Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Blog
 

Neden yaza-mıyorum?

Neden yaza-mıyorum?
 

resim alıntıdır


"La Camisa Negra" Neden durup durup bu şarkıyı dinliyorum? Bilmem. İyi hissettiriyor sanırım. Neden bu yazıları inatla word'de değilde, blog giriş sayfasında yazmaya kalkıyorum? Akıllanmadığım için sanırım. Büyük uğraşlarla yazdığım bir yazımı bu şekilde yok etmeyi becermiştim bir keresinde. Ama olsun. Kopyala yapıştır vakit öldüremeyeceğim.

Sevgili Mavidüşlerim, geçen blog yazısında bir soru sormuş "Yazmak... Neden?" Bunun MİM le ilgisi yok sanırım. MİM den de yeni haberim oldu zaten. Mavidüşlerim bana da sormuş bu soruyu. Yorumumda yanıtlamaya çalışmıştım sevgili öğretmenimin sorusunu.

Benim sorunum başka "Yazamamak.. Neden? " Aşağı yukarı her gün girerim, Milliyet blog ailesinin kapısından içeri. Ve muhakkak okurum. Genelde Ali Gülcü'den başlarım okumaya, uğurlu gelir. Onun gündelik insan manzaraları, olaylara bakış açısı ve anlatımı sayfasıyla tanıştığımdan beri vazgeçilmez oldu benim için. Bu da bir methiye gibi oldu ama içimden geleni yazıyorum.

Sonra Akdenizli, Ezgi Umut, mavidüşlerim, yapukay(dilerim yanlış yazmamışımdır yine), yeşilsoğan.... Neyse en iyisi ben isim yazmayı bir kenara bırakayım. Sonu gelmeyecek çünkü. Ve gözüme çarpan ne kadar yazı varsa okumaya çalışıyorum vaktim elverdiğince. Öylesine farklı bir yazım denizinde kayboluyorum ki, geri dönüşü imkansız.

Yazmayı unuturum çok zaman, yazılara yorum yaparken geçer bazen zaman. Neden yorum yaparım? Ali Gülcü'nün kulakları çınlayacak yine "Al Gülüm, Ver Gülüm" değil tabi ki. Zaten yazıdan, çok yorum yazıyorum. Hangi yazımı yorumlasınlar? Okuduğum yazı, şiir her ne ise ben de bir şeyler söyleme ihtiyacı hissedersem yorumlarım. Karşılık beklemek gibi bir zaafım da yoktur. Fakat yorumlarıma cevap yazılmamasına fena içerlerim. O da benim sorunum.

Konu Neden Yazamıyorumdu konuyu dağıtmayayım, ama ilk sorun bu sanırım. Okumaktan yazmaya fırsat kalmıyor çok zaman.

Benim için yazmaya başlamakta bir törendir. Çayımı hazırlarım, müziğimi açarım, çayı sürekli tazelemem gerekir, etrafımda beni rahatsız edecek başka bir kişi olmamalı, içerden seslenen, gelip gidip meraklı gözlerle ekranda ne yazdığıma bakan hiç mi hiç olmamalı. Alıp kağıdı kalemi ya da tümüyle bilgisayarı bir dağın başına çıkasım gelir bazen.

Hani şu internette oyunlar oynayan koca adamlar vardır ya! Kıskanırım onları, otururlar tavlanın, ya da ne bileyim başka bir oyunun başına saatlerce kardeşim. Ah benim öyle bir lüksüm olacak, o saatler bana kalacak neler yazmam? Daha neler okumam? Neler yaparım, ben neler? O msn lerde öldürülen zamanlara acırım görünce.
Allah'ım derim biraz da bana ver öyle bol, rahat, kesintisiz zaman.

Hatta böyle bir hayalim bile vardır. Şöyle bir hafta sonu kaçıp gitsem kimselerin olmadığı bir yere. İki gün boyunca doğa, ben, okunacak kitaplarım ve pc. Hafta sonu da yetmez ki. Gözüm mü aç benim?

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..