Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Neden mutsuzuz? Nasıl mutlu oluruz?

Neden mutsuzuz? Nasıl mutlu oluruz?
 

Dünyadaki insanları mutlu ve mutsuz diye 2 kategoriye ayırmak gerekirse büyük bir çoğunluğu mutsuz olduğunu söyleyecektir. Eğer mutsuz isek öncelikle mutsuzluğumuzun nedenlerini bilmemiz gerekecektir. Daha sonra ise mutlu olabilmek için neler yapmamız gerektiğini düşünmeliyiz.

Mutsuzluğun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz.

    Mutsuzluğu doğuran nedenlerden biri, içe kapanıklıktır. Kendini günahkar sananlar, bir noktaya takılıp kalanlar, megalomanyaklar, kendi içlerine gömülmüşlerdir. Bunların mutluluğa kavuşmaları için tek yol vardır. O da dış dünya ile ilgilenmektir.
    Kimileri de her şeyi öğrenip bitirmiş ve artık dünyada yaşamaya değer hiçbir şey kalmadığı kanısına varmıştır. Bu gibilerin de ilaçları, içe kapanıklar gibi, dış dünyaya açılmaktır. Bunlarda eksik olan, kolay elde etmelerinden doğan bir gayret noksanlığıdır. Oysa, dünya üzerinde, henüz elde edilememiş, gayret gerektirecek daha pek çok şey vardır.
    Mutsuzluğu doğuran üçüncü bir neden de, insanlar arasındaki rekabettir. Kimileri buna, yaşama kavgası adını verirler. Gerçekteyse yaşamak için değil, komşularından daha üstün bir hayata erişmek için kavga etmektedirler. Rekabet hastalığının giderilmesi, sakin zevklerin rolünü kabul etmekle mümkündür. İnsan komşusunu çatlatmakla değil, yarınki kahvaltısını bulabilmekle mutlu olmalıdır.
    Heyecan isteği ve can sıkıntısı da mutsuzluk doğurmaktadır. Yeryüzünün temposu yavaştır. Birçok büyük işlerimizde verimli monotonluğa boyun eğmek zorundayız. Birtakım iyi şeyler vardır ki, belirli derecede monotonluk olmadan mümkün değildir. Modern kentlilerin can sıkıntısı, doğadan uzak bulunuşlarıyla ilgilidir. Mutlu bir yaşam, büyük ölçüde sakin bir yaşamayla mümkündür. Çünkü gerçek hoşnutluk ancak sakin bir ortamda yeşerebilir.
    Yorgunluk mutsuzluk kaynağıdır. Aşırı olmayan yorgunluklar, kişiyi nasıl mutlu kılarlarsa aşırı yorgunluklar o derece tüketir. En tehlikeli yorgunluk, sinir yorgunluğudur. Yaşadığımız modern kent hayatında sinir yorgunluğundan kaçınmak güçtür. Mutsuzluğun başlıca kaynaklarından biri de hasettir. İnsan yaratılışında bu duyguyu etkisiz kılacak başka bir duygu, hayranlık duygusu da vardır. İnsanoğlunun mutluluğunu arttırmak isteyen kimseler, hasedi azaltıp hayranlığı çoğaltmaya bakmalıdırlar. İnsanlar kendilerini hasetçilikten kurtarırlarsa mutluluğa ulaşırlar, üstelik haset edilecek bir kimse olurlar. Hasedi azaltma yollarından biri de, içgüdüyü doyurucu bir yaşam sağlamaktır.
    Ergin yaş mutsuzluklarının en önemli psikolojik nedenlerinden biri de günah duygusudur. Sürüden kovulma korkusu da bu duyguya benzer. Günah korkusunda kendi kendine saygı noksanlığı vardır. Bunun için bir insan mantığa uygun olarak nelere inanacağını iyice kararlaştırmalı, ne kadar küçük olursa olsun, mantığa uymayan kanılarla savaşmalı, onların etkisi altına girmemelidir.
    Herkesin bize tekme attığını düşündüğümüz sürece, mutlu olmamız mümkün değildir. Olasılık yasalarına göre, belli bir toplumda yaşayan kimseler aşağı yukarı eşit sayıda kötü davranışla karşılaşabilirler. Daha çok kötü davranışla karşılaşan bir kimse, bunun nedenini kendinde aramalıdır.
    Yaşayışları ya da düşünceleri, kendileriyle birlikte yaşamak zorunda bulundukları kimselerce iyi karşılanmayanlar mutlu olamazlar. Evde birlikte yaşadığınız kimselerle hiçbir şekilde fikirleriniz uyuşmazsa mutlu olmanız da mümkün değildir tabii ki. Ancak belli zevkleri ve kanıları olan kimse birlikte yaşadığı kimselerle mutlu olamadığı halde başka bir gurup içinde benimsenmiş olabilir. Aslında bu derdin çaresi hoşgörülüğün artmasıdır. Herkes birbirlerinin zevk ve fikirlerine saygı gösterirse bu sorun ortadan kalkacaktır. Hoşgörülük ise mutluluğun tadını çıkaran kimselerin artmasıyla olur.

