Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '10

 
Kategori
Tarih
 

Nedir bu Dersim Olayı ?

Nedir bu Dersim Olayı ?
 

Azıcık düşünelim isterseniz


Yazıyı okumadan önce hemen belirteyim, amacım ne olayı deşmek ne de belirli bir tarafa yaranmak. Sadece üzerinden uzun yıllar geçmiş bu olaya biraz da mantıksal açıdan bakmaya çalışmak. 

Dersim olayını tarihsel detaylarıyla aktarmaya girişirsem yazı çok uzun olacağından olayı çok kısaca özetleyelim. Nedir, ne değildir Dersim olayı. 

1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e geleceği sıra köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bulunan bir askeri karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlenir. Karakol yakılır, 33 asker öldürülür.

27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Bölgenin telefon hatları kesilir. Mazgirt köprüsünün de havaya uçurulduğu olaylarda 56 askerimiz daha İngilizlerin planı ve Seyit Rıza'nın yardımlarıyla şehit edilir.

Jandarma birliklerine pusu kurulur. Paks Bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza, bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Kaldı ki Seyit Rıza isimli şahsın kurulması düşünülen devlet için "Dersim Generali" sıfatıyla İngiliz Askeri istihbarat yetkililerinden askeri destek istediğini belgeleyen resmi yazışmalara ait kayıtlar bugün internette bile beş dakikalık bir araştırmayla kolaylıkla ulaşılabilir durumdadır. Bu da bölgedeki isyanın bölgesel bir hareket olmadığını, İngiltere'nin Türkiye'yi içten yıkmak için profesyonel bir müdahale gerçekleştirdiğini ispatlar. İnanmayan araştırmacılar Londra'daki National Archives binasındaki FO 371/20864/E5529 numaralı belgeden orijinalini kontrol edebilirler.

Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zafiyet içine düşerler. 

Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler. 

Olaylar başta belirli düzeyde bölgesel olmasına rağmen bölgedeki halkın bağımsız bir devlet kurabilmeleri için İngiliz ve Ruslardan yardım istenmiş ve çeşitli aşiretlerin organize olmalarıyla büyümüş ve bölge aşiretlerinin bağımsız bir devlet kurma yolunda hızla ilerlemeleri şeklinde devam etmiştir. 

Olaylarda 300 asker öldürülmüş ve birlikler basılıp askeri güçler yok edilmiştir. Türkiye askeri önlem olarak bölgeye askeri birlik sevk etmiş lakin bölge coğrafyası nedeniyle askerler dağları aşıp bölgeye girememişlerdir. Dağlık bir girişe sahip Dersim'in girişi bir vadiden ibarettir ve dağlar iyi konuşlanmış silahlı güçlerle korunduğunda vadiden giriş mümkün olmamaktadır.

Bölgeye askerlerin girememesi neticesinde kuvvetlenen isyanda bölge devletten kopma noktasına gelince Türk devleti bölgenin devletten kopmaması için hava harekâtı düzenlemeye karar verir. 

Düzenlenen hava harekâtıyla isyan bastırılmış ve bölgede hâkimiyeti sağlayan devlet kuvvetleri tarafından isyancıların liderlerinin cezalandırılması ve bazı aşiretlerin bölgeden sürülmesiyle sonuçlanan nahoş bir olaydır Dersim İsyanı. 

Şimdi benim anlamaya çalıştığım şey İsyan’ın nasıl değerlendirilmesi gerektiği. Şimdi olayın şartlarını ele alalım. Sonra yorumu siz yapın. 

1) Önce kendinizi bir devlet yerine koyun 

2) Yeni kurulduğunuzu ve her türlü tehdide hala açık olduğunuzu varsayın. 

3) Sizden bağımsızlığını ilan etmeye çalışan bir bölge olduğunu düşünün. 

4) Bu bölgenin can düşmanınız İngiltere tarafından sürekli destek görmekte olduğunu, hatta görülen son destekle ortaya çıkan Şeyh Sait isyanı neticesinde %85 nüfusu size ait olan petrol açısından son derece zengin Musul gibi bir toprak parçasını kaybettiğinizi düşünün. 

5) Tamamına yakını sizin nüfusunuzdan olan ama hala size katılmamış Hatay gibi bir bölge olduğunu düşünün. İsyanı bastıramamanız halinde Musul gibi elden çıkacak bir bölge olduğunu da ekleyin. 

6) Bölgede çıkan isyanlarda 300 askerinizin öldürüldüğünü düşünün. 

7) Bölgeye karadan müdahale etmeye çalışmanıza rağmen bölgenin dağlık yapısı nedeniyle geçitlerden giremediğinizi ve bu sebeple isyanın kontrolden çıkmakta olduğunu düşünün. 

8) Kurduğunuz devletin göbeğinde bağımsızlığını ilan etmiş bir başka devletin kurduğunuz devleti ne hale getireceğini düşünün. 

