Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ne yapmalı?

Ne yapmalı?
 

Çaresizlik


Bu iş böyle olmayacak, rotayı değiştirmem lazım. Galiba bir yerlerde hata yapıyorum. Bu yüzden, Ergenekon gibi yok sayılıyorum.

Belki, bu durumda olan başkaları da vardır ama ben, sadece kendimi biliyorum.

Yaz sıcaklarında sıkıcı yazılar yazıp, insanları bunaltmamalıyım.

Yazık ki, böyle düşünmem ya da böyle yapmam realiteyi değiştirmiyor. Yazmayınca olan olmamışa, yaşanan yaşanmamışa dönüşmüyor. Ne edersek edelim gelişmeler, sıcaklara paralel olarak hızla ilerliyor. Sanki iki şey (siyaset ve sıcaklar) birbiriyle yarışıyor.

Havalar ısındıkça ilişkiler, ilişkiler ısındıkça ülke ısınıyor. Isınmak ne demek, neredeyse ormanlarımız gibi cayır cayır yanıyor.

Medyamız meşrebine göre, bazı olayları görmeme modunu uyguluyor. Israrla susuyor. Mızrağın çuvaldan taştığı noktalara geldiğinde ise, bir kaç cümleden sonra, olayı önemsizleştirmeye çalışıyor. Sayelerinde toplum iki bölüme ayrıldı; kutuplar keskinleşti. Son gelişmelere karşı yürütülen açık mücadeleye ek olarak, sessiz ve derinden bir direniş te başlatıldı.

Ulusal heyecanın neşesi kaçtı. Tuncay Bey, galiba eskisi kadar güven vermiyor. Meydanlara toplananların sayısı tatmin edicilikten uzak görünüyor.

Hrant Dink'in, Danıştay Hakimi M.Y. Özbilgin'in ve diğerlerinin katlinden üzüntü duyanlar, hem katillere lanet okuyor, hem de katillerin bulunmasından ödleri kopuyor. Bu ne menem felsefedir, ne menem anlayıştır çözemiyorum.

Çünkü gerçek katiller, her fırsatta suçlayıp iftira attıkları grubun içinde değil. Kitlenin akıl hocaları bunu, bal gibi biliyorlar ve kendilerine inananları yanlış tarafa yönlendiriyorlar. Zira, saltanatlarının devamı için kimsenin uyanmaması gerekiyor. Kurulu düzen bozulmamalı, kol kırılsa da, yen içinde kalmalı. Dışarı çıkmamalı.

Bunun basit bir formülü var. Öldürülen laik ve çağdaş ise, öldüren mutlaka gerici, ve yobaz olmalıdır. O da tabii olarak karşı tarafın içinde bulunur.

Bu nedenle ben, "Ak Parti hakkındaki iddialar ciddidir, somut delillere dayanmaktadır. Dolayısıyla dava hukukidir. Ergenekon'da ise cd vardır, belge vardır, bomba ve silah vardır ama somut delil yoktur. Dolayısıyla dava siyasidir. Bombadan, belgeden delil mi olur" demeliyim! Aksini söyleyenleri kınayıp ve küçümsemeliyim.

Düşünüyor ve diyorum ki; acaba herkes neden hep aynı yöne taş atmak zorundadır? Şeytanı kimse görmediğine göre, onun aksi istikamette olmadığını kim söyleyebilir? Müsade edin de herkes yönünü kendi bulsun.

Tuncay bey başbakana, "sadist adam, mazoşist adam" dediğinde, bu sözler yüksek mahkemece, "eleştiri sınırlarını aşan" olarak görülmüyor da, bir yargıcın fikirlerine katılmamak niye bu kadar tehlikeli görülüyor, anlamıyorum. Acaba bir kişiye hakaret etmek, düşüncelerini edep sınırları dahilinde irdelemekten daha mı hukukidir? Adalet ilkelerine daha mı uygundur?

Ortalık yanıp tutuşsun fakat kimse, "yangın var" diye bağırmasın öyle mi? Pekala, o zaman plağı tersinden okuyalım:

Ergenekon, geri zekalıların bile inanmayacağı uyduruk bir yalandır. Ak Parti, laiklik karşıtı eylemlerin odağıdır. Ümraniye bombaları çöplükten merak saikiyle toplanmıştır. Evde asar-ı atika amacıyla sergilenmek için boyanıp cilalanmıştır. Sadece iki tanesi, maytap niyetine Cumhuriyet Gazete'sine atılmıştır. Bundan kimse alınmamalıdır. Zaten kimse de alınmamıştır.

Şeriatçılar Sıvas'ta, 37 kişiyi cayır cayır yakmışlardır. Silahla vurularak öldürülen olmamıştır. Burada hükümetin ve ona bağlı birimlerin, (emniyet-asker) hiç suçu yoktur. Sıvas caddelerinde provakörlerin cirit attığı, eylemin derinlerdeki birilerinin elinden çıktığı külliyen yalandır.

Olay tamamen dincilerin işidir. Onlar arada bir şeriat krizine yakalanırlar ve o esnada, ne yaptıklarını bilmezler. Yakarlar, asarlar ve keserler. Çünkü dincilerde vicdan yoktur, cüzdan vardır. Bunların dini dolar, imanı (eskiden mark'tı) eurodur.

Sıvastan on gün sonra Başbağlar'da 37 kişi camiiden ve evlerden toplanıp, köy meydanında kurşuna dizilmemiştir. (İlk defa, bu yıldönümünde anıldığnı gördüm. Bu bir aşamadır) Mahkeme yakalanan sanıkları, önce serbest bırakıp, sonra tutuklama emri çıkartmamıştır. Ülkede, bitmez tükenmez bir irtica tehlikesi vardır. Başörtülülerle dinciler keneden daha zararlıdır, her görüldüğü yerde ezilmelidir.

Şimdi oldu mu?

Resim: img61.imageshack.us/img61/45/yalnz5kn1zp2.jpg

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..