Mutsuzluğun nedenlerinden sonra nasıl mutlu oluruz sorusuna gelince, bunun için de;

    Mutluluğun başlıca nedenlerinden biri, heves ve hoşlanma duygusudur. Bu duygularımız da ilgilerimizi alabildiğine genişletmekle elde edilir. Dünya üzerinde, her biriyle ayrı ayrı ilgilenmeye ömrümüzün yetmeyeceği kadar çok şey vardır. Bu kadar bol ve çeşitli konular karşısında içimize kapanıp sıkıntıdan patlamak yapımızdaki bir bozukluktan ileri gelir. Bizi ilgilendirebilecek şeylere karşı tepkilerimiz, düşmanca değil, dostça olmalıdır. Her hoşnutsuzluk bir hastalıktır ve hepimizde bu içe kapanma hastalığına eğilim vardır.
    Mutluluğun önemli kaynaklarından biri de sevgidir. Genel hayat güvenci, kişioğlunun gereksemesi olan uygun bir sevgi görmesiyle meydana gelir. Güven duygusunu doğuran, karşılıklı olarak sevmek ve sevilmektir. Hayatı güvenle karşılayanlar, güvensizlikle karşılayanlardan çok daha mutludurlar. Seviniz sevileceksiniz. Sevmeyen sevilmez. Sevilmek istemeden seviniz. İnsanlar, sevilmek istemeden sevenleri severler. Sevilmek için büyük iyilikler yapan kişinin çabası boşunadır. Sevilmek için gösterilebilecek tek çaba, sevmek çabasıdır. Bütün gücünüzle, alabildiğine, duygularınızın her zerresini bütünleyerek seviniz. Gerçek değerli cinsel birleşmeler, tarafların kendilerini tutmadıkları ve kişiliklerini birbirine katıp ortak bir kişilik yarattıkları cinsel birleşmelerdir.
    Mutluluğun büyük kaynaklarından bir başkası da , ailedir. Ana babaların birbirlerini, çocukların da ana babalarını, ana babaların çocuklarını sevmesi güçlü bir mutluluk doğurur.
    Mutluluk nedenlerinden biri de iştir. İş, kimileri için bıktırıcı olsa bile, aylaklık, en sıkıcı çalışmadan beterdir. Ne türlü olursa olsun, bir şey yapmak ve ustalık göstermek, kişiyi mutlu kılar.
    Benlik dışı birçok ufak tefek ilgiler de mutluluk doğururlar. Bunlar, insanın yaşaması için gerekli olan temel ilgiler değil, boş zamanlarını doldurarak kendisini o büyük ilgilerin yorgunluğundan kurtaran küçük ilgilerdir. Mutsuzluk, çoğu zaman, insanın pratik önemi olan şeylerden başka hiçbir şeye ilgi duymamasından ileri gelir. Bilgi, teselli vericidir. Mutsuzluğumuz, çoğu zaman, bilgisizliğimizden doğar. Mutluluğun başka bir nedeni de çaba ile yetinme arasındaki dengededir. Mutluluğu dileyen kişi, elde edebildiğiyle yetinmesini bilmelidir. Tutulması gereken yol, kişinin elinden geleni yapması, sonucuna da boyun eğmesidir. Üzüntü, kuşku ve öfke hiçbir işe yaramayan duygulardır. Akıllı, kişi, aksiliklere katlanmasını bilen kişidir. Kaldı ki, üzüntülerinin baskısından kurtulan bir insan, hayatın, kuşkulanıp durduğu günlerdekinden çok daha sevinçli bir serüven olduğunu görecektir. Daha önce sinirine dokunan dostları artık ona eğlendirici gelmeye başlayacaktır.

Her mutsuzluk bir uyuşmazlığa dayanır. Bu uyuşmazlık insanın kendisiyle olabileceği gibi, toplumuyla da olabilir. Mutlu insan, hem kendisiyle , hem de toplumuyla birliğe ulaşan insandır.

Kaynaklar: The Conquest of Happiness - Bertrand Russel,

Düşünce tarihi – Orhan Hançerlioğlu.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..