Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '15

 
Kategori
Deneme
 

Neden yazamıyorum? Oku, araştır.

Ey simurg, zihninde düşünceler cirit atıyor, zihindekileri kâğıda dökmek için sabırsızlanıyorsun. Ne güzel değil mi insanın yazacak bir şeylerinin olması. Ama düşüncelerin yoğunluğu yetmiyormuş gibi bunları nasıl yazacağını bilemenin sancısını da arkasında geliyor. Yazacaklarını bir türlü sıraya koyamıyorsun, nereden başlayacağını karar veremiyorsun. Bir türlü giriş cümlesi yerli yerine oturmuyor, giriş cümlesinden sonra zihnin donup kalıyor. Elinde kalem, zihninde düşünceler baskı yapar buluyorsun kendini. Buna bir çare arıyorsun…

Şunu bil ey simurg! Bu giriş cümlesi başa beladır. Yıllarca seni kovalar, bir türlü kurtulamazsın. Giriş cümlesi anahtardır. Doğru anahtarı deneme yanılma yapmadan hangi kapıya ait olduğunu bulman zordur. Yılların ardından edindiğin tecrübeyle ancak bu sıkıntılı durumdan kurtulursun. Bilirsin ki giriş cümlesi ve paragrafından sonra her şey iplik gibi sökülüyor zihninde. Giriş cümlesiyle derdin uzun süre belada kalacağından ve sana fazla ter döktürüp sana yazmayı öğreteceğinden bırak bazen giriş cümlesi bozuk ve anlamsız olsun. Zamanla her çalışmaya giriş cümlesini zorlanmadan yazmayı öğreneceksin, biraz sabır yeterli.

Biliyor musun ey simurg! Sorun giriş cümlesi değil, dedim ya zamanla o sorun olmaktan çıkar. Asıl sorun hani yazacak çok orijinal ve güzel konuların var ya bir iki yazıdan sonra biter ve yazacak bir şey bulamamandır. Tıkanırsın, konu bulamazsın, aklına hiçbir şey gelmez. Sanki beynin durmuş, kendini tükenmiş hissedersin işte asıl sorunun, derdin burasıdır.

İlk zamanlarda yazacak çok şey var gibiyken, sonrasında konu sıkıntısı yaşamak her adayı içine düştüğü geçici bir durumdur. Bu en kolay aşılacak bir sorundur.

Öncelikle, neyi yazacağımıza karar verebilmek bir yana yazılacak konun içini doldurmak ayrı bir problemdir. Konu sıkıntısı aşmanın en iyi yolu sürekli okumaktır. Yazacağımız konularla ilgili kitap ve makaleleri karıştırmak ufkumuzu açacaktır ve bize yeni fikirler üretmemizi sağlayacaktır.

Yazarlığın ilk dönemlerinde dergilerden, kitaplardan ve gazetelerden esinlenerek başlıklar yani konular seçilebilir. Böylece konu arama sıkıntısını üzerimizde atarız. İlerleyen zamanda buna ihtiyaç kalmayacaktır.

Bir ikincisi, elimizin altında sürekli çeşitli alanlarla ilgili sözlükler bulunsun, arada bir sözlükleri karıştırıp kelime hazinemizi genişletmemiz gerekir. Yazarken kelime sıkıntısı yaşamamak ve aynı kelimeleri kullanmamak için önemli bir gerekliliktir. Yoksa birçok paragrafta benzer cümleler kullandığımız gibi bir yazıda aynı kelimeleri tekrar edip, dururuz . Bu da yazının okuyucuya sıkıcı gelmesine neden olur.

İyi bir yazar olmanın yolu, iyi bir araştırmacı ve okuyucu olmaktan geçer. Okumadan uzun soluklu yazılar yazmayız. Ayda bir yazı yazmanın nedeni az okumadır. Çok okuma demek, çok yazmak demektir. Okudukça düşünceler birikir ve dışarı çıkmak isterler, sende tutamazsın yazma ihtiyacı duyarsın ama az okudun mu düşüncelerin birikmesi de zaman alır.

Bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan okumak lazım ey simurg, yazarlığı yolu yazmaktan çok okumaktan geçer.

Ey simurg! Şimdi neyi okumalı diye soracaksın? İlk dönem ve alan oluşturana kadar en iyi okuma karma okumadır. Türüne bakmadan eline ne geçerse oku. Ama niteliğe dikkat et diyeceğim ama iyi kitabı yani kaliteli/nitelikli kitabı da okudukça ayırt edebilirsin ancak. Edebiyat/fikir dergileri oku, denem, öykü, roman oku, yeter ki oku. Her okuma sende bir iz bırakacaktır.

Ey simurg, okuduğun kitabı sevsen de sevmesen de yarım bırakma, yarım bırakma zamanla alışkanlığa dönüşür. Her sıkıldığında ya da canın istemediğinde elindeki kitabı bırakır, başka kitaba geçersin. Şayet okuduğun kitaptan sıkıldıysan, başka kitaba geçebilirsin, ancak diğerini okuma şartıyla bunu yap. Aynı anda birden fazla kitabı okumanın bir zararı yok. Aksine zihni dinlendirir ve zihnin gelişmesini hızlandırır.

Her gün ve sürekli okuma için ortam, mekân, sessiz yer arama, keyfinin yerinde olmasını da bekleme. Okumanın yeri zamanı olmadığı gibi bir ruh hali de yoktur. Bütün olumlu ve olumsuz şartlar da kendini okumaya alıştır ki, okuma alışkanlığa, alışkanlığında senin parçana dönüşsün. Öyle bir noktaya gel ki okumamak seni huzursuz etsin.

Unutma ey simurg! Okuma alışkanlığı zor elde edinen, ama kolay elden giden bir alışkanlıktır. Zamanın olmasa da hasta da olsan, sınavlarında olsa on-on beş dakika da olsa oku ki okuma alışkanlığın zedelenmesin.

Yapacağın okuma ve araştırmaları sakın, yarınlara bırakma alışkanlığa dönüştürme. Yarınların sonu gelmez. Yarına bırakılan iş, unutma ki diğer güne de bırakılmış demektir. Üşengenlik ve tembellik okumanın/üşengenliğin en büyük düşmanıdır.

Ey simurg! Okumayı zevke ve sevgiye dönüştürmedin mi, bil ki yazarlık yolunda fazla yol kat edemezsin.

 

Osman Tatlı

osmantatli@gmail.com

https://twitter.com/tatliosman63

 

 
Toplam blog
: 90
: 382
Kayıt tarihi
: 02.08.14
 
 

2004 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Üniversite yılla..