Ne Yapmalı?

2021, yeni bir dönem olacak anlaşılan…

Zaten, geçen sene yazdığımız yazılarda, geleceğin hiçte kolay geçmeyeceğini dillendirip durduk.

Tabii ki, kimi yazılarda olumsuzluk vardı; kimilerinde daha iyimser bir hava vardı.

Şunu artık iyi anlıyoruz ki, özellikle geçen sene, ama son yıllarda ülkemiz, daha pro-aktif bir dış politika izledi. Zaten, izlenen politikaların da geribildirimlerini ya olumlu ya da olumsuz olarak aldık. Burada bir noktanın altını çizmek isterim: Olumsuzluktan kastım, uluslararası cereyanlarda “güya” paydaş olduğumuz, müttefik olduğumuz “dostlarımızın” bizi nasılda arkadan vurdukları veya yalnız bıraktıklarıdır.

Esasında, çok uzatmak istemiyorum. Sık sık burada dünyada salgından ötürü bir şeyler “döndürüldüğünü” yazdım, meramımı ifade etmeye çalıştım. Bu salgın, esasında, küresel oyun kurucular açısından, bulunmaz fırsatlar sundu. Bir başka açıdan bakar isek, belki de bu ortam ve fırsat bir zihni sinir projesiydi. Her şeyin eskisinden kurtulmak. Eski normalden tutunda eski iktisadî alışkanlıklara veya siyasal etkinliklere kadar… Bu bağlamda, gözbağcılar, insanları yeni bir düzene hazırlamak derdindeler. Kartlar yeniden karılacak. Ülkelerin hem kendi egemenlik sahalarında hem de çıkarlarının yattığı kıtalar arası bölgelerde “oyun kurucu” boyutunda inisiyatif almaları, bu oyunları çözemeyen ülkelerin nedense yine ya “figüran” ya da “seyirci” kalmalarına neden olacak.

Çin ve Rusya’nın dünya siyasetinde artan rolü, stratejik coğrafyalarda kan ve gözyaşı üzerinden menfaatlerin “kotarılması” çabaları, ülkemizin “ayık” olmasını elzem kılmaktadır. İşte bunun yolu da, iç işlerimizde birbirimizi yıpratmak değil, kenetlenmektir. Buradan şu anlaşılmasın, ülkemizde rekabete ve yarışmaya yönelik aksiyonlar içinde bulunmayalım. Hayır, ben bunu söylemiyorum. Sadece, geçmiş dönemlerde ülkemizi fazlaca uğraştırmış, yurttaşlarımızı fazlasıyla üzmüş sorun bagajını yine açmayalım, diyorum. Ne yapmalı? Pekâlâ, siyaset yapalım. Siyaset üretelim. Ama, şunu unutmayalım, geçmiş geçmişte kaldı… Eski yaşam alışkanlıklarımız belki geriye gelmeyebilir ama, gelecek çok daha sert bir ortama haiz olabilir. Gözümüzü dört açalım diyorum.