Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne zamandan beri yalan konuşuyorsunuz?

Ne zamandan beri yalan konuşuyorsunuz?
 

Dilinizi eşek arısı sokmasın..:))


Ne zamandan beri yalan konuşuyoruz farkında mısınız? Birkaç yıl öncesine kadar, benim bildiğim yalan söylenirdi. Sonra ne zaman, nasıl olduysa; yalan, konuşulmaya başlandı. Bu yalanı söylemeye değil konuşmaya başladığımız zamanlar, hanımefendilerin, kadınların, kızların, BAĞYAN adı altında toplandığı zamanlara mı denk düşüyor bilmem ama aynı dönemde çay dökmeye, kaşığı tabağın yanına bırakmaya, en komiği de geçmiş olsun dilemeye başladık. Hem de en ünlü ana haber spikerlerinin ağzından.

Mehmet Ali Birand koskoca ana haber bülteninde; Çok geçmiş olsun diliyorum deyince dumura uğramıştı aklım. Oysa geçmiş olsun zaten bir dilekti ve dileği dilemek, yangını yakmak, kendini intihar etmek gibi bir şeydi.

Dünya ahret bacım, kardaşım olsun’u eskiden beri bilir, sinir olurum. Akla bile gelmeyecek bir şeyi, aklından hiç çıkarmadığının resmidir aslında bu. Ya da kaçmaya çalıştığın söz, en çok akla getirdiğin ve aklından çıkaramadığın sözdür. Çay konsa asla aklıma gelmeyecek bir eylem, çay dökünce direk aklıma geliyor. Çay bu, çöp değil ki dökesin. Belli ki yapacağı çağrışımdan dolayı bir sözden kaçılmış. Bu yapay kibarlıksa direk o sözün akla getireceği eylemi çağrıştırıyor.

Bunlar son yıllarda dilimize pelesenk olan hatalı fiil kullanmalar. Bir de çocukluğumdan beri takıldığım bazı telaffuzlar var ki, söyleyen kişiyi gözümde direk etiketler.

Fakültede bir hocamız vardı. Genç, zeki, yakışıklı ve erken kariyer yapmış, kısacası baştan ayağa karizmatik bir adam. Bir gün ders anlatıyor. Bütün kızlar da hayran dinliyor. Derken bir cümlenin içinde “…meydaaana gelir…” demez mi? Bütün karizma baştan ayağa çizilmiş, yerlerde sürüm sürüm..:))


Bir de ortamı hijyen bulanlar var. (hijyenik demek istiyorlar aslında) Onlar da ayrı alem.

Bu yanlış telaffuzları bir de kategorilere ayırırım ben.

1)- A’ları gereksiz uzatanlar;

Meydaana getirenler, Ajdaa dinleyenler, fıkraa anlatanlar, raakiplerini yenenler, haakemin haksızlığına uğrayanlar, fantaazi giyinenler, kurdaale (kurdela)takanlar, kolanyaa hatta kolany dökenler, …vs gibi

2)-Kelimenin orta harfinin yerini değiştirenler;

Kiprik kıvıranlar, kirbit yakanlar, ceyrana tutulanlar, eşki yiyenler, Meyrem’i tanıyanlar, istiğfar(istifra yerine… oysa istiğfar tövbe demek) edenler, rikse girip, arabeks dinleyenler …vs gibi

3)- A’ ları gereksiz kısaltanlar; (bunu nasıl yazacaksam bilmiyorum. Siz yazdığım A’ları kısacık okuyun)

Mavi giyenler, aşık olanlar (aşık oynarsanız kısa olması gerekir zaten) Dünyaya gelenler… vs gibi

4)-U’ları I yapanlar;

Karpız kavın alanlar, pamk şekeri yiyenler, havıç suyu içenler, sabınla elini yıkayanlar, yağmır çamırda yürüyenler, oğlu mihendis abıkat olanlar, çıbık turşusu sevenler…vs gibi

5)- I’ları U yapanlar;

Altun hızma mülayim türküsü çağıranlar, Buçakla ekmek kesenler…vs gibi

6)- O’ları A’ları inceltip kibarlıktan kırılanlar;

Erôôôl diye kocasına seslenenler, Hâlka inenler, Sân’ât yapanlar, Kablôlu yayın izleyenler…vs gibi

7)- Söylemeyi beceremedikleri tıbbi ve teknik terimleri uyduranlar;

Deprasyona girenler, ultrasyon çektirenler, amaliyat olanlar, Amarika'ya gidenler...vs gibiiii

8)- Hece sonlarına gelen B'leri P yapanlar;

Aplasına gidenler, sepze yemeği yapanlar...vs gibi

Daha çok var ama ilk aklıma gelenler bunlar. Ha bir de eskilerden duyardım. Türkiya diyenler vardı. Onlar sanırım pek kalmadılar..:))
Diksiyonu düzgün sohbetleriniz bol olsun efendim..:))

 
Toplam blog
: 54
: 1158
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

7 Ocak 1960... Hayatın öğrettiği herşeyi okumak ve yazmak için buradayım.....