Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '08

 
Kategori
Dostluk
 

Neden bu kadar hoşörüsüzüz?

Neden bu kadar hoşörüsüzüz?
 

Büyük Türk düşünürü Yunus Emre Yaradılanı sever, z yaradandan ötürü diyerek engin bir sevginin anahtarını bize vermiştir. Türlü farklılıklarımız , aykırılıklarımız da olsa birbirimizi anlamamızı ve hoşgörmemize neden olacak bir tek ortak ortak noktanın bile yeterli olacağını öğretmiştir.
Büyük mutasavvıf Mevlana da evresnel hoşgörüsünü Gel çağrısının içinde insanlara ulaştırmış türlü yanlışlıklardan büyük hatalardan sonra bile son bir kez de olsa affetmenin , hoşgörmenin gerekli olduğunu burgulamıştır. Daha nice nice büyük düşünürlerimiz hayatlarını sevgi ve hoşgörü üzerine şekillendirmiş ve bizlere sevgi ve hoşgörüyü emanet olarak bırakmıştır.

Peki ya biz? Yani medeni insanlar , modernleştikçe ilerlediğmizi zannederken acaba Yunus Emre Mevlana ve diğer büyük düşünürlerimizin bizlere bıraktığı sevgi ve hoşgörü mirasını ne kadar benimseyebiliyoruz.

Samimi bir değerlendirme yapmak gerekirse bizler bilgisayarımıza , cep telefonumuza ya da diğer kişisel eşyalarımızdan birine verdiğimiz değerin çok az bir kısmını bile insanlara göstermekten aciz durumdayız. Kalp kırmaktan , yürek acıtmaktan çekinmiyoruz...

Vatan millet devlet olgularından bahsedenleri 'ırkçı' , sosyal adalet ve toplumsal adaletten bahsedenleri 'komunist', dinden ve inançlardan beahsedeni ise 'yobaz , softa' olarak nitelendiriyoruz.
Bazılarımız da kendisini Allah yerine koyup bir başkasının iman derecesini hesaplamaya ve onu cehennemlik ya da cennetlik göstermeye çalışıyor...
Farkılıklara tahammül edemiyor, farklı giyinişi, farklı inancı ve felsefeyi kabullenemiyoruz. İnsanları tek tip olarak görmek istiyor ve çevremizdeki herkesin bizim gibi düşünmesini zorunlu bir unsur olarak kabul ediyoruz.

Öğretmen öğrencisine, patron işçisine, eşler birbirine karşı son derece sert ve acımasız davranabiliyor. İşte bu durum günden güne dijitalleşen bir dünyada aslında insanların ne kadar yalnızlaştığını gösteren en önemli veri...

Sosyal çalışmaları ve sorumluluk projelerini angarya olarak gören, doğaya , hayvnlara, yoksul insanlara, öksüz yetim çocuklara yardım etmek isteyenleri 'Mahallenin delisi' olarak nitelendiren, bireysel çıkar hesaplarınıherşeyin üstünde gören bir toplumuun içerisindeyiz.

Bu kadar büyük sorunları belirttikten sonra çözümün de aslında kendimizde olduğunu ifade etmek gerekir sanırım. Çünkü bizler toplumun bireyleri olarak özveride bulunursak toplumda gerçek anlamda bir değişim olacaktır.

Sabah evimizden çıktığımızda asansöre beraber bindiğimiz insanlara, her gün karşılaştığımız kişilere karşı bir 'günaydın'ı çok görmezsek, sağlığını sormayı angarya olarak nitelendrimezsek. İş ya da okul arkadşlarımızın suratını asık gördüğümüzde 'banane deyip' geçmezsek ve problemini sorarsak, çevremizdeki insanların yanlışlarını gördüğümüzde ' bana bu yanlışı yapmayacaktın!' demek yerine hatasının altındaki temel etkenleri inceleyip, yanlışından üzüntü duyup duymadığını değerlendirebilirsek ve affedebilirsek, herkesin bizden sert tepki göstereceğimizi beklediği küçük sorunlarda tebessüm etmeyi becerebilirsek daha nice erdemli davranışları yaşamımızda sevdiklerimize karşı gösterirsek emin olunuz daha mutlu bir yaşamın kapısını aralarız.

'Bir ben değişsem ne olacak toplumun geneli bozuk...' gibi basit bahanelerin ardına sığınamk yerine hayatını sevgi , saygı hoşgörü üzerine temellendiren mutlu insanlara sevgilerle.

 
Toplam blog
: 47
: 645
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

1987 yılında Konya Ereğli'de doğdum İlköğretim ve Lise öğrenimimi Konya'da tamamladıktan sonra 20..