Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Neden Bu Ülkenin Haini Çok?

Neden Bu Ülkenin Haini Çok?
 

Yeni şafak gazetesinden Kemal Öztürk düzenli takip ettiğim köşe yazarlarından biridir. Bunun nedeni ise milli duruşundan taviz vermeden konulara sağduyulu ve analitik yaklaşmasıdır,  duygusal ve tepkisel değil.  Öztürk, dünkü köşe yazısında haklı olarak bir sitemini dile getiriyor ve hepimizi yaşanan sorunlarda sonuçlardan ziyade nedenler üzerinde düşünmeye çağırıyor. Şu soruyu soruyor: “Bir İnsan neden ülkesine ihanet eder? Neden bu ülkenin haini çok?

“Bu coğrafyada neden kandırılmış ya da gönüllü, kendi ülkesine, milletine, dinine ihanet eden çok olur?

Düşünün 10 bin km öteden gelmiş, Suriye’de sınırımıza yerleşmiş ABD bayrağının altında, onların verdiği silahı bize doğrultan ve Mehmetçiği şehit eden Türkiyeli bir Kürt genci neden ihanet eder?

Alnı secdeye değen, ağzından din, iman eksik olmayan bir genç, neden FETÖ’cü olup, halkının üzerine F16 ile bomba yağdırır, kendi Meclisini bombalar?

Neden bir dindar insan, IŞİD’ci olur, en vahşi yöntemlerle Müslüman kardeşini öldürür, sivilleri bombalar, kendinden gayri herkesi ‘kafir’ ilan eder?”

Yazar, vermek istediği mesajını şu cümlede özetliyor: “Bir genci, bir insanı terör örgütü üyesi olmaya iten sebepleri bulmadığımız ve bu sebebi ortadan kaldırmadığımız müddetçe, terörün bitmesi mümkün değildir.”

Evet, bu konularda kalem oynatmış, araştırmalar yapmış bir sosyolog olarak yazarın tespitlerine tamamen katılıyorum. Çünkü sorunun çözümü için önce, kişileri bu hainliğe iten sebepleri bulmalıyız. Ta ki, aynısını tekrar etmeyelim ve yeni hainler, teröristler üretmeyelim.

Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekir ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, hatta Osmanlı döneminde birçok ayaklanma, darbe veya benzeri hainlikler olmuştur. Bunun yanında isyancıların hainliğine, devletin verdiği tepki de her zaman maalesef adalet ve hukuk sınırları içinde olmamıştır. Bunu da kabul edelim.

Devlet, mevcudiyetini ve vatandaşını koruma refleksiyle hainlerin üzerine giderken, bazı yöneticiler ölçüyü kaçırmıştır.  Bu da, söz konusu çevrede üzeri kapanmayacak veya her kaşındığında yeniden kanayacak yaralar açmıştır. Dün devletle sorunu olan çevrelere bakın, geçmişlerinde, devlete isyan yanında böyle bir mağduriyetin de izlerini mutlaka göreceksiniz.

Bu çevrelerin yıllardır nesilden nesile aktarılan türkülerini inceleyin, romanlarına bakın bu mağduriyetlerin abartılı öykülerini göreceksiniz.

PKK ve HDP bileşeni Güneydoğu’da bir dönem Kürt kardeşlerimiz arasında sempati gördüyse;  Bir kısım Alevi kardeşlerimiz aşır sol partilerin kucağına düştüyse bunun bir nedeni de bunların, geçmişte yaşanan mağduriyetleri dramatize ederek anlatmalarıdır. Böylece mağdurları kendilerine bağlayıp, devletlerine düşman ettiler. Hain ürettiler.

Kemal Öztürk’un sözünü ettiği “Türkiyeli bir Kürt genç” bugün ülkesine hainlik ediyorsa, bunda Şeyh Said isyanlarında sonra veya 90’lı yıllarda yaşanan mağduriyetlerin kaşınmasının payı yok mudur?

Geçmişte devlet adına vatandaşa yaşatılan mağduriyetlerin hiçbiri, bugün onların devlete ve millete yaptıkları hainliği asla haklı çıkarmaz. Çünkü bugün onlara şefkatle yaklaşan bir devlet var.

Ama illaki, ülkemize içeriden yapılan hainliklere  bir“Neden” arıyorsak, geçmişte yaşatılan mağduriyetlere bakmamız lazımdır.

İnanıyorum ki, zamanla özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan isyanlara karşı alınan önlemler çerçevesinde yaşatılan mağduriyetlere bir çözüm bulunacak ve bu insanlar devleti ile barışacaktır.

Yeter ki, yeni mağduriyetler yaşatmayalım. Çünkü yeni mağduriyet, geleceğin yeni HAİNLERİ’ni doğuracaktır. Tüm Türklerin ve Müslümanların umudu haline gelen kahraman milletimizi,  devletiyle karşı karşıya getirecek mağduriyetlere bir daha izin verilmemelidir.

Buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

 

 
Toplam blog
: 81
: 623
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

1963 yılında dünyaya geldim. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde..