Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Neden sadece düşüncelerdi, seçimlerdi!

Neden sadece düşüncelerdi, seçimlerdi!
 

Neden olumlama yapmalıyım?

Olumlamalar bilinçlice tekrarlanan olumlu cümlelerdir, arzularımızın gerçekleşmesi için “söyle ve olsun” mantığında kullanılan bir uygulama değildir. Her insan kendi hayatını kendi yaratır ve bunu düşünceleriyle, seçimleriyle yapar. Düşünceler enerjidir ve titreşimleri vardır. Bu bilimsel olarak da yapılan çeşitli deneylerle kanıtlanmıştır. Viadimir Poponin ve Peter Gariaev’in bir boru ile yaptıkları deneyde insan DNA ‘sının fiziksel dış dünyaya etki ettiği kanıtlandı. Foton adı verılen ışık parçacıkları ile tamamiyle arındırılmış, havası alınmış bir boru ile yaptıkları deneyde fotonlar boruda kalıyor ve bu fotonlar düzensiz şekilde boru içerisinde dağılıyordu. Daha sonra boruya insan DNA’sı verilerek fotonlar gözlemlenmeye başlandı ve DNA nın boru içine veilmesinden sonra ışık parçacıkları boru içinde düzenli  bir sıralanma gösterdiler. Böylece, bu deneyle birlikte insan DNA’sının dış dünya ya etkı ettiği ispatlanmış oldu. Bu kadarla da kalınmadı. DNA borudan alındıktan sonra bile ışık parçacıkları düzenli sıralanışlarını bozup düzensız bir dağılım eğilimi göstermediler. DNA halen borudaymış gibi etki göstermeye devam ettiler. Bu ilginç durumun sonucunda bilim adamları şu sonuca vardılar; DNA ve ışık parçacıkları  birbirlerinden ayrı olsalar dahi onlara hala etki eden bir güç vardı. İşte bu güç  “kuant alanı”dır. Gözle görülemeyen ama var olan, DNA’nın etkisini devam ettiren elektromanyetik dalgalar...

Atomaltı dünyamızda herşeyi birbirine bağlayan, gözle görülemeyen bir rezonans alanı var. Dolayısıyla bizden çıkan her düşünce bir kuant alanı oluşturur, dış dünyamızdaki kişi veya durumlarla rezonans içine girer ve düşüncemizin rezonansına uygun kişi veya durumları bize çeker.

Sanırım ho’oponopono tekniğini de biraz olsun açıklamış oldum. Öz’de değişen dış dünya’ya yansır. Değişimin ne yönde olacağını siz seçin!

Şimdi  olumlamaların bize nasıl etki ettiğini açıklayalım;

Bilinçaltımız ona gönderdiğimiz her komutu sorgulamadan, reddetmeden bizi uyarmadan uygulayan bir mekanızmadır. Yargılama, sorgulama yetenegı olmadığı için bizden gönderilen her düşünceyi saf olarak, oldugu haliyle alır ve depolar. Düşünceler enerjidir ve titreşimleri var demiştik. Bilinçaltınıza göndermiş olduğunuz “ben kendimi sevmiyorum” düşüncesi muhakkak bir kuant alanı oluşturacaktır. Bunun aksi olması mümkün değildir. Bilinçaltında olan her düşünce DNA’yı etkiler ve DNA buna  tepki verir. Olumlu düşünceler ile kodlanmış DNA gevşeyerek ve zincirlerini uzatarak tepki verir. Olumsuz düşüncelerle kodlanmış DNA ıse büzüşür, zincirleri kısalır ve hatta kendini kapatır. Depresyonun nedenini sanırım sımdı daha iyi anlayabiliriz. DNA’larımız kendini kapatıyor ve dış dünya ile rezonans bağımızın kalitesi düşüyor.

Ne harika bir sistem!

