Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '10

 
Kategori
Yolculuk
 

Nedim Gürsel'le farklı bir "Derin Anadolu" yolculuğu

Nedim Gürsel'le farklı bir "Derin Anadolu" yolculuğu
 

Bilgilerim beni yanıltmıyorsa Dünya edebiyatının en önemli gezi yazıları arasında Marko Polo’nun Uzak Doğu izlenimlerini içeren Seyahatnamesi ve Arap gezgin İbni Batuta’nın İslâm dünyası gezilerini konu alan Seyahatnamesi yer alır.

Türk edebiyatında ise ilk gezi yazısı yapıtları arasında Farsça yazılan Hoca Gıyaseddin Nakkaş’ın Acâibü’lLetâif’iyle Ali Ekber Hatâî’nin 1515'te yazdığı Hıtâînâme’si sayılabilir. Türkçe yazılan ilk gezi kitabı, tanınmış denizcilerimizden Seydi Ali Reis’in Miratül-Memalik adlı yapıtıdır.

Edebiyatımızda gezi türünde ilk büyük ve önemli yapıtın yazarı ise Evliya Çelebi’dir. Evliya Çelebi yurt dışı gezilerinin yanında, yurt içinde yaptığı gezilerini sade, içten, söyleşi havasıyla anlatır.

Cumhuriyet döneminde edebiyatımızda gezi yazıları bağlamında anlatım, dil, gözlem, deneme tadıyla büyük gelişme gözlenir. Bu dönemin tanınmış gezi yazarları arasında Falih Rıfkı Atay’ın önemli yeri var. Konuları, gözlemciliği, anlatım ustalığı bakımından Atay’ın yapıtları gerçekten anılmaya değerdir. Cumhuriyet döneminde gezi türünde yapıtları olan Saik Sabri Duran’ı, Şükufe Nihal’i, Sadri Ertem’i, Reşat Nuri Güntekin’i, Hikmet Birand’ı, Gezi Günlüğü ve Avusturya Günlüğü adlı kitaplarıyla Burhan Arpad’ı unutmak olası değildir.

Daha sonraki yıllarda Türk edebiyatının usta kalemleri, kimi gazeteciler de yurt içi ya da yurt dışı gezilerini kitaplaştırmışlar, Türk okurunu renkli, heyecanlı, zevkli yolculuklara çıkarmışlardır. Bu adlar arasında elbette Azra Erhat, Haldun Taner, Melih Cevdet Anday, Bedii Faik, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Yılmaz Çetiner, Nevzat Üstün anılmadan geçilemez.

Gezi edebiyatı üzerine bilgiçlik edip ders vermek değil amacım. Salt kısa değinmelerin ardından asıl Nedim Gürsel’in yeni çıkan Derin Anadolu (*) adlı kitabına getirmek sözü. Gaziantep’te 5 nisan 1951 yılında doğan Nedim Gürsel aynı kentte doğmuş iki insan olarak benim de hemşehrim sayılır. Sonrasında Balıkesir’de 6 Eylül İlkokulu’nda okumuş olsa da, İstanbul’da Galatasaray Lisesi’ni ve Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’ni bitirse de…

Halen Fransa Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nde (CNRS) araştırma direktörü olarak çalışan Nedim Gürsel, Sorbonne Üniversitesi’nde Türk edebiyatı dersleri veriyor. Öğretim üyeliğinin yanı sıra gazetecilik de yapan yazar, PEN Yazarlar Derneği, Paris Yazarlar Evi ve Akdeniz Akademisi üyesi. İlk yazısı 1966 yılında 17 yaşında "Yeni Ufuklar" dergisinde yayımlanmış Nedim Gürsel’in.