9) Nizami savaşta yendiğiniz İngiltere’ye gayrinizami savaşta boyun eğmenizin düşmanlarınıza vereceği cesareti ve fikirleri düşünün. 

10) Geriye kalan son seçeneğin hava operasyonu olduğunu da ekleyin. Ne yapardınız? 

İnternette okuduğum pek çok kaynakta Dersim’ de yaşananların soykırım, katliam gibi tabirlerle açıklandığını gördüm. Yazıların önemli kısmında Atatürk’e ağır hakaret ve küfür olduğunu da eklersek pek bilimsel ve tarihsel olmadıkları kanaatine varabiliriz. Lakin yine de görüş görüştür diyelim, yorumuna girmeyelim. 

Şimdi bu küfürleri edenlere şunu sormak gerekir. Velevki Kürdistan kurulmuştur. Bugünkü Misak-ı Milli sınırlarımızda dev bir Kürdistan devleti olduğunu, Türklerin bu ülkede azınlık olduğunu varsayalım. 

Türklerin Dersim adındaki bölgede 300 Kürt askerini öldürüp karakollar yaktıklarını düşünelim. Aynı şekilde Kürtlerin bölge coğrafyası nedeniyle isyan bölgesine girememekte ve Türklerin bağımsızlıklarını ilan edip Kürt devletini bölmek için İngiliz ve Ruslardan destek almakta olduğunu düşünelim. 

Hatta Türklerin bölgedeki diğer Türk aşiretlerini de İngilizler kanalıyla örgütleyip devleti kurmak için silah dâhil her türlü dış desteği de almakta olduğunu da düşünelim. Acilen müdahale edilmezse Kürt devletinin bölüneceğini düşünelim. 

Geriye hava harekâtı dışında bir seçeneği kalmayan Kürtler ne yapardı dersiniz? Ya da bu haberleri her yolla yayan İngilizlere soralım; İngiltere’de İrlandalılar aynı şeyi yapsalardı kurtuluş savaşında “milli mücadeleye katılanlar kâfirdir” yazılı afişler bastırıp uçaklardan attıran İngilizler havadan ne atarlardı acaba? 

İşin bu kısmında yaşanan olayların acı tarafını bir yana bırakıp mantalite boyutunu vurgulamak istiyorum. Yoksa bu olayların acı tarafını yadsıyor değilim. 

Şurasını tarih bilen herkes bilir ki bazı olaylar nedense bazı kaynaklarda çok net yorumlanmaktadır. Örneğin 1.000.000 kişinin öldürüldüğü Amerika -Irak olayları savaşı yasal bir müdahaledir diyen İngilizler Dersim olayı için “katliam, soykırım” gibi net ifadeler kullanmaktadır. 

Soykırım tanımını da kısaca verelim de anlamını yitirerek bu tabiri kullanmayalım. Soykırım belirli bir ırkı yok etmek için sistematik olarak karşıdan müdahale gelmese dahi insanların yok edilmesine denir. 

Yani eğer Dersim soykırım olsaydı isyan bastırıldıktan sonra hâkimiyetini sağlayan Türklerin fırsatını bulmuşken tüm Kürtler yok edilene kadar yok etme işlemi yapması gerekirdi. Oysa isyan bitince bir müdahale söz konusu değildir. 

Soykırım denilince Bosna, Almanya ve Cezayir akla gelmelidir. Bosna’da Müslümanlar, Almanya’da Yahudiler, Cezayir’de de yine Müslümanlar yok edilmeye çalışılmış ve her bir olayda ortalama 1.000.000 sivil acımasızca yok edilmiştir. Oysa isyanlarda sadece binli rakamlar söz konudur. 

Neyse bu teknik detayı da ekledikten sonra yazımızı bitirelim. Bu olayın mantalitesini açıklamadan eleştirmeye girişenlere sadece şunu sormak için yazıyı bu kadar uzattım: 

Siz olsaydınız ne yapardınız? Dünyadaki hangi devlet farklı bir şey yapardı? Aynı olay karşısında bir ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ya da İsrail olsaydı Dersim’ dekileri sürer miydi yoksa orada tek bir mikroorganizma kalmayıncaya dek tüm yaşam formlarını yok etmeyi mi tercih ederledi? 

Bir askeri kaçırıldığı için Lübnan’ı günlerce bombalayan İsrail 300 askerinin öldürüldüğü bir bölgede neler yapardı hayal edebiliyor musunuz? 

Ya da hiçbir askerine ya da siviline hiçbirşey yapılmamışken Irak'ta 1.000.000, toplamda resmi olmayan rakamlara göre 300.000.000 insanı öldüren ABD’nin bir de 300 askerini öldüren sivillere neler yapacağını düşünün. 

Bir de Türklerin yaptıklarına bakın. Türkler ne yapmaya çalışmıştır dersiniz? 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..