Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Neden Kürt sorunu yok, terör sorunu var?

Neden Kürt sorunu yok, terör sorunu var?
 

Etnik ırkçılık Kürt toplumsal düzenini ne kadar temsil etmektedir? Şüphesiz kapalı toplum yapısından kaynaklanan olumsuz özellikleri aşırılaştıran bir temsil özelliği var. 

Sorun şu ki ne Kürtler bahsedilen kadim efsanevi zulüm döneminin dağ toplumu ne de haklar kavramı eski kolektivist /Marksist anlam içeriğine sahip. 

Etnik ırkçılar, savundukları şeylerin kapalı toplumun kan bağından başka bir özelliğine dayanmadığı ve bunun da değişmeden kalması için uğraşmalarının açık ırkçı özelliğini anlayamıyorlar. 

Irkçılık bir ırkın diğer ırklara göre üstünlüğü fikri anlamına geldiği gibi aynı zamanda bir kan bağı/ ırk ilişkisinin değişmeksizin sürdürülmesi takıntısını da içinde besler, barındırır. 

Bu açıdan, mesela yurdun dört bir yanında, ırk, kan, akrabalık ilişiklerine bakılmaksızın, toplumun her kesiminde kabul görüp toplumsal düzene ve ulusal birliğe intibak etmiş Kürt bireylerinin durumu, mevcut etnik ırkçı sözde siyasetin ve borazanlığını yaptığı etnik terörün ilgi alanına girmez. 

Etnik ırkçılık hem içinden geldği kapalı toplumsal yapının değişime gösterdiği direnci hem de ideolojisi olan Marksizmin durumun, değişmez bir anlık tasvirini meydana getirmek tutkusu ile toplumsal değişmeleri yok kabul ettiğinin dahi farkında değildir. Oysa Kürtler Türkiye’de ulusal bütünlüğe en hızlı uyum sağlayan, etnik ırkçı tabirle, en hızlı “Türkleşen” gruptur belki de… 

Bu değişim zorba bir devletin asimilasyon politikalarının falan eseri değildir. Hiç bri devlet kendi içine kapanmış bir toplumu zorla bu kadar hızlı dönüştüremez. Etnik ırkçıların sürekli asimilasyon diye bağırdıkları hal, Kürt toplumunun, mensup olduğu ulusal kültür dairesi içindeki diğer kardeşlerinin içinde hızla kendine yer etmesi, benimsenmesi halidir. 

Etnik ırkçılar Türkiye’de bu durumu kendilerine açık bir tehdit olarak görmektedirler. Çünkü kendi hallerine bırakıldıklarında, seyahat, yerleşme, iş kurmak gibi haklarını, kendilerini hiç ir şekilde ayırt etmeyen bir toplumun içinde derhal kullanan ve o toplumun bünyesine gitgide daha fazla perçinlenen Kürt bireyleri, ayrılıkçı bir hareketin en büyük düşmanıdır. 

Bu yüzden Kürt toplumunun tamamı ayrılmak istiyormuş, kendini uzlaşmaz şekilde farklı hissediyormuş, toplumsal hayatta Fransız, İngiliz, Alman gibi gözle görülür şekilde yabancılaşmak istiyormuş gibi saçma sapan hayalleri, ona mal etmeye çalışmaktadırlar. 

Bu gün Kürt topluluğunun zannedildiği gibi yeknesak bir dağ toplumu olmaması, nüfuslarının tek bir siyasi hareketle temsil edilemeyecek kadar artmış olması, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal egemenlik alanında korunan bireysel haklarıyla kültürel etkileşiminin çok daha hızlanmış olması gibi sebeplerden dolayı “Kürtler” diye başlayan etnik ırkçı söylemlerin herhangi bir geçerliliği ve meşruiyeti yoktur. 

Bundan dolayıdır ki etnik terörün şehir yapılanmaları, ahaliyi Kürt'lere karşı sürekli kışkırtmakta, Kürt adını etnik terörün kendisiymiş gibi lekelemeye çalışmaktadır. Kürt toplumsal değişiminin, bireysel etik kaygılarının ve toplumsal bütünleşmenin en büyük ve ahlâksız düşmanı, Kürt'ler adına şehirlerde kışkırtmalara girişen gruplar ve etnik ırkçı siyasetçilerdir. Onlar asıl kendi kandaşlarını, akrabalarını sürekli tehdit ederek, onların toplumsal değişimini, gelişimini ve entegrasyonunu engellemeğe çalışmaktadırlar. Bu gün biliyoruz ki etnik terör ve onun siyasi yandaşları şehirlere yerleşen ve uluslaşma sürecine girmiş Kürt kardeşlerimizi tehdit etmekte onlardan şantajla para toplamaktadır. Daha en başında bizimle uluslaşma yanlısı Kürt gruplarını ve ailelerini yok ederek yola çıkmış, insanlık dışı bir hareketin bugün bize bütün Kürtleri temsil ettiğini söylemesi kabul edilemez bir alçaklık ve ihanettir. Etnik terörün son fiziki unsuruna/ ferdine kadar yok edilmesi, bu tehdidin ortadan kaldırılması için elzemdir. 

Örneklerine sanalağ ortamında sıkça rastladığımız sözde kardeşlik yanlısı etnik ırkçılar bu yüzden, kendilerine yöneltilen her eleştiriyi doğrudan “Kürt düşmanlığı” diye yaftalamakta hiç mahzur görmemekte… Yaptıklarının hem karşıdakini, nasıl, “ırkçı” diye en iğrenç bir suçla keyfi şekilde suçlamak olduğunu, hem de bütün bir Kürt topluluğunu, kendi kan bağı, soy homojenliği ırkçı söylemleriyle nasıl lekelemek ve terör gibi bir suçla nasıl töhmet altında bırakmak olduğunu görmemektedirler. 

Etnik ırkçılar kendilerini barışın temsilcisi, üstün bilinç sahibi siyasi teorisyenler gibi görürken farkına varmadıkları şey, Kürt topluluğunun içinde, kendilerine karşı baş veren ciddi nefretin sadece şimdilik ve güç tehdidinden dolayı suskun beklediği… Kürt bireyinin toplumsal düzen tercihi hakkına bu kadar uzun süre tasallut etmiş ve şiddet dışında hiçbir ifade şekli bilmeyen etnikçi ilkelliğin yirmi birinci yüz yıl toplumunda herhangi bir yeri olamaz. 

Şu şartlar altında Kürt'leri, dağlarında yalnız ve yalıtılmış çobanlar haline getirmek istercesine bu toplumun içinde tecrit etmenin hiçbir mantıklı ve ahlâki müdafaası yapılamaz. Dağlarında şartlardan dolayı yanız yaşamış bir topluluğu, anayasada ırkça telaffuz edip alnına “Kürt” damgası vurarak uluslaşmış bir toplumun içinde ayırt edilir hale getirmeye çalışmanın, ırkçılık olduğu artık görülmeli ve bunun ne barışla ne demokrasiyle ne de ahlâkla bir ilişkisinin olmadığı da artık idrak edilmelidir. Kürt kardeşlerimiz, etnik ayrılıkçılığın ırkçı terör tehdidine boyun eğdirilemez! Bundan dolayıdır ki şehit cenazelerinde haykırılan şu slogan hepimize örnek olmalıdır: “Kürt sorunu yoktur! Terör sorunu vardır!” 

 
Toplam blog
: 153
: 503
Kayıt tarihi
: 11.02.11
 
 

Eczacıyım, memlekete meraklıyım.....