Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne zordur şu 'Aslan olmak!'

Ne zordur şu 'Aslan olmak!'
 

Siz hiç rollerinizde tutsak kaldığınızı hissetmediniz mi? Yada şöyle söyliyeyim; nasıl olursa olsun yaşamınız, hangi başarılara imza atmış olursanız olun, ister kiminiz kimseniz olmasın, ister etrafınızda halka halka insanlarla çevrili olsun, kısacası siz kim olursanız olun hayatın size biçtiği elbisenin içinde, gün olupta bir deli gömleğine hapsolmuş gibi hissettiğiniz olmaz mı?

Düşünün bir kere doğduğunuz andan itibaren sizi sevgili anne ve babanız ya benim cici kızım ya da benim aslan oğlum diye sevmeye başlıyor. Erkeksen; aslan gibi olman lazım alt mesajı beyninize ilk defa işte o günlerde kazınmaya başlıyor. Ben bugünki yazımı cici kızlara değil de sadece "Aslan"lara ayıracağım...

Aslan olmak!!! Her ne demekse bu aslan olma durumu? Henüz daha yaşına girmemiş bir çocuğa yüklenen bir misyon olarak karşımıza dikiliyor...

Hoş yaş ilerledikçe de, durum değişmiyor. Daha emekleme ile sıralama arasında düşe kalka gidip gelen, Dünyaya adapte olmakla meşgul bir bebeğe "Erkekler ağlamaz" hadi kalk bakayım diyen anne, dört beş yaşlarında bir çocuğa bir kaç yıla kalmaz başlayacak diye düşündüü erken gelecek kaygısının okul telaşıyla birleşmiş yansımasını "derslerine çok çalış okuyup adam ol, büyüyünce iyi bir mesleğin olsun" diyerek yansıtır. Okullu olunduğu andan itibaren öğrenim hayatı boyunca da aynı bakış açısını, Küçük Aslan yavrusunun eğitim safhalarını süresince itinayla bilinç altına zerk eder.

Bu adam olma durumu da; genellikle ya mühendis, ya avukat ya doktor olma hali için geçerlidir. Yok öyle fotoğraf editörüymüş, tasarımcıymış para getirmez ne iş yaptığı belli olmaz adamlardan mı olacaktır yoksa? Cık cık cıkkk

"Erkek çalışıp eve para getirendir, bak babana..." Burada baba, çalışıp kazanıyorsa iyi bir örnek teşkil etmek olup, çocuğu teşvik amaçlı model olarak gösterilebilinir. Yok baba da durum vaziyet pekde ahım şahım değilse; "oku da adam ol.." ile başlayan cümlerin ."..baban gibi serseri olma "lara vardırılarak bitirilmesi aile efradı bilimum "büyükler" ve ne yazık ki anne tarafından da zaman zaman, pek ala hak görülebilir.

Aslanlık bununla da bitmiyor tabi. Bir de kadınlara karşı bir aslan olma durumumuz var... "Aslan gibi çocuk" denilecek yaşa gelindiğinde, bizim ağlamamayı, üzülmemeyi erkeklik sanan; üzülsede belli etmemeyi, duygularını kendine saklamayı, sıkıntısını, özlemini ,sevgisini, zaaflarını paylaşmayı neredeyse hetoroseksüellikle tezat gibi gören Aslan; pek doğaldır ki; bunun aksi ne var ne yoksa yapan "Kadın" denen cinse kendin,ancak bir uzaylıyla benzer/yakın görebildiği kadar yakın görebilmektedir.

Kendinde doğası gereği olmadığını sandığı "duygu" ve "his" denen ve maalesef ki ne olduğunu çokta bilemediği şeyleri itinayla bastırdığı, dönüştürdüğünden habersizdir oysa ki. Yoksa onları daha küçük yaşlarda sandıklara kitleyip anahtarını kör kuyulara attığı dönemleri şiddetle unutma eğiliminde olmasa, bu dönemlerini Aslan gibi delikanlı olduğunda pek tabidir ki hatırlayacaktır. Hatırlarsa, bu çelişkiyle yaşamanın güçlüğü onu belki de kendini keşfetmeye yöneltecek duyguları olmanın sadece kadınlıkla alakadar olmadığını, bunun insan olmanın bir sonucu olduğununu dahi kavrayabilme ihtimali oluşacaktır.