Bugüne kadar zihnimize gerek bizim ektiğimiz gerekse dışardan ekilen düşünce tohumları ıle şuan ki yaşamımızın sahibi olduk. Teslim olmayı  seçtık! Başkalarının düşüncelerini kabul etmeyı seçtık. Belki de kendi hayatımızın sorumluluğunu üstlenmekten korktuk çünkü “yapamam”dediğimizde mücadeleye gerek yoktu, çünkü “yapamazdık”

PEKİ NEDEN?

Yapabilenlerden farkımız neydi? Herkeste olan akıl bizde  de vardı. Herbirimiz eşit miktarda verile beyin ile dünya ya gelmemiş miydik? Hiç birimizin beyinsel bir sorunu yoktu, düşünebilme yeteneğimiz vardı.

Neden sadece DÜŞÜNCELERDİ, SEÇİMLERDİ!

“hayat işte”

“herkes şanslı olamaz”

“böyle gelmiş, böyle gider”

“boş hayaller kurup durma bunu yapamazsın”

“senin gücün ona yetmez”

“herkes şanslı doğmuyor”

“kader, alın yazısı”

“kaderin önüne geçemezsin” 

Peki... O zaman hepimiz programlanmış olarak mı geldik? Robot gibi... Her yapacağımız önceden programlı... Herbirimiz programlanmış birer robot muyuz?

HATALIYIZ!

Size olumsuz telkinlerde bulunan kişilerin hayatlarına baktığınızda “elde edememişlik”lerinin olduğunu, başarısızlıkların sahıbı olduklarını kısaca “sahıp olamama” duygusunun olduğunu görmekte zorlanmazsınız. Onlar size kendileri sahip olamadıkları veya yapma cesaretini gösteremediklerı için size olumsuz düşüncelerini aktarmayı seçtiler.

Hatalar tam da  burada başladı!

Onlar bize olumsuz düşüncelerini aktarmayı seçti, bizler de kabul ettık! Bilinçaltımızın sorgulamayan, uyarmayan bir mekanizma olduğunu söylemiştik. Başkalarının olumsuz inanc kalıplarını kendi bilinçaltımıza itiraz etmeden gönderdik. DUR DEMEDIK! Bilinçaltı görevini yaptı, depoladı ve kuant alanını oluşturmaya başladı.

Dolayısıyla kendi hayatlarımızı, istediğimiz hayatı değıl onların hayatlarını, düşüncelerini yaşamaya, hayatlarımızda görmeye başladık.

 BUNU DEĞİŞTİRMEK SİZİN ELİNİZDE!

Olumlamalar arzularımızın gerçekleşmesi için sihirli bir değnek değildir. Olumlamalar bilinçaltında ki eski inançları, kodlamaları kırmak için yapılan sihirli cümlelerdir. Olumlamalar, bilinçaltına olumlu kodlamalar göndererek, bilinçaltı düzeyınde değişim yaparak sizden olumlu düşüncelerın yani sinyallerin çıkmasını sağlar boylece siz pozitif rezonans oluşturursunuz yani gözle görülmeyen kuantum alanını, ve evrenle aynı frekansa gelirsiniz boylece bilinçaltınızda ki yapıya uygun kişi ve durumları kendinize çekersiniz. Bu bir zincirdir, olumlamalar ise kapıyı açan sihirli  anahtarlardır.

Olumlamalarınızı ne kadar bilinçli, sık, inanarak, hissederek tekrarlarsanız arzularınızı gerçekleştirme ve değişim sürecini o kadar hızlandırırsınız. Bilinçli, sık, inanarak ve hissedilerek tekrarlanan olumlamalar bilinçaltında ki değişim sürecini de ona göre hızlandırır.

Sevgilerimle...
Ayça AKIN
http://www.aycaakin.com
https://twitter.com//aycakn

 

 
Toplam blog
: 43
: 5568
Kayıt tarihi
: 08.04.12
 
 

"HADİ CESARET" ve "YAŞAMAK ŞART" adlı kitapların yazarı olan Ayça Akın,16 Mayıs 1981 İstanbul doğ..