Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Neden biliyor musunuz başbakan?

Neden biliyor musunuz başbakan?
 

Çünkü! ... Bu vatan bize Ata' nın mirası.


http://blog.milliyet.com.tr/Hangi_millet__Hangi_halk_/Blog/?BlogNo=230343

Çünkü onlar bu güveni, bulgur, pirinç dağıtarak değil, sizin gibi halkın sağduyusuna ipotek koyarak değil, var gününde yanında olarak hiç değil, dar gününde yanında olarak aldı.

Şunu da yapmadı, söylemedi hiçbir zaman! Ve hiç kimse ama hiç kimse duymadı ağızlarından.

(Benim memurum işini bilir)!

İşte siz (!) böyle bir zihniyetin ürünü ve devamısınız Sn: Başbakan.

Yoksa açlık sınırının 820, yoksulluk sınırının ise 2 bin 300 TL olduğu bir ülkede, (üstelik % 20 sinin işsiz olduğu bir ülkede)! kalkıp da asgari ücreti 576,57 TL olarak belirler miydiniz?

Eğer siz gerçekten adaleti savunuyor olsaydınız seçim rüşveti dağıtmaktan ya da aracı olmaktan yargılanıp, ceza alan Valinizi, (hukuk yanlış yapmış olsa bile) ! … hemen görevden almaz mıydınız?

Dağıtan kadar, alandan da hesap sormaz mıydınız?

Geçin bu ayakları sayın başbakan. Geçin.

İşinize geldiğinde hukuk, gelmediğinde guguk!

Soruyorum şimdi?

Rüşvet almak da, vermek suç mudur, değil midir bu ülkede.

Suçtur!

E o zaman.

Yargı Sn: Vali’yi yargılayıp suçlu bulmasına rağmen ve bu suç bütün Türkiye’nin gözleri önünde işlenmesine rağmen Sn: Vali’nin cezasının ertelenmesini bize nasıl açıklayabilirsiniz Sn: Başbakan?

Diyeceksiniz ki; yine yargı erteledi. Elimizi kolumuzu bağlıyor şu kahrolasıca (!) yargı. Ya şu son olayda, “İlhan Cihaner’ in tutuklanması ile sonuçlanan olayda” tarafların 2007 den bu yana ihtilaflı olduğu, birbirin hakkında tazminat davası açtığı, yüksek yargının size konuyla ilgili dosyayı gönderdiği fakat sizden bir türlü izin çıkmadığı için hiçbir şey yapamadıklarını öğrendik ekranlardan. Biz salak değiliz Sn: Başbakan. İzliyoruz, öğreniyoruz, yorumluyoruz olayları. Keşke zamanında el atsaydınız da bu olay buralara kadar gelmese, yüksek yargı da görevini yapsaydı! …

Sorun ne biliyor musunuz Sn: Başbakan? Buralardan görünen ne biliyor musunuz? Müthiş bir hesaplaşma. Ve istediğinizde yargıya bal gibi de el atabildiğiniz, müdahale edebildiğiniz. Ve son olayda yine bir taşla üç kuş vurmak istiyorsunuz gibi geldi bana. Çıngar çıkararak zaten bağımsız olmayan (!) yargının, yarısını meclisten atayarak daha da siyasallaştırmak istediğiniz.

Siyasi erkin elinde oyuncak bir yargı yani…

Ha şunu diyebilirsiniz. Benim sadakam var onu dağıtıyorum.

İyi de sadaka her yıl verilmez mi Sn: Başbakan?

Ne hikmetse seçimden seçime yoğunlaşıyor bu sadaka olayı. Yoksa beş yılı birden biriktirip öyle mi veriyorsunuz? Ya faizi? Tefe’ den mi, tüfe’ den mi hesaplıyorsunuz?

Hay Allah! Siz de faizde haramdı değil mi? Gel şu işin ortasını bulalım. Kısaca kar payı diyelim şunun adına. Kar paylarının ne kadar olduğunu ortaklarınız da görebiliyor mu Sn: Başbakan?

Tüm bunların yanında, tek başına iktidar olduğunuz şu dönemde, jet hızıyla birçok kanun yasa çıkarabileceğinizi de görmüşken bir de, “iktidara gelir gelmez dokunulmazlıkları kaldıracağız” sözünüzü unutmuş olmanız bizi çok üzüyor, kırıyor, işkillendiriyor Sn: Başbakan.

Demek ki; hendeği geçene kadarmış başbakanımızın işi bizimle diye düşünüyor, bi daha üzülüyoruz. Fakat sanırım bir yanlışlık olmuş, dokunulmazlığı kaldıracağız derken, nerden buldunuz yasasını kaldırmışsınız. İnsan halidir. Olur. Fakat sekiz yıldır görülmez, farkedilmez mi bir yanlışlık Sn: Başbakan.

Hadi siz görmediniz diyelim; 548 Sn: Milletvekilinin olduğu o yüce mecliste hiç kimse mi görmedi, farkına varmadı bu yanlışlığın Sn: Başbakan.

Demek ki; herkes yan geliyor yatıyor orada. O yüce mecliste Sn: Başbakan.

Söyle şimdi!

Biz ağlamayalım da; kimler ağlasın Sn: Başbakan?

Yani gelip yatan 548 tosuncuk uğruna ağlayan yetmişbirbuçuk milyon!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..