Ne yani! Başarılı mı sayacağız şimdi Mancini'yi!

Galatasaray kamuoyunun bir bölümünde, şu düşünce hakim: " Beşinci sırada aldığı takımı, lig ikincisi yaptı. Fenerbahçe'nin durumu yüzünden, bu ikincilikle, Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacağımıza göre, ülkemizde ilk yılı olduğunu da dikkate alırsak; hoca kesinlikle başarılı..."

Ne yani! Başarılı mı sayacağız şimdi Mancini'yi! Bu payeyi, italyan teknik adam, gerçekten alnının teri, futbol aklının, kişisel zekasının parlaklığı, bileğinin gücü, liderlik vizyon ve nitelikleriyle hak etmiş olabilir mi? Sanmam. Ona bu denli parlak bir etiket yapıştırmak, geldiği günden beri futbolumuzu küçümseyip aşağılayan bir adama; fazladan kredi tanımaktan, itibar notunu yükseltmekten başka bir işe yaramaz. 

Peki neden mi? İşte nedenleri:

1) Son iki yılın şampiyonuna, yeni bir zafer vadederek gelen teknik adam; şampiyonluk rehavetiyle son üç haftada bir beraberlik, bir yenilgi alan rakibinin tam 9 puan gerisinde kalarak - ki hakkı 14 puandı - ancak lig ikinciliğiye yetiniyorsa... Daha bir yıl önce, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalisti olan takım, ikinci turda Avrupa kupalarına havlu atmışsa... Dünyanın hiçbir saygın futbol ülkesinde başarılı sayılmaz.

2) Şampiyon olduğu Türkiye Kupası'nda: Ezeli rakiplerinin hiçbiriyle oynamadı. PTT 1.Lig 14.sü Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'u, uzatmalarda, ancak penaltılarla eleyebildi. Süper Lig 16.sı Elazığspor'a yenildi; 17. Antalyaspor'la iki kez berabere kaldı. Yarı finalde lig 8.si Bursaspor'u 5-2; finaldeyse, 13. Eskişehirspor'u ancak 1-0 yenebildi; dünyanın en şanslı teknik direktörünün takımı... 

3) Transfer dönemlerinde harcattığı hadsiz hudutsuz paralarla, dünyaya nam salan İtalyan! devre arası yaptırdığı hiçbir transferi sahiplenmediği gibi; o transferlerin hiçbirini 11'in değişmez adamı yapamadı.

4) Futbolla basketbolu birbirine karıştıran hoca!, bütün bir sezonu rotasyon ve takımı tanıma çabasına adadı! E bazıları, gerçekleri geç kavrayabilir tabii!... Takımını yönettiği her maça farklı kadroyla çıkması, kararsız kişiliğinin, ne yapmak istediğinden habersiz oluşunun, istikrarlı bir takım tertibi kuramayışının en sağlam kanıtlarıydı...

5) Burak Yılmaz, Drogba ve Selçuk İnan'la yaşadığı problemler; bu yıldızlara yaşattığı, performans dipleri, futbolcu psikolojisinden zerre anlamadığını, bir takımı yönetememenin ne demek olduğunu çok iyi göstermiştir fark edebilenlere!... Tugay'a yaptıklarına hiç girmiyorum. Çünkü o konuda Tugay da en az Mancini kadar suçlu...

En komiğiyse: " Başarılı ama; gitmek isterse kal demem. " diyen Aysal'la; " Türkiye Kupası'nı aldık. Lig ikinciliğini garantiledik. Seneye şampiyonluk yaşamak istiyorum. " diyen Mancini'nin de kendini başarılı bulmasıdır!

Ne demişler: Körler sağırlar, birbirini ağırlar!

Bir yanda, Fatih Terim'le ekibinin binbir emek ve özveriyle iki yıl üstüste şampiyon yapıp, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynattığı takımı darmadağın eden başkan... Öte yanda, Türkiye'nin en hücumcu, en golcü, en ofansif futbol ekolünün kurucusu ve sahibi Galatasaray'a " Çanakkale geçilmez! " futbolu oynatan, defansif, anti futbolcu bir felsefeyi aşılayarak, güç bela aldığı ikinciliği büyük başarı sayan anlayış...

E bu kafalarla, bu kadar olurdu herhalde! Sonuçta Galatasaray, bu yıl aldığı ikinciliğe şükretmeli...

Çünkü mister Mancini, tazminatı hamuduyla götürme derdine düşmediyse... Bütün bu konuşmaları, ayrılık pazarlığına zemin oluşturmak için yapmıyorsa...

Yandı gülüm keten helva! Bu takım, bu mancini'yle seneye nal toplar; nal! Hem de ne nal haa!

Ben diyim at nalı; sen de deve dikeni! O derece yani...

Mancini, kalırsa, seneye bu takımın başında sezonu tamamlayamaz.

Ben olacakları bugünden söyleyeyim de, gerisini testiyi kıracaklar düşünsün!

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.