Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Neden kişiye göre değişiyor

Neden kişiye göre değişiyor
 

Yaz aylarında sahilde stant açan kitapçı ile ahbap olmuş, kış aylarında ne yaptığını sormuştum...

“Dükkânım var” demiş, tarif etmişti...

Bayramdan önce aklıma düştü.

Elimle koymuş gibi bulamasam da, sora sora, dar, Arnavut kaldırımlı bir sokağın kuytusunda, pasaj içinde buldum kitapçıyı...

Hasır taburelerden birine oturdum, gençten bir arkadaş girdi içeriye sonradan çaylar gelince öğrendim, Adanalıymış...

Ütüsüz siyah pantolonun cebinden çıkarttığı buruşuk kâğıttan okuyup okuyup bir düzüne kitap aldı, geldi yanıma oturdu...

Yeni başlamış okumaya, daha doğrusu başlatılmış!

Kız arkadaşı bir kitap vermiş, bitirince bir tane daha sonra tutmuş kolundan bu sahafa getirmiş...

Fabrikada vardiyalı çalıştığı için vakti olmuyor, geldiği zaman toplu alışveriş yapıyormuş.

“Arkadaşın akıllıymış” dedim, delikanlıya... “Önce balık vermiş, tadını alınca balık tutmayı da öğretmiş...”

Gülüştük...

&&&

Sait Faik ve Selim İleri’nin eski, okunmuş, sayfaları işaretli, kitaplarını almış çıkarken, akvaryumun içindeki su kaplumbağasına ilişti gözüm...

“Kaplumbağa” dediysem, öyle kurumaya yüz tutmuş göllerde, suyun içinde yan yatmış ağaç gövdelerinde güneşlenenler gelmesin aklınıza... Bu daha başka, çirkin, kocaman ejderha kafalı bir şey...

“ Bunun türü ne” dedim gayri ihtiyari...

Afrika nehir kaplumbağasıymış! Hem sabıkalı hem yamyammış sonra akvaryumda birlikte yaşadığı iki başka kaplumbağayı yemiş meğer!

“ Bulamadınız mı besleyecek daha çirkin hayvan!” diye çıkışacak oldum,

“ O çirkin değil ki” deyiverdi kitapçı!

Tam karşılık verecektim, Leyla ve padişahın hikâyesi geldi aklıma...

Hayırlı işler dileyip çıktım, O arkamdan seslendi; “ yine bekleriz!”

&&&

Kitap poşeti kolumun altında, dar merdivenlerden inip, sahile attım kendimi...

Hava güneşli, insanlar keyifli, balık tutanlar, çocuklarının elinden tutup gezdirenler, kestaneciler... İyot kokusu, martı çığlıkları...

Balıkhanenin yan tarafında küçük kahvehanenin dışarıya serpiştirdiği plastik iskemlelerden birine oturdum bu kez...

Geçtiğimiz kasım ayında “ Bir garip köpek” başlıklı bir yazı kaleme almış, sürücü koltuğunda oturduğum arabanın önüne, intihar etmek istercesine atlayan zavallı köpeğin hikâyesini anlatmış... Gelen yorumlardan birini “ neden ben” diye cevaplamış, Sevgili Melek Çoruh da “aradığın cevap Sait Faik’in Dört Zait isimli öyküsünde var” diye not düşmüştü...

Üzerine kurşun kalemle yazılanlardan, bir zamanlar Ece’ye yılbaşı veya doğum günü hediyesi olarak verilmiş, neden ve nasıl bilmem Ece’nin elinden kayıp sahaf raflarına düşmüş, Sait Faik’in kapağı yırtık Mahalle Kahvesi adlı kitabını açıp, Dört Zait isimli öyküyü nedeni bulmak için okumaya başlıyor ve anlıyorum ki;

Neden kişiye, göre değişiyor...

http://blog.milliyet.com.tr/Bir_garip_kopek/Blog/?BlogNo=271121

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..