Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '22

 
Kategori
Bilim
 

NEDEN YAŞLANIYORUZ? #1

Bazı türler neden diğerlerinden daha uzun yaşar?

Daha uzun yaşayanların sırrı ne?

Ölümsüzlük mümkün mü?

İnsan evladı bu konu üzerine çok kafa yormuş. Artık öyle ki, en eski bildiğimiz tarihi belgelerde dahi bu konu ile ilgili efsaneler, mitolojik hikayeler çıkıyor karşımıza. 

Bengi su efsanesi de böyle bir mevzu. Uygur mitolojisinden Yunan’a, İran mitolojisinden Hint’e her uygarlıkta farklı isimler ile ama aynı ölümsüzlüğü sağlayan su kaynağı ile karşımıza çıkıyor.

Bengi su, ab-ı hayat, dirilik suyu, hayat suyu, hayat çeşmesi gibi ve daha başka isimleri de olan yaşam pınarı ismi ile mitolojik öge olarak karşımıza çıkmasının yanı sıra, dini kaynaklarda geçen kıssalar olarak da, ressamlar, yazarlar, müzisyenler gibi sanatçılara ilham olarak da ve de bilim tarihinde de hastalıkların tedavisi, gençleşme ya da yaşlanma çalışmalarına fikir veren bir kaynak olarak ta sürekli karşımıza çıkan bir konu. Lokman Hekim’inden İskender’ine Hızır’ından Gılgamış’ına, Zülkarneyn’den Oğuz Kağan’a kadar pek çok olgu ile ilişkilendirilmiş bengi su. 

Bu yazıya Lokman Hekim’in hekimliğini kazanma efsanesi ile başlamak istiyorum.

Lokman eğitim görmemiş, kel ve yetim biridir. Fırıncılık yaparak geçinmektedir. Dünyaya hükmeden İskender’in ülkesinde yaşamaktadır. İskender dünyayı fethettikten sonra, Cebrail meleğin yol göstermesi ile Zulmet adı verilen karanlık bir diyara gider. Burada bir ağacın dibindeki pınardan bengi su akmaktadır. Hemen içip ölümsüz olmak ister ancak oradaki ağaçlar, kuşlar dile gelip biz içtik sen içme, ölümsüzlük iyi bir şey değil derler. Bunun üzerine şüpheye düşen hakan içmeden dönmektense hiç olmazsa testimi doldurayım da öyle  gideyim der ve su kabını bengi su ile doldurur. Zulmetten çıkıp geri dönünce danışmanlarını toplar ve onlara suyu içip içmemesi durumunu, ölümsüz olmanın doğuracağı sonuçları sorar. Onlarda suyun etkisinin azalması için dünyanın bütün sularının toplanıp aktığı değirmendeki unla ekmek yapılmasını ve suyu öyle tüketmesini salık verirler. 

Un getirilir, su ile hamur yapılır ve hamur Lokman’a fırında pişirilmek üzere verilir. Ekmeği pişirirken yakan Lokman, hakana başka bir ekmek gönderir ve yanan ekmeği kendi yer. Yedikten sonra da kel başında saç çıkar, hayvanların ve bitkilerin seslerini duymaya başlar. Bitkiler hangi hastalıklara şifa geldiklerini, hangi hastalıklara iyileştirdiklerini fısıldar Lokman’a ve Lokman bundan sonra Lokman Hekim olur. Evet, efsanemiz bu şekildedir.

Şu anda içeceğimiz bir bengi su olmadığına göre bilimsel gerçeklere dönebiliriz artık.

Hadi bakalım, başlayalım o zaman.

Epigenetik hakkında yazdığım yazıyı okuduysanız hatırlarsınız (okumadıysanız tavsiye ederim, oda güzel bir yazı oldu) deney yaptığımız farelerin ömrünün yaklaşık 2 yıl olduğunu söylemiştim. Burada bu mevzuya biraz ekleme getireceğim. Kemirgen türleri Britannica ansiklopedisine göre 4660 tür kadar. Fareler gibi sıçanlar, sincaplar, hemstırlar ve tavşanlar da kemirgenler grubuna dahil olan hayvanlar. Bunlardan sıçanlar ile hemstırlar yaklaşık 4 yıl, sincaplar 10 yıl, porsuklar 23 yıl, çıplak kör sıçanlar (tüysüz köstebek fareleri) 32 yıl kadar yaşıyorlar.

 

Çıplak köstebek fareleri, abı hayat içmiş ev fareleri desem teşbihte hata olmaz. Şimdi, bu fareler 32 yıl hatta 40’lı yaşlara kadar yaşamaları açısından dikkatimizi çektiğine göre birazcık enteresan özelliklerinden bahsedelim. Neredeyse 20 dakika boyunca oksijensiz biçimde hayatta kalabilmeleri ve şaşırtıcı derecede yüksek ağrı seviyelerini bile tolere edebilmeleri, kansere karşı dayanıklı olmaları bilim dünyasında bu hayvanların yaşamlarına daha yakından bakma merakını da hep aktif tutmaya devam ediyor. Bir de magazinsel özellikleri var. Bunlar karıncalar gibi, koloniler halinde yaşıyorlar ve bu yüzden işçi gücüne ihtiyaç duyuyorlar. Sırf bu nedenle de komşu kolonilerden yavru kaçırma eylemi gerçekleştirip kendilerine köle yapıyorlar.

Neden bu türlerden bahsettim sizlere. Çünkü çıplak köstebek fareleri üzerinde yaşlanma ile ilgili çalışan bir grup çok önemli bulgular elde ettiler.

Şimdi sizi bu fareler ile çalışmayı seven bilim insanları hakkında topladığım bilgileri paylaşmaya davet ediyorum şimdi.

