Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Necip Türk milleti boşanmayı marifet sayıyor...

"650 BİN ÇİFT EVLENDİ 93 BİN ÇİFT BOŞANDI. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, evlenme yaşı bir yıl artarken, evlenen çiftlerin yaş ortalaması erkeklerde 26, kadınlarda 23 oldu. Türkiye'de geçen yıl 650 bin 233 çift dünyaevine girerken, 93 bin 499 çift de mahkeme kararıyla yollarını ayırdı."

Bu haber 12.09.2007 tarihli Milliyet'te yayımlandı. Kısaltarak devamını da yazacağım, önce birkaç cümle ile gözlem ve düşüncelerimi yazayım.

Ülkemizde boşanmalardan kaynaklanan sorunlar yumağı yakın gelecekte karşımıza çıkacaktır. Adı "Aile Mahkemeleri" olan ve evlileri boşayan mahkemelere bir düşün de görün, Allah kimseyi düşürmesin. Sabah 09.00 gibi başlayan mahkemeler öğleye kadar yirmi beş kadar davaya bakmaktadır. Özellikle büyük kentler böyle. Mahkemelerde öyle psikolog, sosyolog ve sosyal hizmetler uzmanına rastlamak da pek mümkün değil. Dokuz yıl süren ve hala iki davamın da bitmediği bu mahkemelerde tek bir kez psikolog ile sosyoloğa ve sosyal hizmetler uzmanına rastladım, mahkemede birer süs çiçeği gibi oturup duruyorlardı. Davama bakan sayın yargıca birşeyler söylemeye çalıştım ''Sen sus bakalım, ne çok konuşuyorsun; seni çok konuşmaya alıştırmışlar" dedi. Azarlandım, anlayacağınız!.. Susmadım ve "sayın yargıç siz beni dinlemiyorsanız buradaki görevli psikologlara anlatayım" dedim, yargıç buna da izin vermedi. "Diyeceğin birşey varsa dilekçe yaz" diyen yargıca "dilekçelerimi okumuyorsunuz" dedim. Her defasında susturuldum, davamı her defasında yüksek mahkemeye göndermek zorunda kaldım.

Hükümet ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı boşanmalara el atmalı, mevcut mahkemeleri vatandaşı dinler hale getirmeli. Aileyi koruyacak çok hızlı ve çok doğru kararlar almalıdır. Adeta seferberlik ilan etmelidir.

Milliyet'e döneyim yeniden: "Yabancı gelin ve damatlar: "Son beş yılda 88 bin 81 Türk vatandaşı, yabancı uyruklularla evlendi."

"Yıllara göre boşanma hızı: Türkiye'de kaba boşanma hızı 2002 yılında binde 1.38, 2003 yılında binde 1.32, 2004 yılında 1.28, 2005 yılında 1.33 iken bu rakam geçen yıl binde 1.28 olarak gerçekleşti. Bu sayı 2006 yılında İstanbul'da binde 1.78, Ankara'da binde 1.85, İzmir'de ise binde 2.38 oldu. Boşanma hızı en düşük il Bitlis olurken, bu ili Hakkari, Muş, Şırnak, Van, Siirt ve Batman izledi."

"DAHA İLK YIL BOŞANDILAR: Türkiye'de geçen yıl boşanan çiftlerin sayısı bir önceki yıla oranla azaldı. Geçen yıl 93 bin 489 çift mahkeme kararıyla yollarını ayırırken, 2005'te bu sayı 95 bin 895 olmuştu. İllere göre boşanmada İstanbul, geçen yıl 20 bin 679 çiftle başı çekerken, İzmir'de 8 bin 820, Ankara'da ise 8 bin 132 kişinin boşandığı kayıtlara geçti. "İYİ GÜNDE VE KÖTÜ GÜNDE" bir ömür boyu evlilik sözleşmesi imzalayanlardan 3 bin 948 çiftin evlilikleri ise daha bir yıl dolmadan boşanmayla sonuçlandı. "

Evliliklerini bir ömür boyu yaşatmayı bir sözleşmeyle taahhüt edenler bile boşanmış, hem de bir yıl dolmadan!..

Bir ailenin parçalanmasını bir ülkenin parçalanması gibi düşünsek fazla mı abartmış olurum?!.. Boşanma sürecinde eşlerin kavgalarının daha da şiddetlendiği durumlarda, çocukların durumu içler acısı bir hal alıyor. Çoktandır bir dernek kurmayı düşünüyorum: "Bölünmüş Aileleri ve Çocuklarını Koruma Derneği" Başka adlarla da kurulabilir. Örneğin: "Aileyi Koruma Derneği" veya "Boşanan Kadını ve Ayrı Kalan Çocukları Koruma Derneği" gibi...

Boşanmaların bu hızına karşın ne öğretmenler, ne yatılı yurt ve okullar, ne yargıçlar, ne de aileler ile akrabaları ortaya çıkan sorunlar karşısında tam bir bilinçle donatılmış değildir. Mahkemenin boşanma kararından sonra işsiz, aşsız, eşsiz ve korunaksız kalan kadına bir de çocukların velayeti veriliyor; veriliyor ama bu kadınlar nasıl yaşıyor, çocukları neler bekliyor düşünen de yok dert eden de yok.

Birkaç örnek vereyim: Adı Bay A.T. eşinden ayrıldı, üç yaşında bir kızı var. A.T. memur, bulunduğu kentten atama isteyerek ayrıldı, annesiyle kalıyor. Kızını görmüyor, ayrıldığı ailesini merak bile etmiyor.

Bir başka karı-koca ayrıldı. Erkek bir yabancı ile "yaşıyor(!)" Kadın içkiyle teselli buluyor, babasıyla kalıyor. Çocuklar bazen annelerinde, bazen de halalarında kalıyor.

Rahmetli Hıfzı Veldet Velidedeoğlu "Ailenin Çilesi Boşanma" kitabını yazdığında boşanmalar yok denecek kadar azdı. Aslında "Boşanmalara: Bir ülkenin, dahası insanlığın çilesi" demek gerek. Bir de şu var: Önemli olan boşanmanın olmaması, olduktan sonra kimin haklı olduğu önemli değil.

Ancak çok önemli olan bir şey var ki, o da eşlerin, zaruri bir hal alan ayrılıklarında, çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği konusunda çok akıllı olmalarıdır.

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..