Demek ki 44 yıldır öyküleri, çağdaş düşün ve edebiyat akımları üzerine kaleme aldığı yazılarıyla da yazınımıza emek veriyor. Gürsel’in yapıtları, başta Fransızca olmak üzere on iki dile çevrildi. Boğaziçi, Sorbonne ve Nanterre üniversitelerinde yapılmış çok sayıda doktora tezine konu oldu. 1976'da yayınlanan ilk öykü kitabı Uzun Sürmüş Bir Yaz ile Türk Dil Kurumu Hikâye Ödülü'nü kazandı.

Sıkı bir edebiyatçı olarak yıllardan beri üreten, sayısız yapıtlarla yazınımıza, kültürümüze katkı koyan bu yazın emekçisinin yeni çıkan Derin Anadolu , sıcağı sıcağına kitaplığımda yerini aldı. Baskısı, görsel duruşu, kapağı, kağıdı, içeriği ile gerçekten insanın gönlünü okşuyor. Bir gezi kitabı gibi algılansa da, öyle sıradan, salt gördüklerini anlatan değil, edebiyatçılığının ustalığıyla, öykü ve şiir tadıyla Anadolu’nun incelikli, özgün yapılarına yolculuğa çıkarıyor okurunu.

Anadolu... Gerçekten derin, varsıl, renkli bir coğrafya, bir kültür çağlayanı….Nice uygarlıkları beslemiş içinde. O bakımdan Nedim Gürsel’in bu yapıtına “derin” sözcüğünü, önadını koymasını anlamlı buldum. Yakışmış doğrusu bu ad kitabına. Çünkü o “ keşfedilmeyi bekleyen eski uygarlıklar ne Çin’de ne Maçin’de değil, burumun dibindeydi.” diyerek koyulmuş yola. Yolculuğuna ilk İznik’ten başlamış. Behramkale’ye, Sardes’e uğramış, sonrasında Harran’dan, Denizli’den Niğde’den, Tarsus’tan izdüşümleriyle sürmüş yolculuğu. Asos’ta Midilli’nin ilk ışıklarını görürüsünüz fotoğrafın derinliğinde. Kitapta yer alan o güzel fotoğrafları yol arkadaşları Fransız yayımcı Denis Guillaume ve fotoğrafçı oğlu Damien Guillaume çekerler. Işığın, rengin, duygunun, çerçevenin, bakışın, anlamın tanıklığıyla… “Tarih boyunca kopuşları değil tek bir akışı, benzersiz bir sürekliliği yaşamıştı Anadolu. Çok zengin, çok yönlü, ille de köklü bir mirasın üzerinde oturuyorduk. Tümüne sahip çıkmalıydık tarihimizin, geçmiş uygarlıkların mirasını günümüze taşırken her şeyi özümlemeli, bir köşede unutulmuş, yosun tutmuş da olsa en küçük taşı bile ihmal etmemeliydik.”

Nedim Gürsel’in bu sözlerine ekleyecek başka şey olabilir mi? Nedim Gürsel’in bu kitabı rehber değil, yazarın bakışıyla İslâm öncesi Anadolu uygarlıklarına, Selçuklu, erken Osmanlı dönemlerine bir yolculuk olarak da algılanabilir. Bu arada kitap kapağında Kürtüncü Hacı Yusufun Yeri resmi ve kitap içinde yazısıyla konuk olan, Kayseri’nin İncesu ilçesinde bir semercinin yaşamından kesitler sunması oldukça duygulandırıyor bizi. Pergamon antik kentini, Sardes harabelerini, Şirince ‘yi, İstanbul’da Suriye Caddesini, Göller yöresini, Yalvaç’ı, Söbüce Yaylasını, Kapadokya’yı, Antakya’yı, Tarsus’u… Nedim Gürsel’in romancı, öykücü kimliğinin, yüreği sıcak kaleminin anlatımıyla geziyoruz, tanıyoruz, farklı görüntüler yakalıyoruz.

(*) Derin Anadolu, Nedim Gürsel, 163 sayfa, Doğan Kitap Y. Ekim 2010

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..