Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Neden kadınlar?

Neden kadınlar?
 

Anlayış nedir? Özveri nedir? Anlayışın sınırı nedir? Nelerden ödün verebilirsiniz?

Erkek arkdaşım çok yorgun olduğunu, bütün gün koşuşturduğunu ve akşam bu yüzden buluşamayacağımızı söylüyordu. Peki, dedim çaresizce ve anlayışla. Yorgunmuş çocuk, tabi gitsin dinlensin... Bir de benle mi yorulsun? (Benle buluşmak onu yoruyor mu? Ben ne yapıyorum da onu yoruyorum? Ah bir sarılsam ne kadar da özledim..)

Telefonum çaldı yine. Erkek arkadaşım beni çok özlediğini, ah bir görebilse bana nasıl da sımsıkı sarılacağını söylüyordu. Ah bir görebilse.. Ama çok dersi olduğunu, ertesi gün erken kalkacağını söylüyordu. Ben de sonra buluşuruz hayatım günler torbaya girmedi ya, diyordum. Aklımda binbir düşünce; ama yine tabi tabi sen erkenden yat uyu, kendine dikkat et diyerek telefonu kapattım.. ( Bu çocuğun neden hiç zamanı yok? Kaç saat uyku gerekiyor ona? Şimdi burda olsa keşke öpsem onu şöyle tutup.. Of of...)

Daha bir sürü böyle telefon konuşması oldu.. Yorulmalar.. İşler.. Asla bitmeyen, yetiştrilmesi gereken ödevler...

Aynaya baktım, kendime baktım.. Ödevlerime baktım.. Yorgun gözlerime baktım..

Ve düşünmeye başladım. Eğer o çok enerjik olsaydı, ben çok yorgun olsaydım ama onu da çok özlemiş olsaydım onunla buluşur muydum? (Kesinlikle!) Kız arkadaşlarıma sordum; çok yorgunsun ama yine de sevgilinle buluşur musun diye. Hepsi evet buluşurum, dedi. Sınavın olsa, ödevin olsa?. Biraz tereddüt ettiler ilk başta ama çoğu da buluşurdum bir saat geç yatar ödevlerimi yapar ama yine de onla buluşurdum dedi. Biz onlarla buluşabilmek için gerekirse geç yatıyorduk. Uykumuzdan feragat edip, onun özlemini gideriyorduk. Peki onlar bunu yapıyorlar mıydı?

Çalışan kadınları düşünelim. İşten yorgun argın eve dönmüşler, keza kocaları da. İkisi de açlar.. Yemek hazırlanmalı. Ama hangi güçle, hangi şevkle? Ama kadın yine gider yemeği hazırlar. Kadın yemekten sonra keyif yapıcağına, o rahat koltuğundan kalkıp bulaşıkları yıkar.(Yıkanmayıp o bulaşıklar n'olcak, elbet yıkanması gerekiyor...) Kaç erkek yardım eder ona? Kaçı yemeğin rehavetini atamadan üstünden, kollarını sıvar da yardıma gelir? Kaç eş, kendi gömleğinden önce eşininkini ütüler?

Yapanlar var, yapmayanlar da var. Ama hangisinin sayısı daha çok hepimiz biliyoruz..

O zaman şu soruyusu rahatça sorabiliriz; kadınlar neden daha fedakarlar? Kadınlardan beklenen şeyler, neden erkeklerden de beklenmiyor? Kadınlar neden daha anlayışlı rolü çizmek zorundalar? Neden ‘ah yorgunsun tabi sen uyu yat’ diyebiliyorlar karşılarındaki erkeğe? Erkekler bazı konularda benciller mi? Yorgunum yatıcam sonra buluşalım, derken içleri sızlamıyor mu? Onları ne kadar özlemiş olabileceğimiz akıllarından geçip, yorgunum ama onu göreyim yine demiyorlar mı?

Kadınlar neden kendilerinin başına hiç gelmeyecek durumlar karşısında bile erkeğine anlayış gösterebiliyor?. Aynı şeyi ben istesem o da anlayış gösterir izin verir, diyebiliyorlar. Halbuki hiçbir zaman o durum gelmez. Siz verdiğininiz izinle kalırsınız, siz o gün yalnızlığınız ya da suskunluğunuzla başbaşa kalırsınız. Kadınlar kaç kere iş yorgunluğunu atmak için bara giderler, arkadaşlarıyla iki tek atarlar? Ah yapsın, gitsin, buluşsun tabi, işte çok yoruluyor, nasıl atıcak yoksa günün yorgunluğunu? Ben de desem ona şu an çok yorgunum arkadaşlarımla buluşmak istiyorum, izin verir, anlayış gösterir.. Mi acaba?

Anlayış gösteren var, göstermeyen var. Ama hangisinin sayısı daha çok hepimiz biliyoruz..

Kadınlar gününüz kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 7
: 668
Kayıt tarihi
: 04.03.07
 
 

Bir küçücük kız çocuğu vardı..Penceresinden dünyaya bakıyordu..Dünya girdi gözüne, söylemeden edemed..