Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Ne yapıyormuşuz?

Ne yapıyormuşuz?
 

çevreyi temiz tutalım


Restoranda romantik bir yemeğin ardından iki sevgili saatler geceye de yaklaşsa yürümek istediler. Beş-on metre yürüdükten sonra köşeyi dönüp kendilerini aşağıya bıraktıklarında sahil yolundaydılar.

Birden karşılarına çıkan ayın şavkı denize hoş yansıyordu. Çevredeki eğlence mekânları ve cadde ışıl ışıldı. Denizin iyot kokusu içilen şarap kokusunu bastırmıştı. Caddede ilerledikçe yol kenarına serpişen çiçekçiler, kuruyemiş, piyango satıcıları ekmek derdindeydi. Adam, sevgilisinin kulağına güzel sözler mırıldayarak ilerliyordu. Birkaç kişiyi geçtikten sonra önünde beliren ve yalpalayan adamın hareketlerini garipsediler. Hastamıydı, içkilimiydi, yine de ön yargılı olmamayı tercih ettiler. Adamdan gelen öksürük sanki ciğerini yırtarcasınaydı. Üstü berbat adam, son öksürüğü ile ağzında biriken balgamı okkalıca yere bıraktığında cadde sarı, yeşilimsi ve cıvık bir hal almıştı. İki sevgili ne olduğunu şaşırırcasına önüne düşen öbeğe basmamak için kendilerini kenara zor attılar. Kadın; “Ha öküz, senin Allah belanı vermesin!” sitemiyle, sevgilisinin yüzünün buruşluğunun nereye götüreceğini biliyordu. Sevgilisi midesini iki eliyle tuttuğunda içeridekiler yerinde duramıyordu. Sandalın denizde sallanması gibi kayıktı… Kadın şaşkın ve ne yapacağını bilemiyordu. Yüzü sapsarı kesilen sevdiğini sarmalayıp kenara çektiğinde mideden çıkanlar çöplüğün yanındaydı. Adam gözleri yaşlar içinde öğürmekten kendine gelemiyordu. Biliyorum sevgili okurlarım sizinde mideniz kalktı ama öykü bu… Neyse kadın bir eliyle sevgilisini tutarken, diğer eliyle taksiyi çevirdi. Taksi şoförünün saçı birbirine karışmış, alt dudaklarına ulaşan bıyıkları sigaradan sapsarıydı. Kadın parlak çantasını arka koltuğun yanına koyup, sevgiliyle sohbete başladı. Mendil almak için çantasına el attığında, şaşırdı… Dönüp baktığında çanta yerinde yoktu… Avazı çıktığınca bağırdığında şoför ani frenle durdu. Adam şaşkın arkaya baktığında şoför; “Beyefendi, geldiğiniz yerde unutmuş olmasın?” dediğinde, adam, “Olur mu öyle şey, çanta elindeydi.. Lütfen karakola çeker misin?” dediğinde şoför dudak bükerek kendinden emin karakolun önüne taksiyi yaklaştırdı. Adam araçtan ayrılmadan kadın, sevgilisinden aldığı talimatla karakoldan polisi getirdi. Polis, taksinin direkt arka bagajına geçip şoförden açmasını istedi. Şoför tedirgin bakışıyla bagajı açtığında içinde yatan adamın elindeki çanta, sokak lambasının ışığında parlıyordu… İfadelerinin ardından karakoldan çıktıklarında gidecekleri otobüste durağa yaklaşmıştı…

İşte size günlük hayatta hepimizin başından geçebilecek olaylar. Daha bunlar ne ki diyenlerinizi duyar gibiyim. Cinayetler, kadın tecavüz ve dayaklarıyla ölümleri ardındaki kocaların aptalca konuşmaları. Trafikte magandaların duyarsızlığı, tinerci çocuklarının köşe başlarındaki bilinçsiz saldırıları, rüşvetler, siyaset ve dinle insanları kandıranlar, maçlarda küfürle rahatladığını zanneden ve döner bıçaklarıyla rakip takım taraftarını düşman görebilen cahil insanlar topluğunun sapık hareketleri gibi daha neler neler yapan yurdumun insanları!...

