Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Neden korkuyor?

Neden korkuyor?
 

Öğleden sonraları ''vitrin seyretmek'' türü yürüyüşümü tamamlamak üzereyim. Bir parkın içinden geçerken şöyle bir dinleneyim diyorum kendi kendime..

Güneş ışıklarını kendine saklamak üzere.. Ağaçlar kendinden ayrılmak üzere olan yapraklarına son kez sıkı sıkı tutunmaktalar. Güvercinler atılan yemlere küçük gagaları ile kanat çırparak uzanıyorlar..

Bir genç kız köpeğini gezdiriyor...

Bir yaşlı teyze torunu yaşındaki çocuğa hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyor..

Oturduğum bankta, yaşlı bir bey ilk başta dikkatimi çekmiyor! O kadar yorgunum ki, dinleneyim giderim diyorum eve.. Bu beye hafiften bakarken açılır dikkatim! Bu ne şıklık dedirtecek cinsten bir giyim kuşam.. Saçlar boyalı, hatta kaşlar bile... Kravat; boyanmış ayakkabılar sanki son aristokrat! Yaş; bilemediniz 80'den bile fazla olabilir..

O uzayan sonbaharın o sevimli; ilık, sarımtrak yüzü kaybolmaya yüz tutarken; bu son aristokratı hayata bu kadar derin bağlanmasının esrarı nedir acaba? Yeni bir bahara; uzayan son bahara hazırlanmanın titizliği niye!!

Nasıl söze girmeliyim; bu sırrı nasıl çözmeliyim?

Güvercinler amma da aç; ne atarsanız üzerine üzerine koşuyorlar değil mi, beyefendi diyorum. Hafifçe başını bana döndürüyor; kalın çerçeveli gözlükleri ile sadece gülümsüyor! İkinci sorumu bekletmiyorum; ünlü bir bürokratsınız galiba?

Kararsızlık odasında yalnız kalmışta; karar verme aşamasında ''son kararınız mı'' sorusuna takılmış gibi! Zorla ağzından dökülen sözcük; esnaf!.. Hiç bu kadar özenli bezenli giyinmiş bir esnaf görmedimki şimdiye kadar! Yalan söylüyor! Neden korkuyor? Sonra çözülüyor..

Allah'ın her şeye hakim olduğunu; insanların O'na layık olmaktan çok uzaklaştığından bahsediyor.. Ağır ağır; duraksayarak anlatıyor: Her şeyde dejenerasyon kokusunu, içindeki hiçte hoş olmayan bir kokuyu istemeden içine çekmiş gibi anlatıyor! Pisliğin üzerine düşmemek için Allah'ın ipine sarılmış gözüküyor! Ya da öyle bir rol seçmiş kendisine; hissettiriyor!..

İki sorum oluyor kendisine; başta Tanrı diyor, itirazı üzerine istediği şekilde Allah diye söze başlıyor, insanın aklına müdehale eder mi; etmiş mi şeklinde sorumu soruyorum.. Çünkü; yarattığı bütün kavimleri isteseydi; istediği dilde konuşturamaz mıydı, konuştururdu.. Demek ki; aklımızı Allah serbest bırakmış!

Pekii; bu bayalıktan, basitlikten, yozlaşmışlıktan, eli kimin cebinde olmak halinden nasıl kurtulacağız? İkinci sorum da bu oluyor..

Her şeyi yasaklayarak mı? Ona buna saldırarak korku içinde kalmanın bize getireceği yararı hesaplayarak mı? Bu korkular, insanın kendisine duyduğu güvenin kaybolmakta olduğunu göstermiyor mu? Kendi çözemediği sorunlardan bir bakıma kaçma halinde değil mi beyefendi?

Bu şık giyimli, daha sonra diş doktoru olarak öğrendiğim Gaziantepli Ali bey, bu soruların birinin cevabı içinde kendi içine kapanmış! Yanıt vermiyor, sadece düşünüyor gibi bakıyor kalın çerçeveli gözlükleri ile yüzüme!.

Sığınıyor Allah'ına sonbaharın son ışıklarının süzgecinden..

Ne düşünüyor?

Sizler ne düşünüyorsunuz?

 
Toplam blog
: 41
: 1238
Kayıt tarihi
: 08.09.06
 
 

Tarihi kent Niğde'de doğdum. Ankara Üniversitesi S.B.F Basın Yayın Yüksek Okulundan mezun oldum. Ara..