Hoş insan olmak da yetmez, Aslan olmak gerekir değil mi? Ben bunu yine unuttum bakın görüyor musuuz? Duygularını belli etmediğinde daha bir" adam yerine konulan" bir türün mensubu; adam olmakla yetinip insan olmak nedir?" diye sorgulamaya bile teşvik edilmezken bir de Aslan olmakla meşgul olmalı. Benim aklım almıyor inanın. Böyle bir misyon yüklenmişken kim bilir, bizim cinsimizin asla bilemeyeceği ne sıkıntılar yaşanıyordur.

Benim anlayamadığım bir şey daha var ki o da: Bu Aslan gibi çocukları yetiştiren anneler, daha sonra bu aslanlara aşık olan kadınlar, hatta sırf bu kıriteri baz alarak seçilen kocalar varken benim şikayetim kime ve neye ?

Son bir şey daha: küçük bir paylaşım da denebilir aslında;Aslan meraklısı analara, eşlere ve sevgililer: Bir aslanın kükremek, avlanmak güç göstermek, yönetmek, ormanlara kıral olmak dışında görevleride var.

Bakınız şöyle ki: Dişileri sürek avında çalıştırıp, avı onlara yakalatıp önüne kadar getirten erkek aslan denen şahsiyet avı sadece yönetir, koordine eder. Evet ,evet olan tam manasıyla budur. Unutmadan bir de avı yakalayan dişi aslan, getirip erkek aslanın önüne bırakır ve geri çekilir. Çünkü aksi ölüm tehlikesi içerir. Dişilerinin yakaladığı av ile erkek aslan iyice karnını doyurur ve artıklarını dişiler ve yavru aslanlar aralarında paylaşırlar. Onlardan kalanlarıda çakallar...

Burada ne aslanları, ne aslanları yetiştiren aslan öğretisin sürekliliğinin fahri koruyucuları olan kadınları yargılıyor değilim. Yapmaya çalıştığım ne yapıp ettiğimizi biraz olsun sorgulayaral yapmaktan yana olduğumu söylemek. "Ben anamdan babamdan bunu gördüm" veya " Öğretim bu" demekle yetinmek yerine, "benim aklımla seçimim bu" diyerek, seçimlerimizi kendimizi işin şçine katarak yapmak ve eğer varsa bireysel farkımızı özgürce hayatımıza alabilmek.

Ve her ne yapıyorsak sebep ve sonuçlarını da öngörerek adımlar atmak. Hele söz konusu olan bu topluma bir evlat yetiştirmekse; kurulan her cümleye dikkat etmek. "O daha bebek anlamaz" deme yanılgısına düşmeden, onların en açık olduğu ve "değer moddellerin" oluştuğu bu döbenlerde; gerek kız gerek erkek çocuklarımızın önce İNSAN olduğunu kavratabilecek değer ve etiklere sahip bireyler olmaları için çabalamak.

İnanıyorum ki gerisi kendiliğinden gelecektir. Her kim olursak olalım; rol ve görevlerimiz var. Ve ne kadar zaman zaman dayatma ve kurallar için için isyan ve itiraz da etsek, içinde yaşadığımız toplumla uyum, her şeyden önce bizim rahat ve huzurumuz için gerekli.

Kastim sadece ve sadece DENGE yi sağlayabilmek. Bizim aklımıza yatmayan, içimize sinmeyene uyum adına pasif kalmamak. Araştırma,k bilgi edinmek, yanlış buluyorsak daha doğrusunu öğrenerek, eski modellerin yerine yenilerini inşaa edebilmek. Bunun için emek ve çaba harcamak. Kolaya kaçmamak.

Bu yapacaklarımızın hepsi kendimiz ve bizlerin çocukları için olacak. İnanıyorum ki: Sorguayan zihin eğer doğru disipline edilirse, daha sağlıklı ve bütünün hayrına olacak yanıtları keşfedecektir.

Sevgi ve ışıkla

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..