Neden blog yazarız?

Blogda yazdıklarımız, bana göre karda iz bırakmak kadar geçici ve sonuçsuz bir durumdur. Bazı yazıları defalarca gönderiyoruz. Editörler "hatalar var düzelt yine gönder" diye mesaj çekiyorlar. İnatla, düzeltip yine gönderiyorum. Blog yazılarıyla uğraşıp duruyorum. Zaman da geçiyor tabi ki. Sonra düşündüm de. Değer mi tüm bunlara? "Niye uğraşıp duruyorum?

Bir bloğun MB de yayınlanmasının ne faydası olacak bana?
Birkaç blog yazarı yazıyı okudukdan sonra gülecek, kimisi düşünecek, kimi de yorum yazacak. Sonra yazı diğer blogların arasında, kaybolup gidecek.

Peki neden o zaman inatla blog yazarız?

Editörler de, yazdığımız onca blog içinde savaşıp dururlar. Az yazı göndersek onlar da mutlu olacaklar belki de. Hem de yüzlerce yazıyı değerlendirmek, didik didik etmek zorunda kalmayacaklar. Onlar mutlu, biz de mutlu olacağız.

Bu durum da o zaman, neden blog yazıyoruz? Bize blog yazmak neler katıyor hiç düşündünüz mü?

Belki de blog yazarken çoğumuz kendimizi buluyor, bazılarımız da yazarken günlük sıkıntıları unutuyor. Belki de burada, arkadaş arayanlar da vardır.

Bazılarımız için de yazının başkaları tarafından beğenilmesi hoşuna gidiyor. Beğenilmemesi de kızdırıyor. Hoşumuza gitmeyen yorumları yayına bile almıyoruz. Blog yönetimi yazara bu hakkı vermiş.

Siz de belki de blog yazarak, blog okurlarında bir etki yapıp yapmadığınızı merak ediyorsunuz. Belki de sizin için blog, içinde yittiğiniz ve bazen de kendinizi bulduğunuz bir seçenektir.

Blog yazarı olarak bizler kendimizi tam olarak bilmesek de, bazen kendimizi anlatırız, yazdıkça daha da büyürüz sanki. O zaman blog yazarken, kaybettiğimiz zamana üzülmeyiz. Çünkü ben 2000’e civarında tıklanması olan yazarlara farklı gözle bakıyorum.