Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

salih haluk reşat şentürk

http://blog.milliyet.com.tr/shr

02 Mart '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Ne yazık ki geriye dönüş yok!

Ne yazık ki geriye dönüş yok!
 

Hayatınızın geçmiş bir anına geri dönmek için neler verirdiniz? Bu iş için para, pul geçerli olurmu acaba,
yoksa daha büyük bedeller mi ödemek gerekiyor? Yaşanırken aklımıza pek gelmeyen, göremediklerimiz, hissedemediklerimiz, paylaşırken hep bana dediklerimiz, tartışmalar, ayrıcalıklar ve de aykırılıklar...
Bunları ben yaşamadım diyebilenimiz sanırım çok azdır.

İlişkiler vardır, iş hayatı vardır, dostluklar vardır. Anne, baba, kardeş vardır. Yaşarız içiçe hayatı, geceyi gündüzü... Gün gelir; sözler batar, hareketler rahatsız eder, duygularına yanıt alamadığı hissedersin. Neşe, mutluluk
ve coşku içinde olup haykırmak istersin ama sesin çıkmaz, sözler boğazına düğümlenir, gözlerin dalar.
Kafanın içindeki düşüncelerin kalitesi düşmeye başlar. Hayat artık çekilmez, yanyana durulmaz, anlamsız bir şey olur gider. Ve mutsuz, yıkık duygular, öfke ve yavaş yavaş artan olumsuz duyguların girdabı tarafları yutuverir.

Ve perdeeee...

Yeni bir dönem, evde , işte, yolda nerede olursanız olun. Önce herşey güzel gelebilir. Günler biraz daha farklı
biraz daha canlı geçebilir. Ancak bu süre ne yazık ki çoğu kimse için pek uzun sürmez. Yavaş yavaş geri dönüşler başlar beyinde...
Hani filmlerdeki "flashback"ler gibi. Ufak bir hareket, seyredilen bir film, dinlenen müzik, duyulan bir koku yada hatırlanan bir davranış. Hemde sizin hiç alışık olmadığınız, daha önceden yaşamadığınız bir şekilde gözünüze batıverir birçok şey...
İşte o an içinizde bir sızı duyarsınız, önce red etsenizde bu sızı sizi sarmaya başlar. Sonra gün gelir oturur düşünmeye başlarsınız, o olsaydı, bu böyle olsaydı, ben neden yaptım, o ne yaptı, ben ne yaptım vs. vs...

Ve II. Perdeee...

Geri dönüş yolu aranmaya başlanır. Aslında pek düşünmüyorsunuzdur da, ama acaba diye çaba sarfedersiniz!
Gözünüzde geriye dönüş anının mutlu ve heyecan verici görüntüleri belirir. Ona, buna, sana, bana, kadına, erkeğe bakmazsınız, koşar geriye döneceğiniz kavşağı bulmaya çalışırsınız. Her şeye rağmen, kararlı ama gururlusunuzdur. Yola çıkarken akıllı olanlarınız yine de bir B planı yapmıştır kafasının içinde...
Kaybettiklerimizi düşünür, birlikteliği yaşarken bize doğru akan olumlu duyguları görmezden gelip sorun olan konuları hatırlar, aynısını yapmamayı planlarsınız.
Ve yola çıkarsınız, hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Kararlısınız...

III. Ve Son perde...

Gördüğünüzde veya sesini duyduğunuzda herşey ters dönmeye başlar birden... Çünkü karşınızdaki kişi artık eskisi değildir. Bazı şeyler kafanızdakilere uymamaktadır. kafanız karışır, duraklarsınız. Bir adım geri çekilir,tekrar bakmaya başlarsınız.
Siz defteri onun suratına attığınızda, o eğilip defteri almış ve açık olan defteri kapatıp, rafa koymuştur.
İlk iki perdede yükselen duygularınız bir anda yerle bir olur, yel alır, savurur. İşte o zaman gerçekleri daha iyi anlarsınız. Kırılgan olan nesneler sadece bir kez kırılır. Aynı şeyi iki kez kıramazsınız. Kulaklarınızda tek sözcük vardır. "Ben artık bunları dinlemek istemiyorum."

Dinlemez tabii; çünkü o zaten anlattıklarınızı biliyordu ve size anlatmaya çalışmıştı. İkna etmek için defalarca,
dakikalarca konuşmuştu. Oysa siz kendi doğrularınızla yola çıkmıştınız,ama gerçekler pek öyle değilmiş. Artık yapılacak birşey yok ne yazık ki...Sizde artık iyi biliyorsunuz ki, hayatın geri dönüşü yok...

Ben kendi adıma asla geriye bakıp keşke öyle olsaydı, böyle yapsaydım demedim. Çünkü ben kişilik olarak her türlü olayda önce kendini değerlendiren ve neyi iyi yaptım, neyi daha iyi yapabilirim diye düşünen birisiyim.
Başıma gelen her olayda zaman kaybı ve benzeri etkenlere rağmen ağırdan alarak etraflıca düşünen, bunun sonrasında zaman kaybetmiş bile olsam asla "keşke" demeden yoluma devam etmişimdir.

Evet, hayatı veya yaşananları bir tiyatro oyunu gibi perdelere bölmüştüm. Ama oyun bittikten sonra alınan eleştiriler de son derece önemlidir. Öncelikle oyunun yazarı ve yönetmeni olarak kendi yorumunuz önemlidir.Eğer ortaya koyduğunuz oyundan memnunsanız sorun yok,ama bazı düzeltmeler gerekiyorsa bunu da en önce siz görürsünüz. Dolayısıyle en doğru ve gerçekçi düzeltmeleri de siz yaparsınız.

Hayat sizin ve geriye dönüş yok...

İyi yolculuklar dostlarım...

 
Toplam blog
: 136
: 750
Kayıt tarihi
: 18.02.07
 
 

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezuniyeti ve askerlik sonrasında başladığım iş hayatım aynı kuru..