Eveeet, bu kadar ön hazırlıktan sonra nihayet yazımızın baş rollerine geldik. Bunlar Rocchester üniversitesinde görev yapan Dr. Andrei Seluanov ve Dr. Vera Gorbunova.

Bu iki bilim insanı yaşlanma biyolojisi, DNA tamiri ve kanser üzerine çalışan PhD doktorlar. Üniversitedeki sitesinde Dr. Seluanov çalışmalarının odağını şu şekilde açıklıyor: “ Yaşlanma, biyolojinin en büyük gizemlerinden biridir. Neden yaşlandık? sorusu temel bir biyolojik sorudur ve aynı zamanda da medikaldir. Yaşlanma, mutasyonların birikimi ve genomik kararsızlık neticesinde gerçekleşir. Ayrıca, yaşlanma kanser insidansının artışı ile de ilgilidir. Bu yüzden bizde, insan hücre kültürlerinde, transgenik farelerde ve özellikle çıplak köstebek farelerinde tüm bu proseslerin nasıl gerçekleştiğini araştırıyoruz.”  

Bu çalışmalarda neler yapılmış diye soracak olursanız onun içinde sitelerine ve yayınlarına baktım ve özellikle haluronon, hyaluronik asit, bir histon deasetilaz olan sirtuin geni ve proteini ile telomeraz aktivitesi üzerine odaklanmışlar bu iki doktor. 

Sıkıcı olmaması adına Dr. Vera Gorbunova’nın katıldığı TED konuşmasından bu mevzuyu size size özet olarak geçeceğim…

Dr. Gorbunova sözlerine yaşlanmak neden bu kadar büyüleyici diye başlıyor. Ve devam ediyor…

“Şimdi gelişmiş ülkelerdeki insanların en büyük katili yaşlanmaktır. Tabii ki, insanlar kalp hastalığından, kanserden ya da felçten ölüyor. Ama tüm bu hastalıklar yaşlandıkça olur, yani yaşlanmanın sonucudurlar. Şu anda sebebi yani yaşlılığı, tedavi etmek yerine yaşlı hastalıklarını ayrı ayrı tedavi edersek yaşlanmayı yavaşlatıyoruz. Çıplak köstebek faresi, benim favori deney hayvanım. Kendi alt türünden 10 ile 20 kat arası daha uzun yaşıyorlar ve yaşlandıkça da hasta olmuyorlar. Kanser, kalp hastalıkları, yaşlılık hastalıkları ya da bilişsel hastalıklar bunlara uğramıyor bile. Bu farelerden alınan hücreler bir çeşit yapışkan madde olan hyaluronan veya hyaluronik asit üretiyorlar. İnsan hücreleri de bu molekülü yapıyor ama fareninkinden çok daha kısa. Gri sincaplar 24 yıl kadar yaşıyor, 211 yıl yaşayan Bowhead yani Grönland balinasının hyaluronan veya hyaluronik asitlerinin zincirleri de insana ait olanlardan daha uzun ve bu hayvanlar yine kanser olmuyorlar. Özetle biz, bu hayvanlardaki hyaluronan ve hyaluronik asit yolaklarından geçen uzun ömürlülük mekanizmalarını bulmak ve insana uygulamak istiyoruz.” 

Ayrıca ilave ediyor “Hyaluronan söz konusu olduğunda, bu gerçek bir başarı öyküsüdür. Biz şimdi kanserden de koruyabilecek çok uzun zincirli bir hyaluronanu geliştirmeye çalışıyoruz. Özetle, insan ömrünü uzatmanın mümkün olduğuna, insanları daha uzun süre sağlıklı tutmanın ve yaşlanma hastalıklarını tedavi etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz.”

Bu yazıya aslında niyetim benim eLS (Encyclopedia of Life Science; Wiley) için yazdığım kitap bölümünü de ekleyecektim ancak onula birlikte çok uzun olacaktı. Bu yüzden yazıyı seri gibi düşünüp, benim yaşlanma ile ilgili yazdığım bölümü 2. parta havale ediyorum. 

Bir sonraki görüşmemize kadar meraklı kalın, hoşça kalın…

Doç.Dr. Muzeyyen Sena İzmirli 

 

Kaynaklar

Pertev Naili Boratav, Türk Mitolojisi, Oğuz-Anadolu-Azeri-Türkmen, Bilgesu Yayınları,  2012

Deniz Karakurt, Türk Söylence Sözlüğü, Türkiye, 2011

Seluanov A, Gladyshev VN, Vijg J, Gorbunova V. Mechanisms of cancer resistance in long-lived mammals. Nat Rev Cancer. 2018 Jul;18(7):433-441.

Tian X, Azpurua J, Hine C, Vaidya A, Myakishev-Rempel M, Ablaeva J, Mao Z, Nevo E, Gorbunova V, Seluanov A. High-molecular-mass hyaluronan mediates the cancer resistance of the naked mole rat. Nature. 2013;499(7458):346-9.

 

Bana ulaşabilirsiniz!

Youtube Kanal Linki: https://www.youtube.com/channel/UC9ALcHUsvG_Pa-vBuWhpkFg

Mail: muzeyyenizmirli@gmail.com

Milliyetblog: http://blog.milliyet.com.tr/birakademisyeninkadraji

İnstagram: @docdr.muzeyyenizmirli

ResearchGate: @MuzeyyenIzmirli

Linkedin: @müzeyyenizmirli

Twitter: @IzmirliMuzeyyen

Facebook: @muzeyyenizmirli

1000k kitap: @msena35

Podcast: @birakademisyeninkadrajı

 
Toplam blog
: 7
: 54
Kayıt tarihi
: 24.03.22
 
 

Ben Tıbbi Biyoloji alanında yüksek lisans, moleküler biyoloji ve genetik alanında da doktora yapm..