Bütün bu biçimsiz ve görmek istemediğimiz olayların ardındaki gerçek nedir? Desem birçoğunuz yine ekonomik durumu öne sürecek… Doğru büyük bir etken… Ben de; ‘toplumun okuma kültürünün olmaması sonucu yansıyan cahillik’ diyorum. Yalnızca “A B C” yi bilmekle veya üniversite mezunu olmakla adam olunmuyor. Birçok etkenlerle geriliyor ve her an karşımızdakine patlamaya ve onu imha etmeye hazırız. Evet, toplum olarak okumayı sevmiyoruz. Bunun sonucu olarak da her türlü olumsuzluk toplumumuza geri yansıyor. 1500 lü yıllarda okuma alışkanlığını halkına kazandıran Finliler şimdi dünyanın en iyi eğitim ülkesi… Ya bizim ülkemiz? Otobüs ve yeraltı treninde giderken veya parkta otururken hep birbirlerini tepeden aşağıya süzüp, elbisenin markasını arayan insan topluluğu ile karşılaşırsınız. Çok nadirdir elinde kitap ve gazete olan insan. İsterseniz bu yazımdan sonra ilk bindiğiniz otobüsü bir inceleyin ve kaç kişinin kitap okuduğunu izleyin ve bana yazın. Ben de merak ettin doğrusu!...

Okuma ve yazma kültürü olmayan toplumların iki yakası bir araya gelmezmiş. Bende gelişmenin ve dünyanın iyi gidişatının insanların okumasından, araştırmasından ve kültürlü olmasından geçtiğine inananlardanım. Çünkü bilinçli ve kültürlü insan her alanda uyanıktır. Toplum içindeki davranışlarını, siyasilere vereceği oyunu, mağazalardaki tüketimini daha farklı yapar. Bunun için şimdiden adım atarak, bu toplumun gelecekte okuma alışkanlığını kazandırmak için her alanda girişimleri yapmamız bir vatan borcudur.

Bir kütüphane bir hapishane kapatır felsefesinden yola çıkarak, önce kendi kitaplığımdaki çift kitapları Facebook sayfam üzerinden küçük bir soru karşılığı çekilen kura sonucu verdiğim etkinliğime yazar ve yayınevleri ile yaptığım irtibatlarla genişletmekteyim. Herkesi Facebook sayfama davet ederek bu etkinliğime davet ediyorum. Üzüldüğüm bir nokta da 4 bini aşkın listemdeki arkadaşların 4-5 kitap verdiğim etkinliğime olan ilgisizliği… Buradan yazar arkadaşlarım yanı sıra, Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi’ne, Elma ve Nilüfer Yayınları ile Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne teşekkürlerimi borç biliyorum. Şu ana kadar 60’ı aşkın kitabı talihlisi ile buluşturdum. Küçük ama anlamlı işler gelecekte toplumları farklılaştırabilir.

Yazımın başındaki kahramanlarımızın otobüste başından geçenleri yazmak istesem, yurdumun angutlarının yaptıkları inanın roman olur… Birde ne zaman otobüse bindiğimde yolcuların yarısından çoğunun elinde kitap, dergi veya gazeteyi okuduğunda, işte o zaman bu toplumun istediği yere geldiğine inanlardan olacağım…

Güzelliklerde buluşmak dileği ile kitaplı günler temennimdir…

Ertuğrul Erdoğan

Şubat 2012/Bursa

Facebook; ertugrul.erdogan

www.erdoganlaedebiyat.com

erterd@msn.com

Twıtter: @erterd

 

 
Toplam blog
: 300
: 466
Kayıt tarihi
: 06.05.08
 
 

Ertuğrul Erdoğan, 1958 yılının sonbaharında Ankara'da doğdu. 1968 -1980 yılları arasında babasını..