44
: 1082
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

Seyahat etmeyi, doğada yürüyüş yapmayı, yazmayı, çizmeyi, boyamayı, fotoğraf çekmeyi, annemin yap..